

CHP kurultayının iptali talebiyle açılan dava ve bu dava etrafında süren tartışmalar, Kılıçdaroğlu’nun sessizliği ve mahkeme kararıyla partinin başına döneceğine ilişkin iddialar gündemde. CHP, bir yandan İmamoğlu operasyonuyla mücadele ederken, diğer yandan Erdoğan ve yargı aracılığıyla partinin dizayn edilmesi riskiyle karşı karşıya.
Kılıçdaroğlu, tartışmaların odağında sessizliğini korurken, kendisine yakın isimlerden mahkeme karar verirse CHP Genel Başkanlığına geri döneceğine ilişkin açıklamalar yapılıyor. CHP tabanındaki büyüyen tepkiye rağmen Kılıçdaroğlu’nun dönüş hazırlıkları yaptığı konuşuluyor.
Kılıçdaroğlu’nun yine siyasetin gündemini şekillendirdiği bu dönemde süreci anlamak ve anlatmak amacıyla, geçtiğimiz yıl Kılıçdaroğlu hakkında önemli bir akademik makale kaleme alan Doç. Behlül Özkan ile bir araya geldik.
Özkan, Erdoğan’ın rakip olarak her zaman Kılıçdaroğlu’nu görmek istediğini ve şu anda bu plana yönelik bir strateji olduğuna işaret ediyor. Kılıçdaroğlu’nun bu planla işbirliği yaptığını öne sürerken, “Kılıçdaroğlu CHP’nin başına geçerse geçtiğimiz 13 yılda yaşananların tekrarı kaçınılmaz olacaktır. Kılıçdaroğlu, rejimin işbirlikçisiydi” ifadelerini kullanıyor.

“13 YILDA BEŞ SEÇİM KAYBETMİŞ, SORUMLULUK ALMAMIŞ…”
–“Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan ile rekabet ederken devletle işbirliği yapması…” başlıklı makaleniz Turkish Studies’te yayımlandı. O makalede Kılıçdaroğlu’nun 13 yılda girdiği tüm seçimleri kaybetmesinin nedenlerini analiz ettiniz. Bu işbirliği nasıl bir yapıdaydı ve yenilgileri bu stratejiye mi bağlıyorsunuz?
Makalenin yazım süreci, 2024 yılının Ağustos ayına dayanıyor, ancak yazmaya karar verdiğimde Mayıs 2023 seçimlerinin ardından Kılıçdaroğlu bu yenilgiden kesinlikle sorumluluk almayarak, sanki kaybetmemiş gibi devam etmeye çalışıyordu. Kullandığım “işbirlikçi” kavramı, siyaset bilimi açısından, işçi sınıfından çıkan liderlerin sermaye sınıfıyla işbirliği yapmasını anlatıyor. Ben burada Kılıçdaroğlu’na ahlaki bir suçlama yöneltmiyorum, onun siyaset etme tarzının, devletle işbirliği içinde iktidar olma amacını taşıdığını vurguluyorum.
“KEMAL BEY SİYASETİ BİLMİYOR”
–Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı’na gelişini bu bağlamda değerlendirebilir miyiz? Benzer bir sürecin ürünü müydü?
Kılıçdaroğlu, profesyonel kariyerini bürokraside geliştirmiş bir isim. Erdoğan ise 1970’lerin ortalarından itibaren siyasete teşkilatları aracılığıyla adım atan bir lider. Kılıçdaroğlu’nun politik kariyeri ise, emeklilik sonrası hobi olarak siyasete katılmasıyla başlamış gibi görünüyor. Politikayı ve partiyi bilmediğini kendi sözleriyle ifade eden birisi. Dolayısıyla, bu tarzı ve yaklaşımıyla önemli bir zafiyet gösteriyor.
“GARANTİCİ AMA SANDIKLA İLİŞKİSİ ÖYLE DEĞİL”
2009 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olurken, adaylığının açıklanışı bile dikkat çekici. Deniz Baykal’ın adaylığını ifade ettiği sırada Kılıçdaroğlu’nun harekete geçmemesi, onun temkinli ve garantici kimliğini ortaya koyuyor. Seçim kazanmaktan çok, kazanamayacağı risklerle yüzleşmemeye çalışan birisi olarak öne çıkıyor. Seçimlerde doğru bir strateji belirleyemediği için, 2009’da kaybettiği İstanbul seçimlerinin midir, bilinmez ama bu durum onun politika anlayışının ne kadar uzak olduğunu gösteriyor.
“KILIÇDAROĞLU GELECEK, SORUN BİTECEK”
Bu kurultay davasının sonuçları, siyasi atmosferdeki kırılganlığı arttırırken, Kılıçdaroğlu’nun muhtemel dönüşü, partinin geleceğini tehdit edecek bir noktaya ilerleyebilir. Bütün bunlar ışığında, Erdoğan ve yargıyla işbirliği yapan biri olarak Kılıçdaroğlu’nun, tekrar CHP Genel Başkanlığına dönmesi halinde halk tepkisiyle yüzleşmeyeceğini düşünmek oldukça tahayyülü zor.
“KILIÇDAROĞLU ARTIK KAYBEDECEĞİ KURULTAYI YAPMAZ”
–Sonuç olarak, Kılıçdaroğlu’nun siyasi geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kılıçdaroğlu, artık kaybetmeyi kabul etmediği bir duruma geldi. İkinci turda kurultayda kazanamayacağını bilmesine rağmen, yine de adım atan biri olması, siyasi gerçeklikten ne kadar kopuk olduğunu gösteriyor. Kendisi artık sadece Erdoğan’ın çıkarları üzerinden oynanan bir oyunda figür olmaktan daha fazlasını yapamaz.