DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Gününe özel bir açıklama da bulundu. Sendika yönetiminin “Basının sustuğu yerde emek sömürüsü kol gezer” başlıklı metninde, işçi sınıfının sadece ekmek mücadelesi değil, aynı zamanda ifade özgürlüğü ve demokrasi için de savaş vermesi gerektiği belirtildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Dünya Basın Özgürlüğü Günü, UNESCO Genel Konferansı’nın önerisiyle Aralık 1993’te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ilan edilmiştir. O tarihten bu yana, 3 Mayıs dünya genelinde Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanmaktadır. Bu çerçevede her yıl Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) tarafından Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi yayınlanmaktadır. 2025 yılı için açıklanan endekste Türkiye 180 ülke arasında 159. sıraya düşmüş, bu da demokrasinin ve halkın haber alma hakkının ne kadar geriye gittiğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. AKP iktidarı altında artan baskıcı uygulamalarla gazeteciler ve basın emekçileri üzerindeki baskı, gözaltı ve tutuklamalar sürmektedir. Türkiye, gazeteci sayısı bakımından dünyanın en kötü karne sahiplerinden biri konumundadır. Büyük sermaye gruplarından ve siyasi iktidardan bağımsız muhalif basın kuruluşları da sansür ve cezalarla kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır. Bu durum yalnızca gazetecilerin sorunu değil, aynı zamanda milyonlarca işçinin de sorunudur.
Basın özgürlüğü, hakikate ulaşmanın ve emek sesinin halka ulaşmasının güvencesidir. Gazetecilerin susturulduğu, muhalif basının cezalandırıldığı ve halkın doğru bilgiye ulaşmasının engellendiği bir ortamda, işçi sınıfı başta olmak üzere tüm toplum karanlığa itilmektedir. Grevlerin yasaklandığı, direnişlerin görünmez olduğu ve işçi kıyımlarının haber olamadığı bir ülkede sermaye daha da güçlenir. Bu koşullarda ne sendikal örgütlenme gerçekleşebilir, ne de hak almak için mücadele toplumsallaşabilir. Birleşik Metal-İş Sendikası olarak biliyoruz ki, basının susturulması kapitalist düzenin en büyük hayalidir. Çünkü özgür basın; fabrikalardaki sömürü, düşük ücretler, taşeron çalışma koşulları, iş cinayetleri, çocuk işçiliği ve patronların sorumsuzluklarını ifşa eder. Susturulan basınla birlikte halkın gerçeklere ulaşma hakkı gasp edilmekte ve emek sesi kısılmak istenmektedir.
İşçi sınıfı yalnızca ekmek mücadelesi için değil, aynı zamanda ifade özgürlüğü ve demokrasi için de savaşmak zorundadır. Basın özgürlüğü ile sendikal özgürlükler, ifade hakkı ile grev hakkı birbirini tamamlamaktadır. Bu sebeple 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü gününü kutluyoruz ve tüm işçi ve emekçileri demokratik haklarını savunmaya, bağımsız gazetecilerle dayanışma içinde olmaya davet ediyoruz. Basının sustuğu yerde yalnızca karanlık büyür. Gerçeği açığa çıkarmak ve aydınlık yarınları inşa etmek için kararlılıkla mücadele eden basın emekçilerinin yanındayız. Yaşasın eşitlik ve özgürlük mücadelemiz!”
