

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Edirne’de gerçekleştirdiği bir dizi ziyaretin ardından partisinin Edirne Genişletilmiş İl Divan toplantısına katıldı.
“SİZE YAZIKLAR OLSUN”
Dervişoğlu, konuşmasında şunlara değindi:
– “15'i kadın 15'i erkek üyeleriyle silahı bırakmalarının terör örgütünü bitireceğini düşünüyorlar. Ancak yasal talepler devam ediyor. Yakında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ne isterseniz verdik diyecek durumdalar. Bu ifadeyi Fethullah Gülen’e de ne isterseniz vermiştir Recep Tayyip Erdoğan. Eğer yine aynı tavrı sergilerse, bu millet onlara oy vermez, hesap sorar. PKK'dan gelen taleplerin yasal ya da anayasal bir karşılığı yok. Onların isteklerine karşılık verilmesi için anayasada değişiklik ve yasal düzenlemeler gerekmekte.
– Hükümet zaten bu yasal düzenlemeleri kabul ediyor; bu düzenlemeleri tartışmak istediklerini itiraf ediyorlar. Size yazıklar olsun; bir terör örgütünün taleplerini karşılamak amacıyla suçu Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yükleyip, sağladığınız örtüyü Meclis’te kurulacak komisyon üzerinden bulmaya çalışıyorsanız, Türk milleti buna asla izin vermeyecektir. İYİ Parti varken komisyon kurabilirsiniz ama kesinlikle sonuç alamazsınız. Gerçekleştirdiğiniz ihanetleri milletin huzurunda deşifre edeceğim.”
“İTTİFAKIMIZ MİLLETLEDİR”
– Şimdi yeni ittifak konusuna gelelim. Bu sistem, ittifakları zorunlu kılıyor. Ne için? Seçimlerdeki barajı ortadan kaldırmak ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 50 artı bir oy almak için. İstemediğiniz siyasi partilerle ve ittifaklarla bir arada olma zorunluluğu doğuyor.
– Dervişoğlu şimdi ittifak mı yapacak demeyin. İttifakımız milletledir. Kendimizi millete anlatacağız. Eğer millet takdir ederse iktidar olacağız ve Türkiye’nin sorunlarını kendi kadrolarımızla çözeceğiz. Kimse beni yanlış anlamasın ama bu ceberrut sistemden kurtulabilmek için bazen birleşik muhalefet anlayışı ile işbirliğine ihtiyaç duyulabilir.
– Geçen seçimlerde ne oldu? 'HDK ile ortak' diye bizleri milletin gözünde şikayet etmişlerdi. Masanın altında HDP’nin olduğu belirtilmişti. Ülkedeki siyasi yapı bu durumu kabullenemedi; bu da Cumhur İttifakı'nın unsurlarından geldi. HDP’nin uzantısı olan parti PKK ile birlikte Erdoğan ve Bahçeli’nin baş tacı oldu. Allah ıslah etsin sizi. Abdullah Öcalan’a 'kurucu gönder' dedi, değil mi?
“GÖZÜMÜZDE ABDULLAH ÖCALAN EVLATLARIMIZIN KATİLİ BİR TERÖRİSTTİR”
– “İktidar partisi, Sayın Devlet Bahçeli ile birlikte 6-7 senedir kimlerin terörist olduğunu belirleme oyununu sürdürüyor. Gerçekten de öyle bir karar alıyorlar iletişim başkanlığı ile beraber, medyayı kuşatmışlar, televizyon yorumcuları ve gazetelerdeki yazarlar, kime terörist muamelesi yapacaklarsa buna yöneliyorlar.
– Birisi çıkmış bana ‘sahte milliyetçi terörist’ demiş. Buradan onlara bir soru soruyorum: Biz Abdullah Öcalan’a terörist diyoruz ya, DEM, PKK'nın uzantısı bir siyasi parti diyoruz ya bundan neden rahatsız oluyorsunuz?
– Eğer ittifak kurdularsa, Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Devlet Bahçeli, Allah onların muhabbetini arttırsın. DEM eş başkanlarına bir sorun bakalım; Abdullah Öcalan terörist miymiş, PKK bir terör örgütü mü? Eğer ‘Evet, Abdullah Öcalan teröristtir ve PKK da evlatlarımızın katili bir terör örgütüdür’ derlerse; o zaman bunlarla konuşabiliriz.
– Gerçekleri kabul etmeden, bunlarla iletişim kuramayız. Ama bunun gerçekleşebilmesi için büyük bir dönüşüm gerekecektir. Çünkü geçmişte ne yaptıklarını çok iyi biliyoruz, gelecekte ne yapacaklarını görmek zorundayız.
– Bizim için Abdullah Öcalan, evlatlarımızın katili bir teröristtir. Ayrıca DEM’e, bu terör örgütünün siyasi uzantısıyla ortaklık kuran insanların, Abdullah Öcalan'ın terörist olmadığını kabul etmesi söz konusu olamayacak. Bunu yapanlarla bir daha yan yana gelmemiz kesinlikle mümkün değildir. Daha önce dediğim gibi, memleketin bir meselesi olursa oturur konuşuruz; ancak Abdullah Öcalan’a terörist, PKK terör örgütü demeyen hiçbir kişi İYİ Parti’nin muhatabı olamaz.”
“BUGÜN ÇOK KÖTÜ BİR ŞEY OLDU, ALLAH DÜŞMANIMIN BAŞINA VERMESİN”
– “Bugün çok kötü bir şey oldu. Allah düşmanımın başına vermesin. Bugün Cumhurbaşkanı, tarihli bir konuşma yapacak dedi; milleti ekran başına topladı. Türkiye'nin köylerinde yangınlar, sürgünler, köy boşaltmaları olduğunu söyledi.
– Sayın Cumhurbaşkanı, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde temsilci olarak görev alıyorsunuz, değil mi? Bu konuşmaya bağlı olarak yabancı bir milletvekili, Türkiye’yi Avrupa Parlamentosu veya Birleşmiş Milletler Konseyinde suçlamak için bu kelimeleri kullanabilir mi? Evet…
– Ne diyeyim şimdi, ey Recep Tayyip Erdoğan? Madem bunu söyledin, utanmıyorsan Ermeni tezlerine sahip çık bari. Ermeni tezleriyle bu söylediklerin arasında bir fark yok. Sen bu devleti mi yönetiyorsun, yoksa hala Kasımpaşa'da su mu satıyorsun? Aklını başına al. Tehlike büyüktür, safımız bellidir; Cumhuriyet’in yanında duracağız. Türkiye’yi Cumhuriyetsiz bırakamayacağız, üniter devlet yapısına sonuna kadar sahip çıkacağız.
– Milli devlet vasfı ve milli kimliğimiz, bu coğrafyada varlığımızın teminatıdır. Tarih şuuruna sahip olarak yolculuğumuzu sürdüreceğiz, biz çadırımızı sırtlanların geçiş yolu üzerine kurduğumuzu biliyoruz. Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu zorlu koşullarda, bölge jeopolitiğini dikkate alarak en doğru çözümü ve yolu büyük Türk milletinin gerçek iradesi ile gerçekleştireceğiz.