

MAHMUT AYDIN – TARIK IŞIK / NEFES ANKARA
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Meclis’in işlevinin azaltılması ve iktidar milletvekillerinin yasa görüşmelerinde yalnızca parmak kaldırıp indirmesi nedeniyle yoğun eleştirilere maruz kalıyor. Gazi Meclisin bu durumu hakkında, Ankara Büromuzdan Mahir Bağış’ın sağladığı bir belge ile bir örnek sunuyoruz:
AKP Mersin Milletvekili Havva Sibel Söylemez, birçok AKP milletvekiliyle birlikte zeytinliklere maden açılmasına olanak tanıyan yasa teklifine imza atmış. Ancak Mersin Milletvekili Havva Sibel Söylemez, yasa teklifine “Muğla milletvekili” olarak imza atmış. Bir milletvekili nasıl seçildiği ili karıştırabilir, bu durum açıklamaya muhtaç. Söylemez’in diğer kanun tekliflerinde yer alan imzalara da baktık, her bir imza farklı şekilde. Artık ne anlamak isterseniz…
Kabine Değişikliği Bir Başka Bahara mı Kaldı?
Baharda kabine değişikliği haberlerinin artmasıyla birlikte “Kiraz mevsimi kabine mevsimi” ifadesini köşemizde gündeme taşımıştık. Haziran ayında beklenen kabine değişikliği gerçekleşmedi. AKP Genel Merkezine yapılan toplantılardan aldığımız bilgilere göre, kabine değişikliği olasılığı oldukça zayıfladı. AKP Erzurum Milletvekili Fatma Öncü, AKP Genel Merkezinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı toplantıda bakanları öve öve bitiremedi. Bu doğrultuda Cumhurbaşkanı Erdoğan da bakanlara çalışmalarından dolayı teşekkür etmiş. Kabine değişikliği bekleyenlere duyurulur.
AKP’nin Yaz Ödevi İmamoğlu
AKP, milletvekillerinden Meclisin tatile girmesinin ardından Anadolu’ya gidip icraatları anlatmalarını istedi. Milletvekillerine özellikle “İmamoğlu’nun tutuklanması ve mutlak butlan davasını” vatandaşa nasıl anlatacakları soruldu. Cevapları: “Hükümetimizin veya partimizin bu davalarda bir dahli yok. CHP’liler birbirlerini ihbar ediyor, bazıları itirafçı olarak her şeyi anlatıyor. İmamoğlu’nun yolsuzlukları her gün bir bir ortaya çıkıyor. En yakın arkadaşları ifade veriyor. Belediyeyi yağmalamışlar…” Sizce vatandaş bu cevaba inanır mı?
Meclis’te Dikilen Zeytin Ağacı da Sırra Kadem Bastı
İktidar, tartışmaların merkezindeki Maden Yasasını savunurken zeytin ağaçlarının kesilmeyeceğini, taşınacağını iddia ediyor. 8 yıl öncesine dönelim. 2017 Haziran ayında CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, İstanbul Milletvekilleri Onursal Adıgüzel ve Ali Şeker, Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, Meclisin basın kapısı önünde bir zeytin fidanı dikmişti.
CHP’lilerin bu eylemi “kamu yararı” kararı uyarınca zeytinlik alanlarda yatırım yapılmasına izin veren ve komisyondan geçen tasarının geri çekilmesi amacıyla gerçekleştirilmişti. Zeytinlik alanların madenciliğe açılmasına izin veren yasa teklifi Meclis gündemine gelince, Orhan Sarıbal, diktikleri zeytin ağacının yerinde olmadığını belirlemiş.
2017’de Mehmet Tüm, dikilen zeytin fidanının yerinden sökülmesi halinde 15 fidan daha dikeceklerini, bunların da sökülmesi durumu gerçekleşirse aynı uygulamayı sürdüreceklerini belirtmişti. CHP’lilerin Meclis’te yeni zeytin ağaçları dikip dikmeyecekleri merakla bekleniyor. Meclis’teki zeytin ağaçlarına sahip çıkılamazken, maden yasasıyla zeytinlerin nasıl taşınacağı gerçekten bir kara mizah örneği.
‘Japonya’daki Kürt Sorununu Çözmeye Çalışıyoruz’
CHP’nin insan hakları savunucusu Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Japonya Büyükelçiliğinde yapılan Silahlı Kuvvetler Günü resepsiyonunda karşılaştık.
Tanrıkulu’nun Japon diplomatlarla hararetli sohbeti dikkatimizi çekti. Sorduk: “Japonlarla bu kadar samimi olduğunuzu bilmiyorduk. Konu nedir?” Sezgin Tanrıkulu, “Kürt sorununu çözmeye çalışıyoruz” yanıtını verdi. Bu yanıta şaşırarak “Nasıl yani?” dedik. Tanrıkulu herkesi güldüren bir yanıt verdi: “Türkiye’de Kürt sorunu çözüldü. Şimdi Japonya’daki Kürt sorununu çözmeye çalışıyoruz.”
Bir dipnot düşelim; Japonya’daki “Kürt sorunu” mülteci ve insan hakları meselesi olarak değerlendiriliyor. Buradaki Kürtler politik bir aktör olmaktan çok, hukuki belirsizlik içinde yaşayan bir diaspora topluluğu. Japonya’nın sert göç politikaları nedeniyle Kürtler, yasal statü elde edemedikleri için sosyal ve ekonomik zorluklarla karşılaşıyorlar.
Adı Tartışmalı, Sayısı Tartışmalı Dört Gözle Beklenen Komisyon
Terör örgütünün fesih ve silah bırakma kararı sonrası, MHP lideri Devlet Bahçeli, “Yeni Yüzyılın Terörsüz Türkiye Stratejisi: Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu” adıyla 100 kişilik bir komisyon kurulmasını önermiş, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş da hemen harekete geçerek, Mecliste grubu bulunan partilerle görüşmüştü. Kurtulmuş, bu hafta grup başkanvekilleriyle toplantı yapmış, önerilerini almış ve her partinin bir koordinatör atamasını istemiştir.
Yalnızca toplantıda komisyonun adı ve nasıl teşekkül edeceği konusunda bir mutabakat sağlanamamış. MHP, komisyonun 100 kişiden oluşmasını talep ederken, diğer partiler 30 kişiden oluşmasını istiyor. DEM Parti, komisyonun kanunla kurulmasını istemekte, diğer partiler bunu kabul etmiyor. MHP ve AKP, komisyonda partilerin Meclisteki sandalye sayısına göre temsil edilmesini isterken, muhalefet eşit üye talep ediyor. Sizce sonuç ne olur?
Sayıştay Reyhanları da Görecek mi?
Munzur Üniversitesindeki tuhaf işler o kadar ayyuka çıkmış ki Sayıştay denetime gitmeye hazırlanıyormuş. Üniversitenin sosyal medya hesabından gördüğümüz kadarıyla “Nedir?” diye merak ettik. Meğer Rektör Kenan Peker’in iki yıldır “büyük bir proje” olarak övünerek bahsettiği reyhan konusu varmış. Rektör, üniversite kampüsünde, rektörlük konutunda ve Ovacık’ta reyhan ektirmiş ve bu bitkiden üretilen şerbeti teşvik ediyormuş. İyi de, reyhan ekimi, sulanması, bakımı ve toplanması gibi işlemlerin üniversitenin asli görevi olan temizlik hizmetleriyle sözleşmeli personel aracılığıyla yapılmasına ne demeli? Üretim sürecinde kullanılan su ve elektrik giderlerinin üniversitenin kaynaklarından mı yoksa Döner Sermaye üzerinden belgelendirilerek mi karşılandığı ise bilinmiyor. Reyhan şerbetinin satışa sunulup sunulmadığı veya satıldıysa elde edilen gelirin kayıtlara geçirilip geçirilmediği bir muamma. Kamu kaynaklarının keyfi kullanımında reyhan örneği basit görünse de, her çok şeyin azdan olacağı unutulmamalıdır.
İstiklal Madalyası Çağrısı
İstiklal Madalyası, Türk İstiklal Savaşının önemli simgelerinden biridir ve 29 Kasım 1920'de Mecliste kabul edilen 66 sayılı kanunun 4 Nisan 1921'de Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesiyle, cephede ve cephe gerisinde yararlılık gösterenlere verilmiştir. Halen Cumhurbaşkanının imzasıyla hak sahiplerinin mirasçılarına verilmeye devam etmektedir. Ne yazık ki, her alandaki erozyon İstiklal Madalyasında da karşımıza çıkıyor; İstiklal Madalyası, bazı antikacılarda, mezatlarda ve internet sitelerinde satılmakta. Madalyanın beratının bulunması ve harf devriminden önce basılması, satış değerini artırıyor. Ülkemizin en önemli kahramanlık madalyasının para ile satılması, büyük bir utanç kaynağı olarak değerlendirilmelidir. Satışın yasaklanmasının bir çözüm olmadığını biliyoruz. Mevcut kanunlara göre İstiklal Madalyasını, hak sahibinin büyük oğlu ve varisleri alabiliyor. Bu yaklaşımın yanına bırakılarak İstiklal Madalyasının gazilerin tüm varislerine verilmesi, hem vatandaşların ülke ile olan gönül bağını güçlendirecek hem de madalyaların ticari bir eşya olarak kullanılmasının önüne geçecektir.
Arzularkabaköy
Resmi Gazete’de yayımlanan karar ile Gümüşhane’deki Arzularkabaköy beldesinin adı “Bahçeli” olarak değiştirilmiştir. Beldenin belediye başkanının MHP’li olması, “Bahçeli” isminin tercih edilme nedenini açıklıyor. Biz, Arzularkabaköy isminin kökenini merak ettik. Beldemiz, Arzular ve Kabaköy yerleşimlerinin birleşmesiyle oluşmuş. Arzular’ın eski adı Sobran; Kabaköy’ün ise Kabakilise. Her iki yer de bir zamanlar Hristiyanların yaşadığı köylermiş. Tarihi geçmişi önemli olmakla birlikte “Bahçeli” ismi kulağımıza daha aşina geliyor.
‘Lavanta Kubbesi’
Lavanta bitkisinin Türkiye’de hemen hemen her yerde yetiştiğini biliyor muydunuz? Başta parfüm olmak üzere pek çok sektörde kullanılan bu bitkinin bir diğer özelliği, lavanta kokusunun arıları ve böcekleri kendisine çekmesidir. Meclisin ziraat mühendisleri, bahçeyi lavantalarla donatarak, hem arıların ve böceklerin Meclis binasına akın etmesini önlemiş hem de görsel bir şölen yaratmışlar. Meclis’i küçük kanatlılardan koruyan lavantalara, Türkiye’nin “Çelik Kubbe” hava savunma sistemi projesinden esinlenerek “Lavanta Kubbesi” adını verdik.