

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Taşcıer, konuşmasında ‘1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü anarak, şu ifadeleri kullandı:
– “Ölüme meydan okuyan emekçileri; toprağa hayat veren mevsimlik tarım işçileri, insana can veren sağlık emekçileri, teknikerler, laborantlar, atanamayan öğretmenler, görünmeyen emeğin yükünü sırtlayan ev emekçileri, motorlu taşıtları ekmek kapısına dönüştüren kuryeler ve ulaşım işçileri, markette, depoda, sokakta çalışanlar, apartman görevlileri, ucuz iş gücü olarak emeği tüketilen kaçak işçiler, ömür boyu dayanılmaz acılara mahkum olan meslek hastalığı mağdurları, 3’üncü sınıf vatandaş görülen dönüşüm emekçileri, staj ve çıraklık adı altında kölelik şartlarında çalıştırılanlar, işçi olmaya zorlanan çocuklar, siyasi baskı altında yoksullukla sınanan kamu emekçileri, 65 yaş üstünde olan fakat çalışmak zorunda kalanlar, işsiz bırakılarak ekmeğinden mahrum edilenler, açlıkla terbiye edilen emekliler, emeklilik hakları verilmeden muhtaç kalanlar ve halkın haber alma özgürlüğü için kendi özgürlüklerinden vazgeçen basın emekçilerini, Cumhuriyet Halk Partisi ve emek büroları olarak saygıyla selamlıyorum.”
“Bu İktidarın Kendisi Artık Marjinaldir”
28 kamu görevlisinin yargılandığı ‘Soma Katliamı Davası’nın dünkü sonuçlarını değerlendiren Taşcıer, şunları söyledi:
– “301 madencinin cansız bedenine 96 saat sonra ulaşılabilmişti; ancak kamu görevlilerinin sanık olarak yargılanması tam 99 bin 360 saat sürdü. Sonuçta sanıklara sadece 12’şer saat hapis cezası verildi. Yargının bağımsız olduğunu söyleseler de, adaletin bu kadar değersizleştiği, insan hayatının bu kadar ucuz görüldüğü bir ortamda emek ve emekçilerin güvende olduğunu söylemek mümkün değil. Çünkü adaletin olmadığı bir ortamda işçi güvenliği, yaşam hakkı ve alın terinin karşılığı da yoktur. İşte bu nedenle 1 Mayıs, sadece emeğin hatırlandığı bir gün değildir.
– Aksine emekçilerin 365 gün süren, 136 yılı aşan eşitlik, adalet ve özgürlük arayışının sembolüdür. Bu yıl 1 Mayıs’ı, 19 Mart’ta tek adam rejiminin gerçekleştirdiği sivil darbe girişiminin karanlığında karşılıyoruz. Ülkemizde emeğin değersizleştirildiği, sendikal hakların gasbedildiği, grevlerin yasaklandığı ve örgütlü mücadelenin çeşitli baskılarla boğulmaya çalışıldığı bir rejim inşa edilmiştir. Daha dün Taksim çağrısı yaptığı için 92 kişi gözaltına alındı. İktidar, alışkın olduğu gibi marjinal tanımlamaları yaptı. Oysa kendi sesinden başkasını duymayan, ülkenin gerçeklerini görmeyen ve halkın içinde bulunduğu duruma yabancılaşan bu iktidarın kendisi artık marjinal duruma gelmiştir.”
“Türkiye, Hala 19’uncu Yüzyılın Çalışma Koşullarıyla Devam Etmektedir”
Gelişmiş ülkelerin çalışma saatlerini ve mesai günlerini azaltmayı planladığını vurgulayan Taşcıer, konuşmasına şöyle devam etti:
– “Gelişmiş ülkeler, mevcut kazanımları koruma şartıyla, güvenceli, esnek ve uzaktan çalışmaya geçiş yapmaktadır. Ancak Türkiye, hala 19’uncu yüzyılın çalışma koşullarıyla yola devam etmektedir. 13-14 saatlik çalışma süreleriyle Türkiye, Avrupa’da en uzun çalışma saatine sahip ülkedir. Sri Lanka, Kosta Rika ve Tayland gibi ülkelerde bile çalışma saatleri Türkiye’den daha azdır. Geçinmek için uzun süre çalışmak zorunda kalan emekçiler, yaşamalarını insan onuruna uygun bir şekilde sürdürecek gelire sahip değildirler.
– ‘Avrupa İstatistik Ofisi’nin verilerine göre, Türkiye’deki brüt asgari ücret, Ocak 2025’te Avrupa’da 27 ülke arasında 20’nci sıradaydı. O zaman asgari ücret 708 Euro’ydu ve henüz 19 Mart sivil darbesi yapılmamıştı. Bu sivil darbe sonrası döviz kurundaki dalgalanmayla asgari ücret 112 Euro düşmüştür. Bugün net asgari ücretin 26 bin 997 lira olması gerekirken, Şimşek programının etkisiyle 19 bin liranın altına düşerek Türkiye’nin modern kölelik durumuna dönüştüğünün açık bir göstergesidir. ‘Asgari ücret zammı enflasyonu tetikler’ söylemini savunanlar, Türkiye’de adım adım bir kölelik sistemi inşa etmektedir.”