

Genom mühendisliği alanında faaliyet gösteren The Organoid Company, biyoteknoloji grubu Lab-Grown Leather ve kreatif ajans VML, yeni bir dinozor projesine imza atıyor.
Bu projede, bilim insanları Tyrannosaurus rex’in mevcut fosillerinden yola çıkarak bu dinozorun sentetik DNA’sıyla hücrelerini yeniden üretmeyi hedefliyor.
İngiltere’deki Newcastle Üniversitesi’nde doku mühendisliği profesörü olan Lab-Grown Leather’e bağlı Che Connon, “Tarih öncesi bir türün derisinin üretimi için potansiyeli keşfetmeye başlıyoruz” açıklaması yaptı.
BİLİM İNSANLARI BU DURUMA ŞÜPHEYLE BAKIYOR
Peki, bu ekibin üreteceği şey gerçekte Tyrannosaurus rex’in derisi mi? Uzmanlar bu noktaya şüpheyle yaklaşıyor.
Örneğin, Imperial College London’da sentetik genom mühendisliği profesörü olan Tom Ellis, NBC News’e yaptığı açıklamada “Dinozorların evrimi ile ilgili bildiklerimizin T.rex’ten kollajen geni tasarlamak için yeterli olduğundan şüpheliyim” diye belirtti. Aynı zamanda, soyu tükenmiş bir avcının derisinin yeniden üretilmesi fikrini “çok uzak” bulduğunu ifade etti.
Bazı uzmanlar ise daha katı yorumlar yapıyor.
Maryland Üniversitesi’nde omurgalı paleontolog olan Thomas Holtz Jr. Live Science’a verdiği demeçte, “Bu şirketin yaptığı şey, fantezi gibi görünüyor. Korunmuş herhangi bir tyrannosaurid DNA’sına SAHİP DEĞİLİZ. Bu yüzden ortada T. rex geni yok” ifadelerini kullandı.
T.REX DERİSİNİN NEYE BENZEDİĞİNİ BİLMİYORUZ
DNA’nın varlığı veya yokluğu bir yana, bilim insanlarının T.rex derisinin nasıl bir yapıda olduğuna dair de net bir fikri bulunmuyor. Holtz, “Birçok tyrannosaurid derisi simülasyonu var, ancak bunlar iç dokunun nasıl olduğu konusunda bilgi veremiyor” diye ekledi.
Projenin kollajen temelli olması da başka bir sorun teşkil ediyor. Zira kollajen, hayvanlar dünyasında yaygın bir yapı taşı olan bir protein. Derinin, kemiklerin ve bağ dokuların temelinde bu protein yer alıyor.
Dolayısıyla, Futurism’in haberine göre projeyi sürdüren bilim insanları “T-rex derisi” ürettiklerini söyleseler bile, elde edilen kollajenin yapısının ineklerde bulunan kollajenden çok da farklı olmayabileceği belirtiliyor.