reklam
reklam
DOLAR38,6598% 0.01
EURO43,7919% 0.09
STERLIN51,5974% 0.24
FRANG46,7924% -0.3
ALTIN4.155,03% -0,66
BITCOIN98.843,872.292
reklam

AKP Dönemi Eğitim Uygulamaları: Neler Oldu?

Yayınlanma Tarihi : Google News
AKP Dönemi Eğitim Uygulamaları: Neler Oldu?
reklam

AKP dönemi eğitim uygulamaları ile neler yaşandı?

“Çeşitli tarikat ve cemaatlerle Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) protokoller yaparak, bu gerici dinsel grupları okullara sokmuş oldu. İdareci ve öğretmen atamalarında uygulanan mülakat sistemi, birçok başarılı gencin atanma haklarını elinden alarak, hakları yenilen adayların intiharı gibi acı tablolar yaşatıldı.”

Eğitim Sen’in önceki Genel Başkanı Kamuran Karaca ile eğitim konularını ele aldık.

AKP dönemi eğitim uygulamaları kapsamında neler yaşandı?

2002 yılında iktidara gelen AKP, siyasal düşüncesine uygun olarak yaratmak istediği toplumsal modelin, Cumhuriyetin laik demokratik sosyal hukuk devleti anlayışını değiştirmek üzere bir siyasal yapılanma içinde olduğunu uygulamalarıyla göstermiştir.

Bu hedefler doğrultusunda, eğitim alanındaki uygulamalarını da deneyimledik ve yaşamaya devam ediyoruz.

Bu süreçte gerçekleşen bazı gelişmeler şunlardır:

  • Din dersleri zorunlu hale getirildi ve ilkokul 2-3. sınıflara kadar indirildi.
  • İmam Hatip okulları ayrıcalıklı okullar haline getirildi; ihtiyaçtan fazla İmam Hatip okulları açıldı.
  • 4+4+4 eğitim modeline geçiş yapılarak yeni yapılanmanın temelleri atıldı.
  • İdareci atama yönetmelikleri defalarca değiştirildi, liyakat yerine siyasal kadrolaşmaya gidildi.
  • Okul öncesi eğitim zorunlu olmaktan çıkarıldı; 4-6 yaş arasındaki çocuklar tarikat ve cemaat kurslarına yönlendirildi.
  • Çeşitli tarikat ve cemaatlerle MEB protokoller yapılarak, bu grupların okullara girişi sağlandı.
  • Üniversite sınavlarında, tarikat ve cemaat içerisindeki öğrencilerin yerleştirilmesi için sorular doğrudan verildi.
  • İdareci ve öğretmen atamalarında mülakat uygulamasıyla birçok başarılı gencin hakları yenilerek, acı tablolar yaşatıldı.
  • Öğretmen atamalarında, Cumhuriyet tarihinde ilk kez kadrolu yerine sözleşmeli öğretmen atama uygulamasına geçildi.
  • Yüksek öğretimde sağlıklı bir planlama yapılmayarak öğretmen atama süreci içinden çıkılmaz bir hale getirildi.
  • Yüksek Öğretimde Rektör ve Dekan atamaları siyasallaştırıldı ve bu uygulamalar devam etmektedir.

Son dönemde “eğitimde maarif modeli”, müfredat değişikliği ve eğitim akademileri uygulama süreci başlamıştır. Bu ve benzeri uygulamalarla eğitim alanı tümden siyasallaştırılarak, yaratılmak istenen toplumsal modelin aracı haline getirilmiştir.

Bu olumsuz gelişmelerin yanı sıra, yeni problemlerle de karşılaşıyoruz.

Üniversitelerde yemek ve barınma sorunları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Okul öncesi ve ilkokullardan itibaren okullarda bir öğün yemek verilmesi kamuoyunun talebi olmasına rağmen, Milli Eğitim Bakanlığı bunu bir türlü uygulamıyor. Hatta bu konuda çalışma başlatan belediyeler engelleniyor.

Üniversitelerde yemek ihtiyacı, yemek şirketleri üzerinden değil, üniversitelerin kendi bünyelerinde çözülerek sağlıklı ve ekonomik beslenme olanakları yaratılmalıdır. Barınma sorunu, devlet ve KYK yurtlarının sadece yurt ihtiyaçlarının %30’unu karşılaması ile artarak devam etmektedir.

Bunun sonucunda öğrenciler, tarikat ve cemaat yurtlarına yönlenmek zorunda kalıyor. Bu durumu istemeyen öğrenciler ise ya ev tutmak zorunda kalıyor ya da eğitimlerini bırakmak zorunda kalıyorlar. Yurtlara yerleşen öğrenciler ise çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu sıkıntılar Sayıştay raporlarına da yansımaktadır.

Türkiye Yüzyılı ve Maarif Modeli ile geçen yıl yapılan müfredat değişikliği ne anlama gelmektedir?

Geçen yıl yapılan düzenleme 2024-2025 eğitim öğretim yılında kademeli olarak hayata geçirilecektir. 1-5 ve 9. sınıflarda kademeli olarak başlayacak bu uygulama, eğitimde yaratıcı ve eleştirel düşünceyi teşvik etmekten ziyade, itaatkâr bireyler yetiştirmeyi hedefliyor.

Öğrencilere bilgi yüklemesi yapılmasının yanı sıra, laik, bilimsel ve demokratik eğitim anlayışına aykırı bir durum ortaya çıkmaktadır. Dinci ve gerici bir yaşam tarzını öğrencilere benimsetmek üzere, Diyanet ve tarikatlarla işbirliği içinde okullarda faaliyet gösterebilecek bir sistem oluşturulması hedeflenmektedir.

Eğitim Akademileri uygulaması ve iktidarın siyasal içerikleriyle yüklediği programlar sayesinde, öğretmenler “iktidarın ideolojik taşıyıcıları” konumuna getirilmektedir.

Norm düzenlemesi ve öğretmen atamaları – Proje okulları hakkında neler söyleyebilirsiniz?

MEB, atama ve yer değiştirme yönetmeliğinde değişiklikler yapmaktadır. Okutulacak derslerdeki değişiklikler ve alan değişiklikleri nedeniyle normları yeniden düzenleme süreci işlerlik kazanmıştır. Norm fazlası öğretmenlerin resen atamalarının geçici olarak durdurulmuş olması dikkat çekmektedir.

Ağustos-Eylül 2025 döneminde normlar yeniden belirlenecek ve resen atama süreci yeniden başlatılacaktır. Norm atamalarının durdurulması, proje okulu öğretmenleri ile ilgili atamalarda herhangi bir değişiklik yaratmamıştır. 4+4 yıl çalışma sürecinde başlayan yer değiştirme süreci sonucunda yaklaşık 38 bin öğretmen yer değiştirmeye zorlandı ve bir kısmı norm fazlası olarak açıkta kaldı. Okullarda öğrenciler tarafından protesto yürüyüşleri gerçekleştirildi.

Açıklamalara rağmen, sorun önemli ölçüde devam etmektedir. Özellikle proje okullarında deneyimli öğretmenlerin alınarak, şeffaf ve açık kriterlere dayanmayan atamalara yönelik tepkiler sürmektedir. Yaklaşık 2100 okulu ve 79 bin öğretmeni kapsayan atamalar yeni bir siyasal kadrolaşma süreci olarak değerlendirilmiştir.

Son aylarda yaşanan hukuksuzluklara karşı lise ve üniversitelerdeki gençlerin verdiği tepkiler üzerine neler söylemek istersiniz?

Ülkede son yıllarda akıl almaz baskılar altında bir sivil darbe süreci yaşanmaktadır. Sendikalara, meslek odalarına, belediyelere, gazetecilere ve haklarını arayan herkese yönelik açık bir saldırı söz konusudur.

Bu çerçevede, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun 35 yıllık diplomasının iptal edilmesi ve gerekçeleri sorgulanabilir bir biçimde cezaevine gönderilmesi sonrası; kendi geleceklerinden kaygı duyan gençlerimiz, üniversitelerde, liselerde ve meydanlarda toplumsal tepkinin öncüsü olmuşlardır.

Bu gençlerden yüzlercesi baskı altında gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. Kötü muamele ve hakaretlere maruz kalan gençlerimizin bir kısmı hala içerde tutulmaktadır.

Demokrasiye büyük bir sahip çıkışın öncüsü olan bu gençlerle gurur duyuyoruz.

Gelecek onların geleceğidir. Türkiye karanlığa teslim olmayacaktır.

Sevgili hocam, değerli bilgileriniz için teşekkür ederim. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

reklam

YORUM YAP