reklam
reklam
DOLAR38,7786% 0.39
EURO43,8944% 0.27
STERLIN51,6488% 0.37
FRANG46,6481% 0.44
ALTIN4.143,57% 0,97
BITCOIN102.888,68-0.242
reklam

İsveçli Gazeteciye Erdoğan’a Hakaret Cezası

Yayınlanma Tarihi : Google News
İsveçli Gazeteciye Erdoğan’a Hakaret Cezası
reklam

İsveç merkezli Dagens ETC gazetesi için Türkiye’deki Ekrem İmamoğlu protestolarını takip eden gazeteci Joakim Medin, 27 Mart 2025 tarihinde İstanbul Havalimanında gözaltına alındı.

28 Mart’ta tutuklanarak Marmara Cezaevi’ne gönderilen Medin, “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla yargılandığı davanın ilk duruşmasına SEGBİS ile bağlantı kurarak katıldı.

Duruşmayı Avrupa Parlamentosu üyesi Jonas Sjöstedt, İsveç Parlamentosu üyesi Ulrika Westerlund, Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü temsilcisi Martin Roux, İsveç’in Ankara Büyükelçisi Malena Mard ve DİSK Basın-İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu da takip etti.

Medin, çevirmen aracılığıyla yaptığı savunmada, iddianamesinin kendisine ulaşmadığını belirterek, “Cezaevine başvuruda bulunmama rağmen hiçbir belge elime ulaşmadı. Savunmamı yapmak için süre talep etmiyorum, hemen ifade vermek istiyorum” ifadelerini kullandı.

Medin’e, hakim tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın maketi önünde LGBTİ bayrağı tutmasının yanı sıra, “Erdoğan’ın onur yürüyüşü sonrası hükümetin sessiz kaldı” şeklindeki paylaşımına dair sorular yöneltildi.

“Filistin’deki İnsan Hakları İhlallerini Haberleştirdim”

Medin, soruları şu şekilde yanıtladı:

“Suçsuz olduğuma inanıyorum. Stockholm’de 7 aylık hamile eşimle yaşıyorum. Gazeteciyim ve Dagens ETC’de yıllardır dış basında görev yapıyorum. Aslında öğretmenim ve 2019 yılında gazeteciliğe geçiş yaptım. Filistin’de yaşanan insan hakları ihlallerini haberleştirdim ve bu süreçte politik ve çatışmalı durumlarla ilgilendim.

Ayrıca Avrupa’daki aşırı sağın yükselişi ve İslamofobi üzerine çalışıyorum. 6 kitap yazdım ve son kitabımla ilgili araştırmacı gazetecilik ödülüne aday gösterildim. Dış haber muhabiri olarak birçok ülkeyi gezip haberler yapıyorum.

Özellikle Türkiye, İsrail, Suriye ve Lübnan gibi ülkelerde uzun süreler geçirdim. Son 6 ayda ise Nepal, Ukrayna ve Filistin gibi ülkeleri gezdim.

Son 3 yılda da Ukrayna ve Filistin hakkında haberler yapmaktayım. Farklı ülkeler ve liderler hakkında analizler ve haberler üretiyorum; bu liderlerin başında Binyamin Netanyahu yer alıyor.

“Daha Önce Beşar Esad’ın Hükümetinde de Hapse Girdim”

Bu, cezaevine girişim açısından ilk deneyimim değil. Daha önce Beşar Esad’ın hükümetinde de hapse girdim. Türk yargılaması sonucunda beraat edeceğime inanıyorum. İstanbul’a 27 Mart tarihinde geldim ve iki gün sonra da İsrail’e gitmeyi planlıyordum; bu seyahatim için izin belgem vardı.

Beni havalimanında durdurup polis merkezine götürdüler. Yetersiz İngilizcesi olan bir polis memuru çeviri uygulaması kullanıyordu. Tercüman ve avukatım bu süreçte hazır değildi. Gözaltına alınma nedenimle ilgili detaylı bilgi verilmedi.

Imzalamam istenen bir belgeye ne yazıldığını bilmediğim için sorgu tutanağını imzalamadım; bu bir polis memuru tarafından imzalandı ve bana bir kopyası verilmedi. Sonrasında bir hücreye alındım, burada tuvalet ve suya erişimim olmadı. Bir gece burada kaldım ve tutuklu olduğum süre boyunca neden gözaltında olduğumu bilmiyorum.

“Bu İddianame, Katılmadığım Bir Protesto ve Paylaşmadığım Bir Post ile Başlıyor”

Hakim, Medin’den davaya ilişkin savunmasını talep etti. Medin’in avukatı ise, yaşanan durumların soruşturma aşamasındaki ihlalleri gösterdiğini belirterek bunu dosyaya kaydetmeleri gerektiğini vurguladı.

Medin, savunmasına devam ederken şunları söyledi:

“Emniyet kaydında, ‘İsrail’e Netanyahu ile görüşmek için gideceğim’ şeklinde bir ifade geçiyor, oysa ben, ‘İsrail’e Netanyahu’nun politikaları hakkında haber yapmaya gideceğim’ dedim. Tutuklanmam sadece birkaç saat içerisinde gerçekleşti. Maltepe Cezaevi’ne götürülürken konsolosluğa haber verebildim.

İddianame, katılmadığım biri protesto ve paylaşmadığım bir post ile başlıyor. 11 Ocak 2023 tarihinde, küçük bir aktivist grup tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın maketi şehir merkezinde asıldı. Bu eylem sosyal medyada da paylaşıldı.

Ben o eylemde değildim, Almanya’da iş için bulunuyordum ve 11 Ocak’taki protestoya dair herhangi bir paylaşımda bulundum. Türkiye medyası bu olayı haberleştirdi ve hükümet memnuniyet duymadı.

Bir yıl önce İsveç’in NATO’ya katılım sürecine dair haber yapmak üzere görevlendirildim. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi ardından İsveç’te büyük bir huzursuzluk yaşandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsveç’in NATO üyeliğiyle ilgili çeşitli talepler sundu. Erdoğan’a karşı yapılan pek çok protesto haberi ve İsveç hükümetinin tepkisine dair haberler yaptım.

“Gazetedeki Haber Editörleri Bu Fotoğrafı Seçti. Tıpkı Türkiye’de Olduğu Gibi”

Mart 2023’te yayımlanan ilk makalem, ‘Türkiye İsveç’ten yeni bir terörle mücadele yasasının geçirilmesini istedi’ konusunu işliyordu. Bizim dışişleri bakanımız ile Türkiye arasında bir görüşme gerçekleşti. PKK bayrağının yasaklanması kabul edildi, ancak bu ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendiriliyordu. Sonrasında bu yasa yürürlüğe girdi.

İlk makale, yasanın geçtiği gün yayımlandı ve İsveç’te bu konuda eylemler düzenlendi. Gazetemdeki editörler, bu nedenle bahse konu fotoğrafı seçtiler. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi makalenin fotoğrafı muhabirler değil, editörler tarafından seçilmektedir.

Görülüyor ki, bu görsel aslında iki ayrı fotoğrafın birleştirildiği bir fotomontajdır. Talepleri göstermek amacıyla birleştirilmiştir. Sosyal medya paylaşımlarımda bu fotoğraf otomatik olarak açıldığında, derdim Cumhurbaşkanını aşağılamak değildi.

“Bu Fotoğraf Hakkında Türkiye’de de Çok Haberler Yapıldı”

İkinci makalemde kullanılan görsel de aynı motive ile seçilmiştir. Bu fotoğrafın ait olduğu olay, her yıl gerçekleşen Stockholm’deki Onur Haftası etkinlikleri içinde yer alıyordu. Bu fotoğraf benim tarafımdan değil, aktivistler tarafından çekildi.

Editörler, bu fotoğrafları seçtiler. Bu bayrağı binlerce insan eylemlerde taşıyor. Ancak bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın maketinin eline neden koyduklarını anlayamadım. Türkiye’de bu fotoğraf hakkında da birçok haber yapıldı ve hükümet bu duruma tepki gösterdi.

Ben, İsveç’in NATO’ya üyeliği sürecine dair haber yapmak amacıyla görevlendirilen bir gazeteci olarak bu konuyu ele aldım; çünkü bu maket dünya çapında büyük ilgi toplamıştı.

Bu haberde kamu yararı bulunmaktaydı. Amacım, Türkiye Cumhurbaşkanını küçümsemek değildi. Cumhurbaşkanının elinde bayrakla yer aldığı bu fotoğraftan ben sorumlu değilim; personal sosyal medya hesaplarımdan da bunu paylaşmadım.

“Yaptığım Şey Gazetecilik”

Yaptığım şey gazetecilik. Ben bir gazeteciyim ve gazetecilik ile ilgili başka bir şey yapmıyorum. Tüm makalelerimi sosyal medya hesaplarımdan paylaşırım. Türkiye’ye daha önce birçok kez geldim; eğer burada suç sayılacak bir şey yapmış olsaydım, zaten Türkiye’ye gelmezdim. Bu soruşturma sürerken iki kez Türkiye’ye geldim ve buraya gelmekten memnunum.

Herhangi bir şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aşağılamak gibi bir niyetim asla olmadı. Gazetecilik açısından birini aşağılamak etik değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin lideridir ve dünya genelinde tanınmaktadır, NATO sürecinde oldukça etkili bir figürdür. Bu nedenle makalelerimizde kendisine yer vermek zorunluluk haline geliyor. Eşim 7 aylık hamile ve ilk çocuğum için evime dönmek istiyorum.” şeklinde konuştu.

Medin’in Avukatının Sözleri

Medin’in avukatı Veysel Ok, “Onur Yürüyüşü’nde İsveç Başbakanı da yer aldı. Başbakanın olduğu bir yürüyüşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın maketinin sergilenmesi, haber değeri taşır. Medin, İsveç halkına, İsveççe bir makale yazdı. Bir makalenin Türkiye’deki yargılamaya konu olması, Türkiye’nin itibarı açısından sakıncalıdır. Medin’in haber konusu olan görsel Türkiye’de de dahil olmak üzere birçok platformda yayımlandı. Bu hak ifade özgürlüğüdür. Medin’in yazdıkları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı rahatsız etmiş olabilir; fakat doğrudan bir aşağılama olmadığında, ifade özgürlüğü çerçevesindedir. Medin gazetecilik yapmıştır ve derhal beraatini talep ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

Savcının Ceza Talebi

Savcı, Medin’in “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan cezalandırılmasını ve tutukluluğunun devamına karar verilmesini istedi.

Medin, esasa yönelik savunmasında, “Cumhurbaşkanına hakaret etmedim. Sadece makale yazdım. Fotoğraf seçimi editörler tarafından yapılmıştır. Bu nedenle beraatimi talep ediyorum” dedi.

Veysel Ok da, “Gazeteciler bu sabah Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a Joakim’i sorduğunda, Bakan ‘Gazetecilik sınırları içinde kaldıysa ceza almaz, kararı bağımsız yargı verir’ demişti. Joakim gazetecilik sınırlarının içinde kalmıştır. İsveçli bir gazeteciyi Türkiye’de tutuklu tutmak, hamile eşinin yanında olmasını engellemek anlam taşımıyor” ifadelerini kullandı.

11 Ay 20 Gün Hapis Cezasına Çarptırıldı

Hakim, Medin’in 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırılmasına, kararın açıklanmasının geri bırakılmasına ve tahliyesine hükmetti.

Ancak Medin, başka bir davadan “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla hâlâ tutuklu olduğu için cezaevinden çıkamayacak.

reklam

YORUM YAP