reklam
reklam
DOLAR38,6238% -0.08
EURO43,5170% -0.52
STERLIN51,3973% -0.12
FRANG46,5011% -0.92
ALTIN4.104,44% -1,87
BITCOIN101.403,244.857
reklam

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir: Sırrı Süreyya Önder sürece zarar vermemek için şikayetçi olmadı

Yayınlanma Tarihi : Google News
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir: Sırrı Süreyya Önder sürece zarar vermemek için şikayetçi olmadı
reklam

Emir konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

19 Mart cuntası her koldan ilerlemeye devam ediyor. Sayın Ekrem İmamoğlu’nun otuz beş yıl önce aldığı diplomayı iptal ettiler, olmadı; sudan bahanelerle, delilsiz dosyalarla, sahte iddialarla, gizli tanıklarla tutukladılar, olmadı; mal varlığına el koydular, olmadı; şimdi de X hesabına erişim engeli getirdiler. Korkuyorlar, korku dağları bekliyor. 4 kez yenildikleri Ekrem İmamoğlu’na bir kez daha yenileyeceklerini gördükleri için, adları gibi bildikleri için İmamoğlu’ndan kurtulmanın her yolunu deniyorlar; ödleri patlıyor. Nasıl bir korkuymuş, anlamak mümkün değil. İfade özgürlüğüne el koyuyorlar bu sefer. Bu Mecliste de soruldu, hemen söyleyelim: Cezaevinde olması Sayın Ekrem İmamoğlu’nun hukukun katledilmesidir. Aslolan tutuksuz yargılamadır; tutuklama ancak kaçma şüphesi varsa, delilleri saklama şüphesi varsa olabilir; Sayın İmamoğlu için bunların hiçbiri yoktur ama tutuklanmıştır. Niye? “Kampanya yapamasın, adaylık yapamasın ve denk getirebilirsek İstanbul’a çökelim…” İstanbul’a çökemediniz çünkü halkımız ayağa kalktı ama tutukluluğa devam ediyorsunuz hukuksuz bir biçimde.

“ŞİKÂYETÇİ OLUN, SUSMAYIN VE SESİNİZİ YÜKSELTİN”

Tutuklu insanın sadece özgürlüğü sınırlandırılmıştır, diğer bütün temel hakları yerindedir; haberleşebilir, düşünebilir, düşüncesini ifade edebilir, X paylaşımı yapabilir, yakınlarına mektup yazabilir. Bunu koca koca AKP’li profesörlerden dinliyorum, “Efendim, cezaevindeki bir kişi nasıl “tweet” atabilir?”mış. Elbette atar, elbette yazacak. Burada Sayın mevkidaşım bir önceki Adalet Bakanı gayet de iyi biliyordur bunları, gereken cevabı da verir. Şimdi, açık bir hukuksuzlukla karşı karşıyayız Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bir defa, söz konusu “tweet” bakın, “Bir avuç muhteris hem millete hem de devlete büyük zarar veriyorlar. Şikâyetçi olun, susmayın ve sesinizi yükseltin.” Evet, demokratik toplumun en temel değeri, en temel unsuru isyan edeceğiniz, kabul etmeyeceğiniz, razı gelmeyeceğimiz bir şey olduğu zaman susmamaktır, ayağa kalkmaktır ve anayasal haklarınızı eksiksiz kullanmaktır; bunun da başında toplanmak gelir, yan yana gelmek gelir, gerekiyorsa protesto yürüyüşü yapmak gelir. Demokratik toplumun en temel unsurudur, Anayasa’mızda da tanımlanmış bir haktır.

SUSMAYIN DEDİ DİYE KAMU DÜZENİ Mİ BOZULDU?

Şimdi, bunu söyledi diye niye kamu düzenini bozuyor olacak ki Ekrem İmamoğlu? Bunun kamu düzeyle ne alakası var? Yine, dayandıkları TCK/214; suç işlemeye alenen tahrik. Burada bir tahrik var mı? Bir defa, iddia edilen şeyin suç olması lazım. Yani tahrik unsurunun gerçekleşmesi için “Yapın!” dediği şeyin TCK’de tanımlanmış bir suç olması lazım. “Sesinizi yükseltin, susmayın, şikayetçi olun.” Hangisi suç? Sayın bir önceki Adalet Bakanı, ne olur buna cevap verin, bunların hangisi TCK’de tanımlanmış suç? Yok böyle bir şey. Dayandıkları yasayı söylüyorum: 5651 sayılı Yasa. Bu yasayı Anayasa Mahkemesine biz götürmüşüz, Anayasa Mahkemesi usulden bizim başvurumuzu reddetmiş ve içeriğine girmemiş ama bireysel başvurularla bu maddenin Anayasaya aykırı olduğunu defalarca karara bağlamış. Anayasa Mahkemesinin “Anayasa’ya aykırı…” dediği bir maddeye dayanarak, o maddeyi bile eğip bükerek şimdi de Ekrem İmamoğlu’nu susturmaya çalışıyorlar çünkü korkuyorlar, panik hâlindeler, her düğmeye basıyorlar ama korkunun ecele faydası yok. Eninde sonunda o sandık gelecek, eninde sonunda halkın o vicdanında tartılacaksınız ve eninde sonunda gideceksiniz.

SÜRECE ZARAR VERMEMEK İÇİN SUİKASTTEN BAHSETMEDİ

Sayın rahmetli Sırrı Süreyya Önder’e dönük olarak suikast girişimi yapıldığına dönük kimi haberler yayılmaya başladı. Ben aslında bana emanet edilmiş bir bilgiyi paylaşmazdım buradan ama bu konular gündeme gelince buradan bunu birkaç cümleyle dillendirme ihtiyacı içerisindeyim. Sayın Sırrı Süreyya Önder bana da şahsi bir görüşmemizde aracına dönük olarak aracın tekerine bir aparat konduğunu hatta resimlerini göstererek ve bunu kendisine dönük bir suikast girişimi olarak değerlendirdiğini ama bununla ilgili olarak şikâyetçi olmayacağını çünkü sürece bir zarar vermek istemediğini söylemişti. Zaten Sayın Önder’i tanıyan herkes bilir ki asla kendi şahsı üzerinden bir meselesi olmayacak birisiydi ama bunun artık bu noktadan sonra netlikle bilinmesi, hassasiyetle araştırılması, üzerine gidilmesi büyük önem taşımaktadır. Burada yargımıza, savcılığa, elbette ki güvenlik güçlerine büyük görev düşüyor. Biz de buradan onun çalışma arkadaşları olarak bu konuyu yakından takip etme sözü veriyoruz.

ÖZGÜR ÖZEL’İN ŞAHSINDA TÜRKİYE’YE YAPILAN SALDIRININ KARŞILIĞI NASIL BASİT YARALAMA OLABİLİR

Ümit Özdağ tutuklu olmaması gereken bir parti genel başkanı. Tutuklamak için önce dediler ki: “Sen Cumhurbaşkanına hakaret ettin, tweet attın.” Aldılar, baktılar tutuklayamıyorlar, dediler ki: “Sen halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettin.” At içeriye. Şimdi hastalanmış. Kendisine şifalar diliyoruz ama bir siyasi parti genel başkanını Cumhurbaşkanına hakaretten alıp, halkı kin ve düşmanlığa tahrikten cezaevine koyup, aylarca iddianame bekletip, cezaevinde tutup sonra da “Bırakın, yargıç karar versin, neden korkuyorsunuz?” derseniz bütün dünya size güler ama bizim yüreğimiz yanıyor, bizim içimiz yanıyor. Yine, aynı şekilde, Sayın Başkan, Sayın Genel Başkanımıza bir saldırı yapıldı, o saldırı herkesin gözü önünde yapıldı. Herkes dedi ki, Sayın Cumhurbaşkanı dâhil herkes dedi ki “Bu saldırı demokrasimize yapılmıştır, tüm siyasete yapılmıştır. Sayın Özgür Özel nezdinde hepimize yapılmıştır.” ama şimdi Adalet Bakanı çıkıyor diyor ki “Bu saldırı basit yaralama.” E, ne olacak? Dört ay ila bir yıl; hiç yatarı olmayan bir suç. Sayın Adalet Bakanı, siz Adalet Bakanısınız, hukukçusunuz; siz hukuku nasıl böylesine eğip bükebilirsiniz?

HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİKTEN HABERİ OLMAYAN BAKAN

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu burada tamamen oluşmamış mıdır? Burada açıkça TCK 214 çiğnenmemiş midir? Madem bu saldırı hepimize yapıldı, Türkiye’yi kaosa sokmak için yapıldı, madem demokrasimize yapıldı, madem Özgür Özel’in şahsında tüm Türkiye’ye yapıldı; bunun karşılığı basit yaralama nasıl olabilir? Biz buna nasıl razı gelebiliriz? Adalet Bakanını uyarıyoruz: Şimdiden, HSK’nin başındaki kişi olarak savcılara talimat niteliğinde emirler vermesin, bıraksın, yargı çalışsın, hiç olmazsa bu alçak kişi hak ettiği cezayı alsın; şimdiden onu korumaya, bir kenara almaya, tutuksuz yargılamaya, ceza vermemeye dönük hamleler yapılmasın. Bu tip suçlarda gereği yapılmadığı zaman bir sonrakini yaşıyorsunuz, bir sonrakini yaşamak istemiyorsanız da bugünden gereğini yapıp o alçağın cezalandırılmasının önünün açılması şarttır. Başka türlü, sırtı sıvazlanmış olur, cesaretlendirilmiş olur; Bir sonraki provokasyona, bir sonraki saldırıya davetiye çıkartılmış olur. Sayın Genel Başkanımıza verilen mesaj nedir? “En yakınındayız, en alçak adamı sana gönderebiliriz, bir dahakinde eli dolu gelebilir.” denmiştir. O hâlde, o kişiye hak ettiği ceza verilmezse bundan sonraki olayların birinci dereceden faili, azmettiricisi de Adalet Bakanı olacaktır. Buradan söylüyorum. Sözlerimi tamamlarken, önümüzdeki pazar Anneler Günü. Tüm annelerimizin, çocuğu olsun olmasın bütün kadınlarımızın Anneler Günü’nü kutluyorum.

reklam

YORUM YAP