Yazar: Mehmet Tezkan
Füzelerin sağımızdan solumuzdan uçtuğu bir dönem içindeyiz. İran ve İsrail, füzeleri fırlatırken, Mersin’den bile bu durum gözlemlenebiliyor. İnsanlar, cep telefonlarıyla yıkıcı silahların havada dansını kaydediyorlar.
İsrail bir gün bize füze atarsa, ne yapacağız? Akkuyu nükleer santraline saldırmayı düşündüğünde savunmamızı nasıl sağlayacağız?
Savunma Bakanı’na sormak istediğim şu:
Hava savunma sistemimiz aktif durumda mı? Yoksa S-400’ler hala depoda mı bekliyor?
Kuvvetle muhtemel hala depoda duruyor!.. Savunma Bakanı, “İhtiyaç olunca tabii ki kullanacağız” demişti; peki şimdi değilse ne zaman ihtiyaç duyacağız? Birileri Urfa’yı, Mardin’i, Ankara’yı vurduğunda mı?
İsrail’in bize saldırmaya cesaret edemeyeceğini düşünenler olabilir. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl TBMM açılışında İsrail’in Türkiye’ye saldırabileceğini belirterek, “İç cepheyi güçlendirmeliyiz” demişti.
Cumhurbaşkanı, İsrail’in herhangi bir anda bize saldırabileceğini düşünüyor.
Cumhurbaşkanı’nın iddiasına göre, onların roketleri her an bizlere yöneltilerek saldırabilir.
Durum böyleyken, eğer tehdit büyükse, Savunma Bakanı neden S-400’leri depodan çıkarmıyor, neden aktif hale getirmiyor?
Çünkü durum farklı bir meseleden kaynaklanıyor…
S-400 alım sürecini hatırlayalım… AKP Sözcüsü Ömer Çelik, sekiz yıl önce “Suriye’deki terörist gruplar bizi vurabilir, hava savunma sistemine acilen ihtiyacımız var” diyerek gündemi alevlendirmişti.
O dönemde S-400’leri düşman uçaklarına karşı mı kullanmayı planlıyoruz şeklindeki soruma yanıt alamamıştım.
Tekrar soruyorum; sağımızdan solumuzdan yüzlerce balistik füze geçerken neden bu sistemi hayata geçirmiyoruz, neden sadece depoda bekletiyoruz?
Biliyorum yine bir yanıt verilmez…
Çünkü elimizde verecek yanıt yok.
S-400’ler ihtiyaçtan çok, Putin’i memnun etmek amacıyla alındı. Modern bir rüşvet olarak da nitelendirilebilir. Daha önce Rus uçağını düşürdüğümüz için, Putin’den özür dilercesine S-400’leri satın almış olduk ve şimdi de depoda bekletiyoruz.
Hikayeye dönelim… 2013 yılında Çin’den FD-2000 savunma sistemini almak istemiştik; 3,4 milyar dolara…
Fakat bu füzelerin üreticisi CPMIEC, ABD’nin yaptırım listesinde olduğundan, ABD engel koydu ve NATO itiraz etti. Bu durumu göz önünde bulundurarak, 2015 yılında ihaleyi iptal etmek zorunda kaldık… İtalyan/Fransız yapımı bir senaryo üzerinde çalışmaya başlamıştık ama 24 Kasım 2015’te Rus uçağını Suriye sınırında düşürdük.
Bu olay sonrasında Putin ile aramızda gerginlik yaşandı; ancak araya diğer ülkeler girince Moskova yumuşadı ve 2017 yılında 2,5 milyar dolar ödeyerek iki adet S-400 aldık. Putin, Türkiye’ye uyguladığı ambargoyu kaldırdı ve Türkiye ile Rusya arasında ilişkiler düzeldi.
S-400’lerin ilk parçaları 12 Temmuz 2019’da ülkemize ulaştı. Ancak ABD, beş gün sonra, 17 Temmuz 2019 tarihinde Türkiye’yi F-35 uçağı üretiminden çıkardı. 100 adet F-35 alarak filomuzu yenileme şansımız varken, aynı zamanda bu uçağın bazı parçalarını üretme hakkımızı da kaybettik.
Bir anda kapının önüne konulduk!
Yunanistan’da ve İsrail’de F-35’ler mevcut. Bu ülkeler, İran’a yönelik saldırılarda aktif rol alıyorlar. Bizde ise bu uçaklar yok…
Neden böyle bir durumla karşı karşıyayız?
S-400’leri aldığımız için mi?
Bunca bedele rağmen S-400’leri almışken, aktif hale getirip İsrail’e gözdağı vermek varken neden sessiz kalıyoruz?
İktidar yetkililerinden ses yok…
S-400’lerin parçalarını taşıyan uçakların gelişini canlı yayında saatlerce gösteren, Türkiye’nin güçlü hava savunma sistemine sahip olduğunu iddia eden TV kanallarından da hiçbir ses yok.
Tekrar soruyorum: Sağımızdan solumuzdan balistik füzeler uçarken S-400’leri depodan çıkarmadıysak ne zaman çıkaracağız?
Savunma Bakanı, lütfen bir yanıt ver…
