CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Almanya'nın Berlin kentinde SPD’nin Kongresi’ne katılmak üzere birlikte bir CHP heyetiyle geldi. Heyete; Dış İşleri Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Namık Tan, Dış Politika Koordinatörü İlhan Uzgel ve eski Genel Sekreter Yardımcısı Şule Erten Bucak eşlik etti.
“İmamoğlu’na özgürlük” pankartı
Kongre’nin ikinci gününde, eski Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’un açılış konuşmasının ardından CHP Lideri Özgür Özel, SPD Eş Genel Başkanı Lars Klingbeil tarafından kürsüye davet edildi. Klingbeil, Özel’i davet ederken ''Kardeş partimiz CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel bizimle. Geçen kongremizde de bizimle beraberdi ve konuşma yaptı. Biz Türkiye’de deprem olunca Türkiye’ye gittik. Sonra CHP ile ilişkilerimizi daha da geliştirmek için bir mutabakat metni imzaladık. O gittiğimizde Ekrem İmamoğlu ile de görüştüğümüzde, kendisi bana ‘Hakkımda birçok dava var. Beni hapse atabilirler’ demişti'' şeklinde konuştu.
Özel kürsüye çıkarken katılımcılar “Free İmamoğlu (İmamoğlu’na Özgürlük)” yazılı dövizleri havaya kaldırdılar. Özel’in SPD Kongresi’nde Almanca olarak yaptığı konuşma şu şekildeydi:
''Kardeş partimiz SPD’nin kongresinde, yoldaşlarımıza ikinci kez seslenmekten mutluluk duyuyorum. Sizleri; sevgi, saygı ve dayanışma duygularımla selamlıyorum. Dün SPD eş genel başkanları olarak seçilen sevgili yoldaşlarım, Lars ve Barbel’i tebrik ediyorum. Genel Başkan seçildiğim Kasım 2023’teki kurultayımızdan bir ay sonra, Aralık 2023’te yine bu salonda sizlere hitap etmiştim. Aradan geçen sürede, partim CHP ile SPD arasında yeni ve güçlü ilişkiler kurmuş olmaktan memnuniyet duyuyorum. 30 Ekim 2024’te imzaladığımız mutabakat metni, bu iş birliğimizin somutlaşmış halidir. Bu iş birliğinin artarak devam etmesini diliyorum.
''Partimizin yükselişi ülkemizdeki iktidarı büyük bir paniğe sevk etti''
Aralık 2023’te burada gerçekleştirdiğim konuşmada, partimiz CHP’deki değişimden bahsetmiştim. Bu değişim talebi, yalnızca söylemle kalmadı. Partimiz, Mart 2024 yerel seçimlerinde, 47 yıl aradan sonra Türkiye’nin birinci partisi oldu. Türkiye’nin yedi bölgesinde, nüfusun yüzde 65’ini ve ekonomik büyüklüğün yüzde 80’ini kapsayan belediyeleri yönetme yetkisi elde etti. O günden beri yapılan tüm anketlerde partimiz açık ara, Türkiye’nin birinci partisi olmayı sürdürüyor. Partimizin bu olumlu değişim süreci içinde, maalesef Türkiye’de ve bölgemizde olumlu gelişmeler yaşanmadı. Partimizin yükselişi, iktidarı büyük bir paniğe sevk etti. Geçtiğimiz ekim ayından itibaren iktidar, hem partimize hem de toplumsal muhalefete yönelik baskı ve saldırılarını artırmayı sürdürdü.
“Siyasi tarihimizde, demokrasiye dönük en ağır saldırılardan biri yaşanmaktadır”
Bu baskıların en son aşaması, demokrasimizi ve halk iradesini hedef alan 19 Mart Darbesi’dir. 18 Mart günü, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı için gerekli olan 31 yıllık üniversite diploması iptal edilirken, 19 Mart’ta sabah erken saatlerde yüzlerce polisle gözaltına alındı. Aynı gün 15 buçuk milyon yurttaşımızın oyuyla cumhurbaşkanı adayı olarak belirlenen İmamoğlu, tutuklandı. Bugün, Ekrem İmamoğlu dışında 10 belediye başkanımız, bürokratlarımız, gazeteciler, avukatlar, sivil toplum temsilcileri ve iktidara itiraz eden birçok vatandaşımız hapse atılmış durumda. Siyasi tarihimizde demokrasiye karşı en ağır saldırılardan biri yaşanıyor.
“Asla vazgeçmeyeceğiz, sonuna kadar mücadele edeceğiz”
Ancak on milyonlarca yurttaşımız bu baskılara karşı demokrasiye ve iradesine sahip çıkmaya devam ediyor. 19 Mart’tan bu yana İstanbul’un ilçeleri ve diğer illerimizde toplamda 29 miting gerçekleştirdik. Halkımızla birlikte haksızlıklara karşı tepki göstermeyi sürdürüyoruz ve asla vazgeçmeyeceğiz. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Türkiye’deki siyasi rejim daha da otoriterleşirken, kardeş partimiz SDP’nin bize gösterdiği dayanışmayı çok değerli buluyoruz ve teşekkür ediyoruz. Bu dayanışma sadece CHP’ye değil, Türkiye’de demokrasiye en güçlü şekilde sahip çıkan on milyonlarca yurttaşımızla demokrasi dayanışmasıdır. Dünyanın demokratik güçleri, sosyal demokrat partileri arasındaki dayanışma, sağ popülistlerin dayanışmasından daha az olmamalıdır.
Biz bu zor koşullarda bile umutluyuz çünkü hem haklıyız hem de güçlüyüz. Umutluyuz çünkü Türkiye’de demokratik güçler yükseliştedir ve bunun liderliğini partimiz yapmaktadır. Umutluyuz çünkü halkımız demokrasi talebini daha yüksek sesle dile getirmektedir. Umutluyuz çünkü gençlerimiz, işçilerimiz, emeklilerimiz, kadınlarımız iktidarın yıldırma ve korkutma çabalarına rağmen sokaklarda direnmektedirler.
“Avrupa Birliği’ne tam üye olmayı hedefliyoruz”
Parti olarak Avrupa Birliği’ne (AB) tam üye olmayı hedefliyoruz. Amacımız, Türkiye’nin demokratik, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne dayanan, istikrarlı, kalkınmış ve gelirin adil dağıtıldığı bir ülke olmasıdır. Ülkemizi Almanya’nın yakın dostu, ortağı, müttefiki ve Avrupa ailesinin bir parçası olarak görüyoruz. Türkiye dinamik bir ülkedir ve önemli toplumsal ve siyasal değişimler yaşamaktadır. Türk halkı, özellikle genç kesimler, değişim ve demokrasi talebini daha yüksek sesle iletmektedir. Partimiz, enerjik muhalefet tarzıyla halkımıza umut vermektedir. Mevcut siyasi iktidar, Türkiye’de yükselen değişim dinamiğine karşı kendi varlığını koruma çabasında iken, partimiz yenilenmiş liderliğiyle ve gençlerle birlikte Türkiye’nin geleceğini temsil etmektedir.
“Kalıcı bir ateşkesi, barış ve istikrar ortamını arzuluyoruz”
Dünya belirsizlik sürecinden geçiyor. Demokrasi her yerde saldırı altında. Jeopolitik gerginlikler artıyor ve bölgesel çatışmalar sürmekte. Ülkemizin çevresi adeta bir ateş çemberine dönüşmüş durumda. Gazze’de devam eden katliamlar sonucunda 8 Ekim 2023’ten bu yana 55 binden fazla insan hayatını kaybetti; bunların çoğu da kadın ve çocuk. Kuzeyimizdeki Ukrayna’da on binlerce cana mal olan çatışmalar sürerken, güneyimizde Suriye’deki istikrarsızlıklar devam ediyor. İsrail’in İran’a saldırısıyla başlayıp Amerika’nın müdahalesiyle farklı bir boyuta ulaşan bu çatışmalar, tüm bölge için büyük bir tehdit oluşturuyor. Tüm tarafları sağduyulu davranmaya davet ediyoruz ve kalıcı bir ateşkes ile barış ve istikrar ortamı arzuluyoruz. Bir daha uluslararası hukuka aykırı müdahalelerin gerçekleşmemesini diliyoruz.
“Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz”
Avrupa’nın güvenlik kaygılarını paylaşıyoruz. Avrupa’nın güvenli olması için Türkiye’nin bir demokrasi ve hukuk devleti olarak güçlenmesi büyük önem taşımaktadır. Çünkü Türkiye’nin demokratik olması, Avrupa’nın demokratik kesimlerini de güçlendirecektir. Türkiye ile ilişkilerde; demokrasi yerine sığınmacı pazarlığını veya kısa vadeli ekonomik ve güvenlik çıkarlarını tercih etmek, her iki taraf için de en kötü tercih olacaktır. Türkiye-AB ilişkilerindeki gelişmelerden bağımsız olarak Türk halkı, demokrasiden asla vazgeçmeyeceğini defalarca göstermiştir ve bunu bugün de göstermektedir. Bu demokrasi mücadelesini birlikte ve dayanışma içinde yürüttüğümüzde daha güçlü oluruz. Almanya’nın en önemli sanatçılarından biri olan Berthold Brecht’in Türkiye’deki bir sloganını burada tekrar etmek istiyorum: ‘Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!’”
Ayakta alkışlandı
Özgür Özel, konuşmasının sonunda Berthold Brecht’in dizelerini Türkçe ve Almanca birkaç kez tekrarladı. Salondakiler, CHP Lideri Özel’i ellerindeki “Free İmamoğlu” dövizlerini havaya kaldırarak ayakta alkışlandı. Salonda, Almanca olarak ''Yaşasın uluslararası dayanışma'' sloganı atıldı.
