Sultan 2. Abdülhamid’in soyundan geldiklerini iddia eden 71 kişinin açtığı veraset davasında, 15 yıl aradan sonra karar verildi. İstanbul 12. Sulh Hukuk Mahkemesi, bu kişilerin mirasçı olduğunu kabul etti ancak gayrimenkullerin devrine kısıtlama getirdi.
11 Kişi Gerçek Torun Çıktı
Osmanlı’nın 34. padişahı Abdülhamid’in soyundan geldiklerini öne süren kişiler, 15 yıl önce mahkemeye başvurarak mirasçı tespiti talep etti.
Dosya yıllar boyunca defalarca bilirkişiye gönderildi. Yapılan incelemelerde, Abdülhamid’in 1863’te başlayan evlilikleri ve çocukları dikkate alınarak 71 kişinin soy bağı belirlendi. Rapora göre bu kişilerden yalnızca 11’i birinci kuşak mirasçı.
Bilirkişi raporunda, bazı kişilerin sahte veraset belgeleri sunduğu ve bu durumun suç duyurusuna konu olabileceği de vurgulandı. Mahkeme, 71 kişinin Sultan 2. Abdülhamid’in yasal mirasçısı olduğuna hükmetti ancak gayrimenkullerin devrine ilişkin talebi, kısıtlama içermediği gerekçesiyle reddetti. Karara göre, Sultan’a ait özel mülklerin mirasçılara geçişi şu aşamada mümkün değil.
Galatasaray Adası, Kabataş Meydanı, Konaklar…
Hürriyet’ten Özge Eğrikar’ın haberine göre; Avukatların elinde dev mirasla ilgili Galatasaray Adası, Bakırköy’de 70 dönüm arazi, Beykoz ve Kartal’da 30’ar dönümlük arazi, Kâğıthane’de 20 dönüm arazi, Veliefendi Çayırı, Dolmabahçe’de 30 dönüm bostan, Nişantaşı’nda iki konak, Şişli, Çatalca, Çekmece ve Geyve’de çok sayıda çiftlik, Galata’da değirmen arsası, Kabataş Meydanı, Horhor’da konak ve 5 dönüm arsası, Beşiktaş Serencebey’de 2 dönüm bağ, Aydın, Antakya, Kilis’te çok sayıda çiftlik ve arazi gibi bir liste olduğu belirtiliyor.
O Zaman Padişah Değildi Savunması
Ancak 1924’te çıkarılan 431 sayılı yasa uyarınca, Osmanlı hanedanına ait tapulu taşınmazlar Türkiye Cumhuriyeti’ne devredilmişti. TBMM’nin 1949 tarihli yorum kararı da bu durumu destekliyor. Davacılar ise “Sultan 2’nci Abdülhamid, 431 Sayılı Kanun çıkarıldığı tarih olan 1924’te padişah olmayıp 1918’de vefat etmiştir” savunması ile istisna içerisinde olduklarını öne sürdü.
Kararın ardından konuşan davacı avukatları Bülent Görür ve Ümit Yılmaz, şunları ifade etti:
“Bugün Türk hukuk tarihinde önemli bir dönüm noktasına işaret eden bir karar verilmiştir. 1924 yılında yürürlüğe giren 431 sayılı Kanun kapsamında Osmanlı Hanedanı mensuplarının mülkiyet haklarına getirilen kısıtlamaların yarattığı belirsizlikler, 101 yıl sonra yargı kararıyla aydınlatılma yoluna girmiştir. Söz konusu kararla, öncelikle hak sahiplerinin kimliklerinin tespiti sağlanmıştır. Evrensel hukukta temel ve dokunulmaz kabul edilen mülkiyet hakkının, II. Abdülhamid’in mirası bakımından da gözetilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu çerçevede, bundan sonraki süreçte de hukuk ve hakkaniyet doğrultusunda ilerleneceğine dair Türk yargısına ve devlet yöneticilerine olan inancımız tamdır”
