Babamın yalnızca tek bir maaşıyla 5 kişilik ailemizi geçindirdiğimiz dönemlerde, Emlak Kredi’den aldığımız kredi sayesinde ev sahibi olmuştuk. Bu olay 1960’lı yıllara dayanıyor.
Bir süre sonra annem de iş hayatına atılınca, taksitle yazlık satın alma imkanı bulmuşlardı. Bu da 1980’li yıllara tekabül ediyor.
Ben ATV’de çalışarak emekli oldum ama maaşım asgari ücretten yatıyormuş. Bu nedenle kıdem tazminatım, kurumdaki pek çok çalışanın aldığı miktar kadar birikmişti. Ne yazık ki onu bile alamadım, çünkü Sabah-ATV iflas etti ve Dinç Bilgin’in bankasına el konulmuştu.
Yıllar sonra CNNTürk’ten ayrılırken kıdem tazminatı yerine verilen parayla bir araba aldım; bu ise 2000’li yıllarda gerçekleşti.
Günümüzde oğlumla birlikte ara sıra dışarıda yemek yiyoruz ve en çok makarnayı seviyorum…
Yıllar ne de çabuk geçti!
*. *. *
Muhasebe alanında tanınmış isimlerden Mahfi Eğilmez’in birkaç gün önceki paylaşımı dikkatimi çekti.
Özetle, kafe ve restoranlardaki kalabalığı, cep telefonu satışlarını “ahlakın yerinde, ekonominin tıkırında olduğu” şeklinde yorumluyorlar.
Ancak tam tersine, insanlar artık yemek yemekten başka bir şey için para harcayamıyor; ev ve araba sahibi olma hayalleri bile çok uzakta.
Evet, hayallerimizin sınırlarını artık bir tabak makarna belirliyor. Dışarıda yediğimizde, üzerine adını bile çıkaramadığımız bir sos eklersek kendimizi zengin hissediyoruz.
*. *. *
Diyelim ki “hissedilen sıcaklık” böyle.
Asıl gerçek sıcaklık nedir acaba?
Uzun uzadıya hesap yapmaya gerek yok, enflasyon oranını söyle yeter!
Bugün enflasyon gününde, TÜİK’in verilerine göre Mayıs ayı artış oranı yüzde 1,53 olarak gerçekleşti. Yıllık enflasyon ise yüzde 35,41 olarak hesaplandı.
Fakat
Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş bu verinin Merkez Bankası başkanını da şaşırtmış olabileceğini belirtti. Neden mi?
“Merkez Bankası, Mayıs oranını Nisan’daki yüzde 3’e göre ‘biraz daha düşük’ bekliyordu, bu kadar yarı yarıya düşük değil”
Dahası var.
Yine Alaattin Aktaş’ın değerlendirmesine göre:
“Vatandaşın harcama kalıbı ile TÜFE’deki ağırlıklar karşılaştırıldığında çelişkiler ortaya çıkıyor. Örneğin, vatandaş konut ve kiraya harcamasının yüzde 26’sını ayırıyor, fakat TÜFE’deki ağırlığı yalnızca yüzde 15.”
Anlayacağınız, iktidarın destekçisi pozisyonuna gelen TÜİK, istatistikleri -yine- baştan yanlış hesaplamaya başlamış. Son durumda ceket tabiriyle “DÜDÜK GİBİ” oluvermiş.
Olmuş da ne olmuş, derseniz!
Türkiye, dünya sıralamasında bu düdük gibi haliyle bile en alt sıralarda kalıyor.
OECD ülkeleri arasında tek rakibimiz Arjantin, yüzde 47,3 ile enflasyon oranında.
Dünya haritasına baktığınızda ise enflasyon oranı yüksek olan diğer ülkeler Güney Amerika ve bazı Afrika ülkeleri olarak gözlemleniyor.
Tam aksine, Almanya’da enflasyon oranı sadece yüzde 2,1; yıllardır savaştığı bilinen Rusya’da bile bu oran yüzde 10.
*. *. *
Her zaman söylenir ya!
Enflasyon, görüntüsüyle bile yüksek görünüyor.
Döviz fiyatları uçuk.
Faizler ise oldukça yüksek.
Ama ekonomi aslen iyiye gitti söyleniyor!!!!
O kadar ki, çok yakında restoranlarda makarna bile yiyemeyeceğiniz günler gelecek. Aile yılı münasebetiyle evde oturacak, makarnayı azıcık salça ile birlikte ailece yiyeceksiniz.
UZUN VE MUTLU YILLARA EKREM BEY!
İmamoğlu ve ekibine yönelik yapılan benzeri görülmemiş saldırıların ve türlü kumpasların, ekonominin yanında PKK meselesinin sıkıntılarıyla da bağdaştırılması mümkün. Eğer bir ülke diktatörlük batağına sürükleniyorsa, bilin ki o ülkede işler asla düzgün gitmiyor demektir.
Ekrem Bey ve arkadaşları bu yüzden mahpus durumundalar.
Ama çok geçmeden onları oradan kurtaracağız.
Ve gelecek cumhurbaşkanının doğum gününü dışarıda büyük bir şenlik havasıyla kutlayacağız.
