reklam
reklam
DOLAR40,4343% 0.24
EURO47,1614% 0.49
STERLIN54,2613% 0.02
FRANG50,4609% 0.59
ALTIN4.350,44% 0,55
BITCOIN117.783,00-0.028
reklam

Akreditasyon İptali ile Gazetecilere Gözdağı

Yayınlanma Tarihi : Google News
Akreditasyon İptali ile Gazetecilere Gözdağı
reklam

MAHMUT AYDIN – TARIK IŞIK / NEFES

Kızılcahamam Kulislere Genel Bakış

AKP'nin 2002'de iktidara gelmesinin ardından gazetecilere karşı uygulanan baskıların ilk örneklerinden biri 2008 yılında Başbakanlıkta yaşandı. Bazı Başbakanlık muhabirlerine ait akreditasyon kartları iptal edildi ve bu gazeteciler binaya dahi giremez hale geldi.

2010 yılında ise bu baskılar daha da artırıldı. Başbakan Erdoğan'a yöneltilecek soruların önceden Başbakanlık Sözcüsüne iletilmesi istendi. Bu uygulama kısa sürede Bakanlıklara da yayıldı ve 2010’ların ortalarına gelindiğinde muhalif gazetecilerin Bakanlıklara girişi oldukça güçleşti. AKP'nin gelenekselleşen Kızılcahamam kampının 32'ncisi geçtiğimiz hafta gerçekleştirildi. Bu kapalı toplantılarda iktidarın stratejileri hakkında gazetecilere bilgi verilmesi hayati önem taşıyor. 2013 yılındaki dershane krizinin Kızılcahamam kampında ifşa olduğunu hatırlamak, günümüzdeki durumu daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.

AKP'nin tanıtım ve medyadan sorumlu yeni Genel Başkan Yardımcısı Faruk Acar, Kızılcahamam'da gazetecilere basına kapalı toplantılardan kulis haberi yapmamaları yönünde uyarılarda bulundu. Acar, aksi durumda gazetecilerin akreditasyonlarının iptal edileceğini belirtti. Bu durum açık bir şekilde “Haber yapmayın, verilenle yetinin.” mesajını taşıyor. AKP, uygun gördüğü medya muhabirleri ile yalnızca belirli bir görüş oluşturma çabası içerisinde. Bu yaklaşım, basın özgürlüğüne yeni bir darbe olarak tarihe geçti.

Kızılcahamam Kulislere Genel Bakış

Artık 'Eski Türkiye' Değiliz

Hizbullah'a yakınlığıyla bilinen HÜDA-PAR’lılar, geçtiğimiz aralık ayında Devlet Tiyatroları tarafından Diyarbakır’da sahnelenen “Karımın Kocası” isimli oyunu “ahlak dışı” buldukları için protesto etmiş, tiyatronun önünde toplanan kalabalık tekbir getirerek oyunun iptalini istemiştir. Polis geniş güvenlik tedbirleri alırken tiyatroda yer alan sanatçılarım ise ciddi bir korku yaşamıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu baskılara boyun eğerek oyunun adını “Evlilik Komedisi” olarak değiştirmiştir. Kızılcahamam’da bazı milletvekilleri, bu tiyatro oyununa tepki göstererek Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a eleştirilerde bulundu. Ersoy ise, “Bu oyun oldukça eski. Adını değiştirdik.” diyerek yanıt verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Oyun eski olabilir ancak Türkiye, artık eski Türkiye değil.” dedi.

Kızılcahamam Kulislere Genel Bakış

Ayakta Alkış Krizi

Kızılcahamam kampında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açılış konuşmasını dinleyen bazı milletvekilleri, neredeyse her beş dakikada bir ayakta alkışlama eylemi gerçekleştirdiler. Diğer katılımcılar da buna uyum sağlamak zorunda kaldılar. Bu durum Kızılcahamam'da tartışmalara neden oldu. Bazı milletvekilleri, “Akbaşoğlu, Cumhurbaşkanını sürekli ayakta alkışlıyor diye biz de bunu yapmak zorunda değiliz.” şeklinde tepki gösterdiler. Kriz daha da büyüyünce “parti büyükleri” devreye girdi ve uyarılarda bulundular. Sonuç olarak, Erdoğan'ın ikinci gün yaptığı konuşmada milletvekilleri oturdukları yerden alkışladılar.

Nöbetçi Bakandan Kulis Ziyareti

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, zeytin alanlarının madenciliğe açılmasına olanak tanıyan yasa teklifi görüşülürken “nöbetçi bakan” olarak TBMM kulislerini ziyaret etti. Bakan Bayraktar, buradaki sohbetlerinde enerji sektöründeki gelişmeleri milletvekillerine aktardı, milletvekilleri ise illerinden gelen talepleri ilettiler.

12 Yıl Önceki Fotoğrafın Hatırlattıkları

Terör örgütü PKK’nın silah bırakma şovu, 12 yıl önce geri dönen “çözüm süreci” atmosferini yeniden hatırlattı. 16 Kasım 2013'te Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi lideri Mesud Barzani, 50 araçlık konvoyla Habur sınır kapısından giriş yaparak Diyarbakır'da yapılan mitinge dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ile katılmıştı.

Meydanda toplanan kalabalık, Türkiye ve “Kürdistan” bayrakları sallarken İbrahim Tatlıses ile Şivan Perwer’in şarkıları eşliğinde coşkuya kapılmıştı. Bugün yaşananlarla geçmişe bakıldığında benzer bir akıl tutulması ile karşı karşıya kalıyoruz. Umarız sonuç olarak Türkiye, terör belasından kurtulur; bu önemli olan. (Arşiv Fotoğrafı: Tarık IŞIK)

Çevre Muhabiri Vekil

Çevre hassasiyeti ile ön plana çıkan İstanbul Bağımsız Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, sosyal medya hesabından paylaştığı bir videoyla dikkat çekti. Rızvanoğlu, videolarını TBMM'deki makam odasında, iktidar kulisi bahçesinde ve Meclis’in diğer alanlarında çekmiş. “Biraz dertleşmek istiyorum. Çevre meselesi hep en sona bırakılıyor. Ne zaman 'konuşalım' desek, gündemin arasında kaybolup gidiyor.” diyerek konuşmasına başlayan Rızvanoğlu, Türkiye’nin çevre sorunlarına dair birçok örnek veriyor.

Rızvanoğlu, Kızılcahamam’da konuşarak her bir köşeden -çevre muhabiri gibi- sesleniyor: “Vazgeçemeyeceğimiz şeyler için mücadele ediyorum: Toprağın bereketi, suyun değeri, gelecek kuşakların hakkı için. Çünkü bazı mücadeleler görünmese de toplumu şekillendirir.” diyor. Alkışlamamak elde değil.

'Yanmaz Kefen Pazarlayıcısı'

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut'un cenaze törenindeki bir görüntü sosyal medyada geniş yankı buldu. Bilal Erdoğan’ın eski Prag Büyükelçisi Egemen Bağış ile el sıkışmaması üzerinden birçok senaryo yazıldı. Doğru veya yanlış olduğu ayrı bir konu. Konumuz, “Cübbeli Ahmet Hoca” adıyla bilinen Ahmet Mahmut Ünlü. Ülkemiz, “din adamı” sıfatıyla siyasete karışan kişilere alışık. Cübbeli Ahmet, Egemen Bağış’ı eleştirerek Bilal Erdoğan’a mesaj göndermeye çalışırken, Bağış’ın sosyal medya üzerinden verdiği yanıtta “bilime alerjisi olan yanmaz kefen pazarlayıcısı” şeklinde bir ifade kullandı. Bağış’a göre, Bilal Erdoğan ile cenaze öncesinde vakit namazında cami içinde görüşüler oldu ve bunu yüzlerce kişi gördü.

'İmza Bile Külliyede Atılıyor'

AKP Mersin Milletvekili Havva Sibel Söylemez'in zeytinliklere maden açılmasını öngören yasa teklifine “Muğla milletvekili” olarak imza atmış olması, “Seçildiği ili unutan vekil” şeklinde gündeme geldi. DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Meclis'teki grup toplantısında bu konuyu hatırlattı. Babacan, “Milletvekilinin imzası var. Ama kendi ili değil, başka bir ile imza atılmış. Kendi imzası değil. Milletvekili kendi ilini yanlış yazar mı?” dedi ve ekledi: “İmza dahi Külliyede atılıyor, bu oldukça ilginç. Meclisin tek görevi yasama değil, bir de denetim yetkisi var. Ancak bu yetki kullanılmıyor.”

Erdoğan, 15 Temmuz İçin 6 Yıl Sonra Meclis'te

FETÖ mensubu askerlerin 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirdiği darbe girişimini akılda tutmak için bir dizi karar alındı. Bunlardan biri, 15 Temmuz’un “Demokrasi ve Birlik Günü” olarak ilan edilmesi ve TBMM'nin özel gündemle toplanmasıydı. Ancak 2019'da yapılan özel oturum sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da izlediği toplantıda CHP ve AKP milletvekilleri birbirlerine ağır suçlamalarda bulunarak gerginlik yaşadılar. Bu olayın ardından Erdoğan bir daha 15 Temmuz için Meclis’e gelmedi ve Meclis’te bir daha özel oturum yapılmadı. Fakat bu yıl TBMM, 15 Temmuz'u “Anma Günü” olarak kutlamak üzere yeniden özel bir oturum düzenleme kararı aldı ve Erdoğan bu törenlere katılmak için Meclis’e geleceğini açıkladı.

reklam

YORUM YAP