reklam
reklam
DOLAR39,3097% 0.1
EURO44,8839% -0.04
STERLIN53,3087% 0.09
FRANG47,7871% -0.02
ALTIN4.177,48% -0,50
BITCOIN109.500,013.942
reklam

Barış Sürecinde Alevilerin Önemi

Yayınlanma Tarihi : Google News
Barış Sürecinde Alevilerin Önemi
reklam

‘Hızır Paşa bizi berdar etmeden
Açılın kapılar Şah’a gidelim
Siyaset günleri gelip çatmadan
Açılın kapılar Şah’a gidelim’
Pir Sultan Abdal

Günümüz itibarıyla Anadolu Alevileri’nin karşılaştığı problemler incelendiğinde, sosyal, hukuksal, ekonomik ve siyasal meselelerin öne çıktığı görülmektedir. ‘Barış süreci’ devam ederken, Alevilerin durumu üzerine politikaların oluşturulması büyük bir gereklilik haline gelmiştir. Bu politikaların, toplumsal barışa katkıda bulunması beklenmektedir. Devlet ve siyasi güçlerin yanı sıra, Alevi demokratik kitle örgütlerindeki yetkin kadrolar, aydınlar, yazarlar, bilim insanları, iş insanları ve Anadolu Alevi Ocak Dedeleri bu konuda destek olmalıdır.

Yeni siyasi yönelimler Alevi toplumunu çıkmaza sokabilir. Alevilerin karşı karşıya kaldıkları sorunların, son günlerde ‘Terörsüz Türkiye’ anlayışıyla politika yapan partilerin gündeminde olmaması takip edilmesi gereken önemli bir durumdur.

İktidardaki Cumhur İttifakı’nın partileri ve demokrasi yanlısı güçler, özellikle DEM Parti’nin bugüne kadar kayda değer bir açıklama yapmamış olmaları düşündürücüdür. Bununla birlikte, Alevi demokratik kitle örgütleri kongrelerinde boy gösteren DEM’in eşbaşkanları, ‘barış süreci’ kapsamındaki konuşmalarında Aleviliği ön plana çıkararak Alevilerin ilgisini çekmeyi başardılar. Ancak siyasi gelişmeler Aleviler açısından olumsuz bir şekilde ilerlemektedir.

Alevilerin problemleri bugüne kadar somut bir şekilde ele alınmamıştır. Aksine, siyasi iktidar meseleyi çarpıtarak belirsizlik içinde tutmaktadır. Kültür Bakanlığı’nın oluşturduğu Alevi Bektaşi Kültürü ve Cemevi Başkanlığı, ülke genelinde asimilasyon faaliyetlerine devam etmektedir. Bu yaklaşım, Alevilerin geleneksel anma etkinliklerini alternatiif yollarla sabote etmekte ve provokatif girişimlerde bulunmaktadır. Bu durum Alevilerde ciddi bir rahatsızlık yaratmaktadır.

Seçkinci ve otoriter AKP-MHP iktidarı, 23 yıldır demokratik hak ve özgürlükleri göz ardı etmektedir ve Aleviler de bu durumdan etkilenmektedir. Bir dönem Avrupa Birliği’nin baskısıyla yapılan ‘Alevi Çalıştayları’ yalnızca aldatıcı ve geçici bir çözüm olarak hatırlanmaktadır. PKK ile 45 yıldır devam eden çatışma, Kürt halkını zor durumda bırakırken, PKK’nın kendisini feshetmesiyle ‘Terörsüz Türkiye’ politikalarına olumlu yaklaşan Kürt halkı, Alevilerin de bu süreci benimsemesini beklemektedir. İlgili çalışmaların, toplumsal barışa katkıda bulunması amaçlanmıştır.

‘Terörsüz Türkiye’ veya ‘Barış süreci’nin Alevi toplumu üzerindeki etkileri tüm yönleriyle irdelenmeli ve analiz edilmelidir. Bu süreç içerisinde sağlıklı bir değerlendirme yapılmadığı takdirde, yeni çözüm önerileri oluşturulamayacaktır. Tarih boyunca devlet tarafından yok sayılan Alevi toplumuna yönelik güncel politikalar yeni sorunlara yol açmaktadır. Alevi demokratik kitle örgütleri, sınıfsal bilinci öne çıkmadan politikalar geliştirmedikçe, mevcut durum değerlendirmesi yapılan yeterli kadrolara sahip olmayacaktır.

Alevi demokratik kitle örgütlerinin yapısına dair sorunlar da önemli bir yaklaşım sunmaktadır. Alevilerin sorunları ve devletin uyguladığı sistematik politikaların toplumun menfaatine evrilmemesi halinde, ağır sonuçlarla karşılaşılabilir.

Toplumsal kimlik anlayışı, diğer sorunların temeli üzerinde varlığını sürdürmektedir. Bu sorunların şekillenmesi için yeni kadrolarla örgütsel bir yapılandırma gerekmektedir. Sürece uygun olmayan girişimler, karmaşaya yol açabilir. Geçmişten ders alarak oluşturulacak doğru ve zamana uygun bir strateji başarıyı getirebilir.

Devletin tarihsel egemenliğini pekiştirecek koşullar mevcutken, lütfedilmiş haklar üzerinden bir talep süreci yürütmek mümkün değildir. Alevi toplumunun 35 yıllık mücadelesi, yeni yol ve yöntemlerin belirlenmesine yardımcı olmalıdır. Alevi örgütlülüğü, tarihi sorunları stratejik bir bakış açısıyla ele almalı ve akılcı çözüm önerileri sunmalıdır. Alevi toplumunun inançsal, toplumsal, yaşamsal ve siyasal talepleri, Alevilerin oluşturacağı bir kurul tarafından, diplomatik girişimlerle devletin ve siyasi iktidarın gündemine taşınmalıdır.

reklam

YORUM YAP