Savaş Tehlikesi Artıyor: Pakistan Nükleer Hazırlık Yapıyor

Yayınlanma Tarihi :

Keşmir’in Pahalgam bölgesinde 22 Nisan’da gerçekleştirilen saldırıda 26 turist ve yeni evli bir çiftin hayatını kaybetmesi, Hindistan ile Pakistan arasındaki zaten gergin olan ilişkileri daha da gerdi. İki ülke de savaşın eşiğine yaklaşmış durumda.

Hindistan’ın olayda Pakistan’ı suçlamasıyla başlayan gerilim, Başbakan Narendra Modi’nin intikam almaya dair yemin ederek saldırganları nereye giderlerse gitsinler takip edeceklerini ifade etmesiyle savaşa doğru hızla ilerliyor. Her iki ülke de nükleer güç olarak, olası bir çatışmada nükleer silahların kullanılıp kullanılmayacağı belirsizliğini koruyor. Ancak Hindistan, mevcut gerginlik karşısında yalnızca nükleer olmayan silahlarını seferber etmiş durumda.

Şu anda “yüksek alarm” durumunda olan Pakistan’ın tutumuysa farklı bir seyir izliyor. Ülkenin Savunma Bakanı Kawaja Muhammed Asif, caydırıcılığı ön plana çıkartan açıklamalarda bulundu. Bu durum, nükleer seçeneğin devreye girebileceği anlamına gelebilir. Pakistan’ın nükleer doktrinine göre, Hindistan ile yaşanan bir kriz ya da çatışma durumunda nükleer silahların kullanılması öngörülmektedir.

Pakistan, beş kırmızı çizgi aşılması durumunda nükleer silaha başvuracağını belirlemiştir. Bu kırmızı çizgiler, önemli toprak kaybı, ordunun büyük bir bölümünün imhası, ekonomik boğulma, siyasi istikrarsızlık ve iç yıkım gibi durumları kapsamaktadır. Dolayısıyla, Pakistan topraklarının büyük bir kısmının yabancı bir güç tarafından ele geçirilmesi halinde, kırmızı çizginin aşıldığını düşünebilir. Pakistan, İndus Nehri vadisini nükleer bir tepkiyi tetikleyebilecek “kırmızı çizgi” olarak değerlendirmektedir.

Son yaşanan gerginlikte Hindistan, 1960 tarihli İndus Suları Anlaşması’nı askıya alarak Pakistan’ın kırmızı çizgilerinden birini ihlal etti. Bu karar, Cammu Keşmir’den Pakistan’a akan su akışını kesintiye uğratma tehdidi doğurdu. Pakistan, savunmasız bölgeleri susuz bırakmanın savaş nedeni olabileceğine inanıyor.

Keşmir meselesi var olduğu sürece, iki ülke arasındaki gerilimin azalması pek olası görünmüyor. Hindu milliyetçisi Hindistan Başbakanı Modi’nin ifadeleri de sürekli olarak gerginliği artırıyor.

Çin faktörünü de göz ardı etmemek gerekiyor. Çin’in Keşmir’deki olaylara artan müdahalesi, hızlı bir tırmanış riski taşıyor. Ancak çatışmayı artıracak olan taraf Çin değil, bunun üzerinden kendisine avantaj sağlama peşinde olan Hindistan ile Pakistan arasındaki gerilim olabilir.

Durumun ciddiyetini kavrayabilmek için 2019’daki Balakot hava saldırılarını hatırlamak önemli. Pakistan, bu olayın ardından “misliyle mukabele” doktrinini geliştirmişti. Herhangi bir Hint saldırısına, ne kadar sınırlı olursa olsun, eşit veya daha büyük bir acı vererek yanıt verme niyetinde olduğu görülüyor.

Kısacası, durum son derece kritik. Gazze’de devam eden İsrail saldırıları ve Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte Güney Asya’da da yeni bir savaş çıkma potansiyeli barındırıyor.

Sürekli savaşlar üreten bir “dünya düzeni” içindeyiz. Yıkmamız gereken bir “düzen” mevcut.

İnsanlık barışın gerekliliğini anlayıp harekete geçmezse felaketler çağında yaşamaya devam edebiliriz.

Basın No:
Warning: Undefined array key "basin_ilanno" in /home/karsimedyacom/public_html/wp-content/themes/theHaberV8/thewp/single_resmiilanlar.php on line 54