reklam
reklam
DOLAR39,1134% 0.03
EURO44,1183% -0.23
STERLIN52,7297% -0.06
FRANG46,9774% -0.66
ALTIN4.110,81% -0,54
BITCOIN108.011,77-0.753
reklam

Rosier, Galatasaray Teklifini Neden Reddettiğini Açıkladı: Fatih Terim’e Mesaj Attığını İfşa Etti

Yayınlanma Tarihi : Google News
Rosier, Galatasaray Teklifini Neden Reddettiğini Açıkladı: Fatih Terim’e Mesaj Attığını İfşa Etti
reklam

Beşiktaş’ın eski futbolcusu Valentin Rosier, Histoires de Foot Podcast YouTube kanalında önemli açıklamalarda bulundu.

”HER ŞEY YOLUNDA GİDİYORDU”

Rosier, “Beşiktaş’ta çok iyi bir Fransızca konuşan grup vardı: Rachid Ghezzal, N’Koudou, Aboubakar, N’Sakala… Her şey harika gidiyordu. Aboubakar alev almış gibiydi. Ben de goller atıyordum. Rachid’in sezonu kaç asistle bitirdiğini bile hatırlamıyorum. Larin adında bir forvet vardı, ona topu on metre yükseklikten bile atsak gol atıyordu. Her şey çok iyi gidiyordu.” ifadelerini kullandı.

”İMZA ATMADAN ÖNCE TEREDDÜTLÜYDÜM”

Rosier açıklamalarına devam ederken, “Beşiktaş’a imza atmadan önce biraz tereddüt yaşadım çünkü Türkiye hakkında pek bir bilgim yoktu. Beşiktaş’ın büyük bir kulüp olduğunu biliyordum ama o ligi kafamda tam şekillendiremiyordum. Sonunda imzayı attım fakat başta beni istemeyen bir teknik direktör vardı. Beni gerçekten isteyen ise kulüp başkanıydı.” dedi.

“Neden seni istemiyordu?” sorusuna yanıt veren Rosier, “Türkiye’de işler farklı yürüyordu. Yurt dışından oyuncular aldıklarında genellikle bu oyuncular tanınmış isimler oluyordu. Ama ben öyle biri değildim, kimse beni tanımıyordu.” dedi.

‘’FATİH TERİM’E MESAJ ATTIM’’

Galatasaray’ın kendisini istediğini ve Fatih Terim’e mesaj attığını belirten Valentin Rosier, “Beşiktaş’ta ilk yıl her şeyi kazandığımızda Galatasaray beni istemişti. Galatasaray o dönemde bana daha iyi bir sözleşme sunmuştu. Teknik direktörüne mesaj attım çünkü onlar çok büyük bir kulüp. Galatasaray’a karşı en ufak bir kötü düşüncem yok ama ben o dönemde sadakati seçtim. Gerçekten sadık biriyim.”

“Bu yüzden Galatasaray hocasına yazdım: Siz büyük bir hocasınız, çok büyük bir kulüpsünüz ama ben Beşiktaş’ta kalmak istiyorum.’ Yani Galatasaray’a, daha fazla para kazanabileceğim bir teklife ‘hayır’ dedim, Beşiktaş’ta kalmayı tercih ettim. Kalbimi dinledim diyebilirim. Ve sonrasında bana yapılan bu mu? Gerçekten akıl alır gibi değil.” şeklinde konuştu.

Rosier’in diğer ifadeleri ise şöyle devam etti:

“Beşiktaş’ta ilk sezonum harikaydı. Şampiyonluk kazandık ve ardından kupa finali geldim. O anları detaylı anlatamam, bazen bazı şeyler özel kalmalı ama gerçekten eşsiz bir deneyimdi.”

“Ligi çok az bir farkla kazandık, nefes kesiciydi. Ardından kupa finali oldu. Takımın çoğu oyuncusu neredeyse hiç uyumamıştı. Hızlıca bir idman yaptık, sonra finale çıktık. O maçta gol attım. Yani… tarif edilemezdi. Özellikle taraftarla o kutlamalar… bambaşkaydı.”

“Dürüst olayım. Türkiye’de o atmosferleri yaşadıktan sonra, dünyada pek az şey seni korkutur. Gerçekten öyle. Orası… bambaşka bir seviye. Cidden.”

“Türkiye’de işler başka işliyor. Beşiktaş’ta efsaneleşmiş bir Fransız oyuncu vardı, Pascal Nouma. Gol attıktan sonra tepki olarak kutlamasında ellerini cinsel organının üzerine koymuştu. Ama taraftarlar bu durumu çok sevmişti! Onlar bu gibi şeyleri seviyor.”

Bir gün maçta rakip takım oyuncusuyla tartışma yaşadım. O sırada bir frikik kazandılar ve oyuncu ortayı açarken bana dirsek attı. Pozisyon geçtikten sonra tartışmaya başladık ve ben düşünmeden ona cinsel organımı işaret ettim. Yapmamam gerektiğini biliyordum ama o anda aklımda değildi. Hakem de oradaydı, gördü ve hemen kırmızı kart gösterdi.

İnsanlar, o hareketimden sonra beni Fransız efsaneye benzetmeye başladılar. Gerçekten, Türkiye’de işler farklı işliyor.”

“Beşiktaş’ta taraftarlar seni çok seviyordu. Ligde saygı gören, etkili bir oyuncuydun. Ama sonra kulüp yönetiminde değişiklikler oldu. Beş oyuncu hedef gösterildi ve sen de o listenin içindeydin…”

Valentin Rosier: Ne olduğunu ben de bilmiyorum. Hatta hâlâ, şu an bile tam olarak nedenini bilmiyorum.

“Kontratımda öyle bir madde yoktu. Keyfi bir şekilde kadro dışı bırakma hakkı yok. En kötüsü, bundan bir hafta önce kulübe yeni gelen sportif direktörle konuşmuştum ve ‘Sen bu takım için önemli bir oyuncusun’ demişti. Bu yüzden gördüğüm haberin gerçek olduğuna inanamadım.”

“Hemen şoförümü aradım. ‘Hadi gel, kulübe gidiyoruz’ dedim. Normalde gitmeyi bile düşünmezdim ama dayanamadım ve kulübe gittim. Orada masörler, fizyoterapistler, oyuncular… kimse benimle konuşmaya cesaret edemedi. Herkes bunun saçmalığını biliyordu.”

Sonra Onana ve Eric Bailly de oradaydı. Ama Aboubakar ve Rachid Ghezzal gelmediler. Bence akıllı davrandılar. Onlar benden daha zekice davrandı, hiç gelmediler.

Sonra Onana’ya ‘Bu yaşanan tam bir delilik’ dedim. Zaman geçtikçe sinirlerim daha da geriliyordu. Kulüpte beklemeye başladım ve sportif direktörlerle konuşmak istiyordum. Birkaç kişiyle birlikteydi. ‘Ne oluyor burada’ dedim. O da ‘Nasıl yani’ diye sordu. Ben de yükselmeye başladım, ‘Ne oluyor burada diyorum!’ dedim. O da, ‘Valla bilmiyorum’ dedi. ‘Sen sportif direktörsün, ben kulüpten atılmışım, sen bunun nedenini bilmiyor musun?’ dedim.

Bana ‘Yok, bilmiyorum. Bir toplantı yapılmış, karar orada verilmiş ama ben o toplantıda yoktum.’ dedi.

“Daha sonra Onana’yla ana sportif direktörün ofisine gittik. Sinirliydim, gerçekten çok sinirliydim. Odaya girdiğimizde adamın kibirli bir tavırla yanıma yaklaştı ve ‘Ee, ne oldu şimdi’ dedi. Bu tavrı bile beni çileden çıkardı. ‘Sen adam değilsin. Bu iş böyle yapılmaz. İnsan gibi gelir, önceden konuşursun’ dedim.

Sonra sinirle başladım konuşmaya. Dedim ki: ‘Bak, Instagram’daki o duyuruyu hemen kaldırtacaksın. Benim kovulduğumu Instagram’dan öğrenmem ne demek ya? Aklını mı kaçırdın? Bu kulüpte neler yaptım ben, her şeyden sonra sen beni böyle kapı önüne koyuyorsun. Neymiş, davranış ve futbolsal gerekçelerle… Davranış mı? Benden daha profesyonel davranan biri varsa söyle! Antrenmanlarda senden olan Türk oyunculardan bile daha çok efor veriyorum! Futbol açısından da yapmadığın bir şey yok, ben sahada gerekeni yapıyorum.’

Sonra dedim ki: ‘Açık konuş, beni neden kovdun?’ Bana tek kelime etmedi. Sadece eliyle ‘Hadi hadi, çık dışarı.’ işaret etti. Şaka gibi değil mi? Ciddiysem, böyle yaptı.”

“Sportif direktöre açıkça söyledim, ‘Ben bu odadan çıkmam! Beni bu şekilde kovamazsın. Ben Valentin Rosier’im, beni öyle kafana göre kovamazsın.’ dedim. Çünkü ortada hiçbir neden yokken bunu yapmaya çalışıyorlar. Dedim ki, ‘Bu kulüpte koca bir sezon boyunca hiçbir şey yapmayan oyuncular var. Eğer birini kovacaksan, onları kov. Ama beni böyle hiçbir açıklama yapmadan gönderemezsin.’

Sonra sesler yükseldi, ortam gerildi. Dışarı çıktım, sinirimden çöp kutusuna tekme attım, kırdım ve kulüpten ayrıldım.

“Ama olay şu: Bunlar gerçekten akılsızca davrandılar. Çünkü bir kulüp, profesyonel bir oyuncuyu bu şekilde keyfi olarak takımdan atamaz. Bize bir mail attılar, ‘Yarın antrenmana gelmenize gerek yok’ dediler. Takımdan resmen uzaklaştırıldık. Artık takımla birlikte antrenman yapmamız yasaktı, ayrı çalışacaktık.”

Tekme attığım için buna ‘kötü davranış’ diyerek beni suçlamak istediler. Ama sonra biz avukatlarımızı devreye soktuk. Onlar da durumun yasal olarak hatalı olduğunu bildikleri için geri adım attılar ve bizi takıma tekrar dahil ettiler.

Gerçi ben o sırada sakattım, idmana çıkmıyordum. Ama düşün mesela: Rachid Ghezzal, Aboubakar, Onana, Eric Bailly… Bunlar takımla ısınmaya çıkıyordu. Isınma biter bitmez kenara alınıyorlardı. Ne kadar sinsice bir tavır bu ya!”

“Bazı şeyleri anlatmaya çalışıyorsun ama taraftarın çoğu hikâyenin tamamını bilmediği için gelip bana hakaret ediyor. Oysa arka planda ne yaşandığını bilmiyorlar.

O noktada kendime dedim ki: ‘Evet, futbol dünyası zaten böyle, bunu biliyordum ama yaşananlar başka bir seviye.’ Düşünsene, Beşiktaş’la her şeyi kazanmışım, sahada elimden geleni yapmışım ve sonra beni böyle kapı önüne koyuyorlar.

Hem de ayrılmak istediğimi biliyorlardı. İkinci sezonun sonunda Nice beni istiyordu, gitmek istedim ama transfer olmadı.

Yani samimiyetle gelip deselerdi ki: ‘Val, biz artık yolları ayırmak istiyoruz. Yeni bir yapılanma düşünüyoruz, gel bu işi karşılıklı çözelim.’ Yemin ederim, ‘Tamam’ derdim. Çünkü Beşiktaş’ı seviyordum ama Avrupa’ya dönmek istiyordum zaten.

Ama hayır, öyle yapmadılar. Beni resmen aşağılayarak göndermek istediler. O yüzden çok sinirlendim.”

“Beşiktaş’ta o dönemdeki sportif direktör dürüst olayım, çok ciddiyetsizdi. Böyle söylemem belki ağır olur ama gerçekten çok zayıftı. Önceki sportif direktör süperdi, onunla çalışmak keyifliydi. Ama bu sonuncusu… insanı çileden çıkarıyordu.”

“Beşiktaş’ta kadro dışı kaldığım dönem beni gerçekten çok kötü etkiledi. Evet, belki ‘depresyon’ büyük bir kelime ama evden dışarı çıkmadım, kimseyle konuşmadım, kendimi içeri kapattım. Ciddi anlamda kötüydü. Dürüst olmak gerekirse, Beşiktaş’taki taraftarlarla ilişkilerim çok özeldi; orası hayatımın en özel tecrübelerinden biriydi. Ama böyle bir veda… İnsan gibi olmadı. Bu şekilde bitmemeliydi.”

reklam

YORUM YAP

reklam

HAFTANIN MAÇLARI

AntalyasporAntalyaspor
TrabzonsporTrabzonspor
30 May20:00
KasımpaşaKasımpaşa
GöztepeGöztepe
30 May20:00
GalatasarayGalatasaray
BaşakşehirBaşakşehir
30 May20:00
RizesporRizespor
HataysporHatayspor
31 May16:00
FenerbahçeFenerbahçe
KonyasporKonyaspor
31 May16:00
AlanyasporAlanyaspor
SivassporSivasspor
31 May19:00
A.DemirsporA.Demirspor
Gaziantep FKGaziantep FK
31 May19:00
SamsunsporSamsunspor
KayserisporKayserispor
01 Haz19:00
Bodrum FKBodrum FK
BeşiktaşBeşiktaş
01 Haz19:00
DETAYLI FİKSTÜR
reklam