Mülakat mağduru öğretmenler, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önünde toplanarak açıklama yaptı. Yaptıkları açıklamada şu ifadeler yer aldı:
– “Bizler, mülakat mağduru öğretmenler olarak mücadelemizin 219’uncu gününde, hala atanamamış olarak burada MEB önünde sesimizi duyurmak için bir araya geldik. Günler ve aylar geçti. AK Parti ve MHP vekilleri ile görüştük, muhalefetle ve tüm sendikalarla görüşmeler gerçekleştirdik.
– Hepsinin ortak olarak ifade ettiği kelime: ‘Haklısınız.’ Sürecin başında Faruk Çelik’in, yanındaki Nazif Yılmaz’ı arayıp söylediği o meşhur sözünü hatırlarsınız: ‘Bazı iller cimri, bazı iller bonkör davranmış; bu işin içinden nasıl çıkacağımızı bilmiyoruz.’
– İşte haklı olduğumuzun Bakanlığın içinden çok net bir örneği de burada. Sayın Bakan’la ocak ayında yaptığımız görüşmede, ‘Yüzde 100 haklı olsanız dahi yapabileceğimiz bir şey yok’ dedi. Bir Bakan, nasıl bu şekilde bir ifade kullanabilir anlamakta güçlük çekiyoruz. Mülakattan önce ‘Kimsenin hakkı yenilmeyecek’ denilirken, mülakat sonrası ‘Bir şey yapamam’ aşamasına geçildi.
‘Mülakatın Genelini Etkileyecek Düzeyde Maddi Hata Var’
– Sayın Bakan’a soruyoruz: Madem elinize yüzünüze bulaştıracaktınız, neden bu işe girdiniz? Bakanımıza gerçekten merak ederek soruyoruz: ‘Kimsenin hakkı yenilmeyecek’ ifadesinin sizin için anlamı nedir?
– Rubik’ten bir bölümü 19 alan birine 17 yazılması, hak yemek değil midir? 17 alan birine toplama hatası ile 16 verilmesi, kul hakkı değil mi? Bu tür hatalardan o kadar çok var ki, mülakatın genelini etkileyecek düzeyde maddi hatalar yapılmış. Mülakatları geçenlerin mahkeme sonuçları netleştiğinde, MEB gizlice 10 gün önce, pazar günü mülakata almaya çalıştı.
– Gizlice diyoruz çünkü elenenlerden ‘Gizlice mülakata girin’ talimatı bizzat Bakanlık tarafından verildiği belirtildi. Bu arkadaşlarımızın tamamının atanması için yeterli puanı aldığını duyduk.
– Ancak, Bakanlığ’a yakınlığı ile bilinen gazeteci Mahmut Özay, mülakata girenlerin yarısının elendiğini bildirdi. Bu bilgiyi nereden aldığını kendisi açıklamadı. Fakat Bakanlık’ta bu bilginin doğruluğuna dair bir açıklama bekliyoruz.
– Seçimlerden önce ‘Mülakat kaldırılacak’ diye oy istendi. Seçim sonrasında ise Yusuf Tekin, ‘Mülakat gibi mülakat yapacağım’ diyerek yeni bir slogan üretti. Buradan şunu anlıyoruz ki, daha önceki mülakatlar, mülakat gibi yapılmamış.
– Ankara 25’inci İdare Mahkemesi’nden 3 tane eğitim bilimleri için sıfır puan verilmesine dair emsal teşkil eden karar çıktı. Soruların tutanağa bağlanmaması ile ilgili 14’üncü İdare Mahkemesi’nden herkesin atanmasına dair emsal karar alındı. MEB’den bu iki kararın acilen uygulanmasını talep ediyoruz.
– İstanbul, Bursa ve çeşitli illerde birçok branşta giren herkes X komisyonu tarafından elendi. İzmir, Erzurum ve birçok branşta tek bir eleme oldu. Tek suçumuz Bakan’ın hemşehrisi olmamak mı? Kütükte Erzurum yazmaması mı? Ankara’da edebiyat branşından örnekler verirsek, Batı Karadeniz’den gelenleri elediğiniz açıkça görülüyor. ‘Torpil yok, hemşehricilik olmadı’ diyorsunuz ama bunlar nedir?
‘Siz İstifa Etmedikçe Sorunlar Düzelmeyecek’
– Geldiği günden beri atama bekleyen öğretmenleri mağdur eden, yandaşlarını almak isteyen, gençlerin umutlarını yok eden mülakat sistemini kaldırma sözü verilmişken daha da zorlaştıran, deprem yılına rağmen 45 bin atama yapabilen bir ülkede bu sayıyı 3 yıllık sınavla ancak bağlayabilen, bununla da kalmayıp önce ilköğretim matematikten başlayarak diğer branşları dibe çeken, ülkenin değerli gençlerinin umutlarını yok eden, mülakat mağdurlarını haklarının gaspı için terör örgütleri ile ilişkilendiren Yusuf Tekin’i istifaya davet ediyoruz.
– Siz istifa etmedikçe öğretmenlerin sorunları düzelmeyecek çünkü sorunların kaynağı bizzat kendinizsiniz.”
