reklam
reklam
DOLAR38,8949% 0.36
EURO43,4533% -0.25
STERLIN51,6683% -0.22
FRANG46,4694% 0.15
ALTIN4.001,01% -0,81
BITCOIN102.940,96-0.548
reklam

Avrupa Günü’nde İmamoğlu’nun Mesajı Paylaşıldı

Yayınlanma Tarihi : Google News
Avrupa Günü’nde İmamoğlu’nun Mesajı Paylaşıldı
reklam

NEFES / İSTANBUL

Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Ossowski, “Avrupa Günü” çerçevesinde bir resepsiyon düzenledi. Saraçhane eylemlerinde gözaltına alınarak bir süre tutuklanan daha sonra serbest bırakılan ve hakkında hapis istemiyle dava açılan 7 gazetecinin özel davetli olarak katıldığı etkinlikte, açılış konuşmasını Büyükelçi Ossowski gerçekleştirdi. Ardından İBB Başkanvekili Nuri Aslan, Silivri’de tutuklu olan İBB Başkanı ve CHP Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun mesajını uluslararası katılımcılarla paylaştı.

OTORYTERLEŞMEYE DİKKAT ÇEKİLDİ

İmamoğlu, Aslan aracılığıyla ilettiği mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Geçen yıl birlikte kutladığımız Avrupa Günü’ne katılamadığım için üzüntülüyüm. Ancak, demokratik değerlere olan ortak inancımıza verdiğim güçlü desteği belirtmek amacıyla bu özel günde sizlere bir mesaj göndermek istedim. İstanbul, Avrupa’nın kültürel merkezlerinden biri olarak benzersiz konumuyla, tarihi boyunca olduğu gibi bugünde Avrupa’nın çoklu ve açık toplum vizyonunun önemli bir sembolüdür. 2019 seçimlerinde halkımızın güvenoyuyla göreve gelen sosyal demokrat belediyemiz, bu vizyonu katılımcı ve kapsayıcı bir yönetim anlayışıyla devam ettirmek için kararlıdır. Bugün dünyanın ve Avrupa’nın farklı bölgelerinde yaşanan demokratik gerilemeler, yalnızca temel hak ve özgürlükleri tehdit etmekle kalmıyor; aynı zamanda uluslararası ilişkilerin zeminini de sarsmaktadır. Otoriterleşme hareketleri, demokratik kurumları zayıflatmanın ötesinde ortak değerleri ve hak temelli uluslararası düzeni de tehdit ediyor.”

“POPÜLİST LİDERLER, MANİPÜLASYONDAN ÇEKİNMİYOR”

Popülist liderler, kendi siyasi gündemleri doğrultusunda her türlü manipülasyondan kaçınmıyorlar. Ukrayna ve Gazze’deki ağır kayıpların ardından barış arayışlarını yeniden görmeye başladık. Türkiye’de de, ülkemizin en sıkıntılı meselelerinden biri ile ilgili önemli bir gelişme yaşandı. Haftanın başında, terör örgütü PKK, silah bıraktığını ve kendini lağvettiğini duyurdu. Ancak unutulmaması gereken bir şey var ki; silahların susması tek başına barış demek değildir. Sosyal adalet, onurlu bir yaşam ve demokratik bir düzen olmaksızın ateşkesler kalıcı olamaz; temel haklar ve özgürlükler güvencede olmadığı sürece eşit yurttaşlık ve toplumsal katılım sağlanamaz. Kalıcı bir barışın sağlanabilmesi için adil bir toplum ve siyasi düzenin kurulması kaçınılmazdır. Bu bağlamda, Kürt meselesinin yönetimi, yalnızca az sayıda siyasetçinin kapalı kapılar ardında gerçekleştireceği görüşmelerle çözülemez. Kısa vadeli ve dar siyasi hesaplarla hareket edildiğinde, sonuca ulaşmak mümkün değildir.

“LOZAN’IN ÖNEMİ”

Bu vesileyle Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu belgelerinden biri olan Lozan Antlaşması’na da değinmek istiyorum. Demokratik Cumhuriyetimizin temeli olan Lozan, Türkiye’de her bireyin başı dik, onurlu ve özgür bir şekilde kendi kimliğiyle yaşayabileceği bir ortamı tanımlar. Lozan Konferansı, savaştan yeni çıkan ve barışı öncelemiş Türkiye’nin büyük bir diplomatik zaferidir ve her vatandaşımız bu zaferle haklı bir gurur duymalıdır. Tüm bunların yanı sıra, Türkiye için her zaman öncelik ‘yurtta ve dünyada barış’ ilkesidir. Bu ilke, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün bize bıraktığı en önemli mirastır. Lozan Antlaşması da Avrupa ile eşitlik, bağımsızlık ve barışa dayalı ilişkilerin başlangıç noktasıdır. İstanbul’da, 100 yılı aşkın süredir bu demokrasi mirasını ve kapsayıcılığı koruyacak politikalar izledik.

“HALKIMIZ PROTESTOLARINA DEVAM ETTİ”

Yıllardır uyguladığımız yerel yönetim politikası, halkı dışlamayan, ayrımcılığı reddeden, kapsayıcı bir yönetim anlayışını sürdürmektedir. Biz bu vizyonu hayata geçirdikçe, Türkiye genelinde de yayma çabalarımız arttı. Üzerimizdeki baskılar giderek yükseldi. Bilindiği üzere 19 Mart sabahı evim yüzlerce polis tarafından kuşatıldı. Siyasi güdümlü, hukuki dayanağı olmayan suçlamalarla tutuklandım. Belediyemiz abluka altına alındı, çalışma arkadaşlarım gözaltına alındı. Ancak halkımız, bu siyasi operasyona sessiz kalmadı. Üniversite öğrencilerinden kadınlara, gençlerden emeklilere kadar milyonlarca yurttaş, tüm engellemelere rağmen demokratik protesto haklarını kullandı. Bu konuda dayanışma gösteren Avrupa’daki liderlere, parlamentoya ve özellikle belediye başkanı dostlarıma teşekkür ediyorum. Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkileri, günübirlik değil, uzun vadeli bir vizyon çerçevesinde gelişmelidir.”

reklam

YORUM YAP