reklam
reklam
DOLAR39,7260% 0.11
EURO45,7608% -0.17
STERLIN53,4133% -0.17
FRANG48,5826% 0.17
ALTIN4.294,07% -0,07
BITCOIN101.118,62-1.045
reklam

Ali Babacan’dan “Turbun Büyüğü” Tepkisi: Demek ki Bu İşi Takip Ediyor

Yayınlanma Tarihi : Google News
Ali Babacan’dan “Turbun Büyüğü” Tepkisi: Demek ki Bu İşi Takip Ediyor
reklam

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Çorum Esnaf ve Sanatkarlar Odası (ÇESOB) ziyareti sonrasında basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Yargının iktidar tarafından bir baskı aracı olarak kullanıldığını vurgulayan Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “turbun büyüğü” ifadesine dikkat çekti.

Babacan, “Maalesef yargı, şu anda iktidar tarafından bir sopa olarak kullanılıyor. Bunu nereden biliyoruz? Sayın Erdoğan’ın bilmemesi gereken, takip etmemesi gereken yargı süreçleri hakkında yaptığı açıklamalardan anlıyoruz.” dedi.

Çorum programı kapsamında önce Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği’ni ziyaret eden Babacan, ardından ÇESOB’da basın sorularını yanıtladı.

“Bu Erken Seçim Baskısı Giderek Çoğalacaktır”

Babacan, erken seçim bekleyip beklemedikleri sorusuna şu şekilde yanıt verdi:

“Türkiye’de artık seçim tartışmaları sıkça gündeme geliyor, erken seçim talebi de giderek artıyor, ancak erken seçim kararı yalnızca Cumhurbaşkanı veya meclisteki nitelikli çoğunlukla alınabilir. Meclisten erken seçim kararı alınabilmesi için iktidar ve muhalefetin ortak bir karar vermesi gerekiyor.

Şu an iktidar, daha benim görev süremin iki yılı bile dolmadı, bu yüzden neden seçime gideyim ki diye düşünüyordur. Ancak bu seçim baskısı giderek artacaktır. Seçimin ne zaman olacağını tahmin etmeye çalışmaktansa, DEVA Partisi olarak her an seçim olacakmış gibi hazır olmamız gerekiyor.”

“Mesela Bu Ne Demek; Demek ki Bu İşi Takip Ediyor”

Babacan, muhalefet partilerine uygulanan baskılar hakkında da şunları ifade etti:

“Maalesef yargı, şu anda iktidar tarafından bir sopa olarak kullanıyor. Bunu nereden biliyoruz? Erdoğan’ın bilmemesi gereken yargı süreçlerine ilişkin söylediklerinden anlıyoruz. ‘Bekleyin hele turpun büyüğü heybede’ diyor. Bu ne demek? Demek ki bu işi takip ediyor.”

Demek ki bu iş, kendi bilgisi dahilinde yürüyor. Yani siyasi konular için, ‘şu dosyaları getirin’ demek, acaba Türkiye’de yargı mensubu bağımsız bir şekilde mi hareket edebiliyor? Bazı yargı mensuplarının, ‘Sizin durumunuzdan haberimiz var, ne yapabiliriz?’ gibi yaklaşımları olduğunu üzülerek belirtmeliyim.

Medya üzerinde de baskı var. Şu anda kaç gazetecimizin ev hapsinde olduğunu veya kendilerine otosansür uygulamak zorunda kaldıklarını görmeliyiz. İş dünyası yargı yoluyla baskı altına alınmaya çalışılıyor.

Bugün Türkiye’nin en büyük işletmelerinin temsil edildiği bir kuruluşun başkanını eğer polis eşliğinde ifadeye götürürseniz, iş dünyası sorunlarını dile getiremez. Kaygı duyuyorlar, ‘eğer konuşursam benim de başıma bir şey gelir’ diye düşünüyorlar.”

“İsrail ile Ticaret Yapanların Şahsi Menfaatlerinden Vazgeçemediler”

“İktidarın Gazze politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu yanıtlayan Babacan, şu ifadeleri kullandı:

“Gazze’de yaşanan zulüm ve insanlık suçları, Türkiye hükümeti tarafından hak ettiği karşılığı bulmadı. Unutmayalım ki, uluslararası mahkemeye ilk başvuran ülke Güney Afrika Cumhuriyeti oldu, Türkiye ise 7 ay sonra bu davada taraf oldu.”

O süre zarfında 20 bin insanın yaşamını yitirdiğini göz önünde bulundurmalıyız. Neden Türkiye ilk başvuruda bulunmadı? Neden ticareti kesmediler? Yoğun baskılardan sonra, ‘önce kestik’ dediler ama sonunda kesmedikleri ortaya çıktı.

Dediler ki, ‘Biz devlet olarak kestik, ama özel sektör yapıyor, ne yapalım?’ Devletin izni olmadan özel sektör dış ticaret yapabilir mi? Aksi takdirde, böyle bir durum söz konusu olamaz. Sonuç olarak, mesele ülkenin menfaatleri değil, İsrail ile ticaret yapanların şahsi menfaatleridir.”

reklam

YORUM YAP