

6 Şubat 2023’te meydana gelen, merkez üssü Pazarcık ve Elbistan olan ve 11 ilde büyük yıkımlara ve kayıplara yol açan deprem sonrasında, birçok birey ve kuruluş insani hassasiyet göstererek deprem bölgelerine yardım göndermeye çalıştı. Bazı kuruluşlar özel yardım kampanyaları düzenledi.
Özellikle bölgede yoğun Alevi nüfusunun bulunması nedeniyle hem Avrupa’dan hem de Türkiye’den Alevi demokratik kitle örgütleri mağduriyetlerin giderilmesi hususunda aktif bir şekilde destek sağladılar. Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) tarafından gönderilen yardımlar, Türkiye’deki Alevi Dernekler Federasyonu (ADFE) aracılığıyla dağıtıldı.
Her şey normal gibi görünse de, son bir yıl içinde sosyal medyada ve cemevlerinde Alevi yurttaşların, AABF’nin deprem yardımları ile ilgili yolsuzluk iddiaları üzerinde yoğun bir biçimde tartıştıklarına izlenim veriyor.
Sosyal medyada yayılan iddialar oldukça ciddi. Bazılarına göre, yolsuzluğun boyutu 2,5 milyon Euro, bazılarına göre ise 700 bin Euro civarında… Ayrıca, Avrupa’daki Alevi örgütlerinin topladığı yardımların nereye harcandığına dair herhangi bir belge veya açıklama yapılmadığı belirtiliyor.
Avrupa’da yaşayan Sultan Sinemilli Ocağı’na mensup bir genç Dede, sosyal medyada yardım paralarının harcama detaylarının paylaşılmaması üzerine bir çağrıda bulunarak şöyle dedi:
“Deprem kampanyasında toplanan paraların, harcanan masrafların ve geriye kalan miktarın açıklanması gerekiyor. Rapor hazırlayıp belgeleri net bir şekilde paylaşmalısınız.
Bu, Alevi kurumlarının güvenilirliğini artırır. İnsanlar, bağışlarının nereye harcandığını bilmek isterler.”
Ayrıca, sosyal medyada AABF üyesi bir kadın yurttaş konuyla ilgili düşüncelerini şu ifadelerle belirtti:
“6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen büyük depremden sonra, Türkiye’de ve Avrupa’da yaşayan Aleviler, evleri yıkılan insanların yardımına koşmak için 2,5 milyon Euro’ya yakın parayı AABF’nin banka hesabına yatırdı.
AABF’ye toplanan yardımların hesabını veren kimse yok; bu sorumluluğu üstlenen bir yönetici de bulunmuyor.
Hesap soranlara her zamanki gibi hakaret ediliyor ve ‘Birliğimiz bozuluyor, örgütsel yapımız zarar görüyor’ deniliyor.
Alevi kurumları ve toplumunun yolsuzlukla anılması, topluma en büyük zararı veren bir zihniyettir.”
Alevilerin bu tür suçlamalarla anılmasına neden olanların, topluma daha büyük zarar vermemesi mümkün değil.
Sürücü adlı makina firması, geçmişte konteyner ya da prefabrik ev üreticisi olmadığı halde deprem sürecinde bu işe girmiş. Ama firmanın yetkilisi bile bunu kabul ediyor alanında uzman olmadıklarını ifade ediyor.
Bu firma ile yapılan bağlantılar kimin aracılığıyla gerçekleşmiştir?
Sürücü firması, 90 konteynerin kime teslim edildiğine dair bir tutanak tutmuyor, irsaliye düzenlemiyor.
Neden?
Yine, Sürücü firması 34 konteyneri geri almak için teslim tutanağı düzenliyor. Yaklaşık 700.000 Euro değerindeki konteynerlerinin teslim tutanakları ve irsaliyeleri yok!
Bu durum oldukça tuhaf ve kesinlikle normal değil. Peki, neden teslim tutanakları ve irsaliyeler mevcut değil?
Teslim belgelerinin olmaması, çalınan paranın izini kaybettirmek için en uygun yoldur.
Teslim tutanakları ve irsaliyeler olsaydı, yolsuzluk yaşanamazdı. Bu durum, organize bir yolsuzluğun varlığını gözler önüne seriyor.
Bir AABF yöneticisi insanların aklıyla adeta dalga geçiyor. Sürücü firmasının kendisine ait ürünlerin faturasını göstererek durumu kurtarmaya çalışıyor.
Yönetici, ‘Alın size fatura’ diyor. Ama bu, sanki AABF’ye kesilmiş bir fatura değil, tamamen başka bir durumu örtbas etme çabası.
Bu yolsuzluk organize bir şekilde gerçekleştirilmiştir ve sorumluluk taşıyanlar, dönemin AABF yöneticileridir.
AABF yöneticileri süreci takip etmemiş, kontrolü kaybetmişlerdir.
Geldiğimiz noktada, yalanlar, manipülasyon ve sahte faturalarla bu yolsuzluğun üzerinin kapatılmaya çalışıldığı görülüyor.
AABF yöneticilerinin söylediği gibi hırsızlığın üstünü örtmekle, Alevilerin birliği sağlanamaz.”
Analizler ışığında AABF yöneticilerinin konuyla ilgili bir açıklama yapmaları gerekmektedir. Alevi toplumunun güven duygusunu zedelememek adına toplanan yardımların hesapları belgeleriyle kamuoyuna açıklanmalıdır. Eğer bir yolsuzluk varsa, bunu yapanlar hakkında açık şekilde öz eleştiri ve hukuki yaptırımlar uygulanmalıdır. Aksi takdirde, deprem yardım paralarıyla ilgili yaşanan iddialar AABF yöneticilerinin üzerinde büyük bir leke olarak kalacaktır.