MAHİR BAĞIŞ / NEFES
Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat tarihinde örgütün feshedilmesiyle ilgili yaptığı açıklamanın ardından, yaklaşık üç ay sonra PKK’nın silah bıraktığını duyurduğu haberleri geldi.
İktidar ile DEM Parti arasında devam eden ve ismi zikredilmeyen süreci yakından takip eden CHP’nin yönetim kurulu üyeleri, terör örgütünün açıklamasındaki 1924 Anayasası ve Lozan vurgularına dikkat çekti. Parti yetkilileri, “Bildiride üniter devlet yapısına ve millet tanımına atıfta bulunan ifadeler var. Bu nedenle Lozan ve merkezi yönetimin temeli olan 1924 Anayasası hedef alınıyor. Lozan Antlaşması, Cumhuriyetin temel belgesidir ve tartışmaya kapalıdır. Lozan’ın tartışmaya açılması ya da anayasada değişiklik yapılmasına, yeni bir vatandaşlık tanımının getirilmesine asla destek veremeyiz” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
“ABD DİZAYN EDİYOR”
CHP’li yetkililer, iktidarın Kürt sorununa yaklaşımının güven vermediğini vurgulayarak, “Kürt sorununa sadece güvenlik politikaları gözünden bakılamaz. Burada bir demokratikleşme problemi var. Bir yandan tasfiye edilen bir muhalefet mevcut. Ancak iktidar bunların hiçbiriyle ilgilenmiyor. Sadece Erdoğan’ın makamını korumak amacıyla bir dizi pazarlıklar yapılmakta. Bu duruma destek vermemiz mümkün değil” ifadelerini kullandı. Ayrıca, son dönemde Ukrayna ve Rusya arasındaki barış sürecine de değinen kurmaylar, “Bu açıklamayı gelişmelerden bağımsız düşünemeyiz. ABD, Rusya ve Ukrayna arasında barış çağrısında bulunuyor. Aynı zamanda yeni bir Suriye tasarımı yapılıyor. Yani yeni bir Ortadoğu politikası oluşturulmakta. Bu durumu dikkatlice değerlendirmek gerekiyor” dediler.
CHP NE YAPACAK?
CHP kurmayları, “CHP bundan sonra ne yapacak?” sorusuna, şu şekilde cevap verdiler:
“Sürecin başından beri dile getirdiğimiz belirsizlikler ortadan kalkmalı. Cevap aradığımız sorulara net karşılıklar verilmelidir. İktidar, samimiyetini ispat etmelidir. Meclis’e bu konuda geleceği belirtilen infaz düzenlemesinin içeriği netleştirilmelidir. Biz silahların bırakılmasını talep ediyoruz. Egemen güçlerin şekillendirdiği bir Ortadoğu istemiyoruz. Kürt vatandaşların sorunlarının yalnızca güvenlik perspektifinden ele alınmaması gerektiğini; kayyum politikalarının ve demokratik engellerin sona ermesi gerektiğini savunuyoruz. Bu nedenle süreci titizlikle takip edeceğiz. Lozan’ı, üniter devleti ve vatandaşlık tanımını hedef alan bir pazarlığın parçası olmayacağız.”
