Dolarda 1973'ten Bu Yana İlk Kez Bu Kadar Değer Kaybı

Amerikan doları, yılın ilk yarısındaki verilere göre 1973'ten beri en büyük değer kaybını yaşadı.

Bu değer kaybının temel nedenleri arasında Trump’ın ticaret ve ekonomi politikalarının küresel yatırımcılar üzerinde yarattığı endişeler ve ABD dolarının geleneksel güvenli liman özelliğini kaybetmesi yer alıyor.

Doların değerini gösteren döviz endeksi, 2025'te yüzde 10’un üzerinde düşüş yaşayarak, 1973 yılındaki gibi ABD dolarının altına endeksli rezerv para olmaktan çıkarak en kötü ilk altı ayını geçirdi.

Bu dönemde dolar zayıflarken, Euro sürekli artış gösterdi. Yatırımcılar, ABD ekonomisindeki büyüme riskleri karşısında Alman tahvilleri gibi güvenli varlıklara yönelirken, ilk altı ayda Euro, dolar karşısında yüzde 13 değer kazandı ve Euro/dolar paritesi 1,17 seviyesinin üzerine çıktı.

Ayrıca Türk lirası, diğer para birimlerinde yaşanan yükselişe rağmen dolar karşısında bu yıl değer kaybetti ve yılbaşından bu yana liradaki düşüş oranı yüzde 12,85 oldu.

Trump’ın etkisiyle Fed’in faiz indirimlerine hız vereceği beklentileri de dolardaki gerilemede önemli bir rol oynadı. Bu durum, ABD borsalarını rekor seviyelere taşırken, zayıf dolar nedeniyle getiriler Avrupa piyasalarının gerisinde kaldı.

Trump’ın yeni vergi paketinin Senato'da oylanmasına hazırlanmasıyla dolar, bu hafta başında yüzde 0,2 değer kaybetti.

Geri Dönüş Olacak Mı?

Doların bu yılki düşüşü, ABD’nin para birimini son üç yılın en düşük seviyesine indirdi. Uzmanlar, yatırımcıların dolardaki risklerini azaltmaya başladığını ve altına olan talebin arttığını ifade ederken, düşüş hızının önümüzdeki dönemde yavaşlayabileceği yönünde yorumlarda bulunuyorlar.

ING’den Francesco Pesole, Trump’ın belirsiz gümrük vergisi politikalarının, ABD’nin artan borçlanma ihtiyacının ve Fed’in bağımsızlığına yönelik endişelerin doların güvenli liman özelliğini zayıflattığını vurguladı.

Pimco'dan Andrew Balls ise “Dolar rezerv para birimi olmaya devam edecek ama bu durum doların ciddi anlamda zayıflamasını önlemeyecek” şeklinde bir değerlendirmede bulundu.