reklam
reklam
DOLAR39,4288% 0.08
EURO45,7132% 0.19
STERLIN53,6879% 0.09
FRANG48,4443% 0.06
ALTIN4.294,60% 0,23
BITCOIN108.521,023.15
reklam

Küresel Isınmada Buzullar İçin Güvenli Eşik Aşıldı

Yayınlanma Tarihi : Google News
Küresel Isınmada Buzullar İçin Güvenli Eşik Aşıldı
reklam

Küresel ortalama deniz seviyesinin 1901-2018 yılları arasında yaklaşık 20 santimetre yükseldiği belirtiliyor. 1901-1990 yıllarında yıllık ortalama artış 1,4 milimetre iken, bu rakam 2006-2018 döneminde 3,7 milimetreye, 2023’te ise 4,5 milimetreye ulaştı. Deniz seviyesindeki yükselişin birçok sebebi bulunuyor, ancak bunlar arasında buzulların ve buz tabakalarının erimesi en belirgin etken olarak öne çıkıyor.

Bilim dergisi Nature’da yayımlanan bir çalışmaya göre, deniz seviyesinin yükselmesindeki en büyük etken küçük dağ buzulları ve buz tabakalarıdır. 2006-2018 döneminde, bu buz tabakalarının deniz seviyesine etkisi, 1990’lara göre dört kat artarak 11,9 milimetreye ulaşmışken, dağ buzullarının deniz seviyesini yükseltme etkisi 7,5 milimetreyle sınırlı kalmıştır.

Grönland, Batı Antarktika ve Doğu Antarktika buz tabakaları, 1990’ların başında dengeli bir düzende bulunurken, 1990’ların ortalarından itibaren Grönland ve Batı Antarktika’da belirgin bir kütle kaybı yaşanmaya başladı. Buz kaybı, 1992-1996 yılları arasında yıllık ortalama 105 gigaton iken, 2016-2020 döneminde bu rakam 372 gigatona yükseldi.

Grönland ve Antarktika’daki buz tabakalarının yaklaşık 65 metre deniz seviyesi eşdeğeri buz barındırdığı düşünülürse, bu tabakaların hacminde yaşanacak en ufak bir değişikliğin kıyı şeritlerini etkileyerek yüz milyonlarca insanın yerinden olmasına sebep olabileceği tahmin ediliyor. Dünya genelinde yaklaşık 1 milyar insan, deniz seviyesinden 10 metreden daha alçakta yaşamaktadır ve yalnızca 1 metrelik bir yükselişin, 230 milyon kişiyi olumsuz yönde etkileyebileceği öngörülmektedir.

Uygulanan önlemler olmazsa, 2050 yılına kadar deniz seviyesinde meydana gelecek 20 santimetrelik bir artışın dünya genelinde 136 büyük kıyı kentinde yılda 1 trilyon dolardan fazla hasara yol açabileceği hesaplanıyor.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) son projeksiyonlarına göre, buz tabakalarının 2100 yılına kadar deniz seviyesinin yükselmesine etkisi, düşük emisyon senaryosunda 4 ile 37 santimetre, yüksek emisyon senaryosunda ise 12 ile 52 santimetre arasında gerçekleşebilir. IPCC’ye göre, yılda 10 ila 20 milimetrelik “çok yüksek seviyeler”, uzun hazırlık süreleri gerektiren uyum önlemlerinin uygulanmasını zorlaştırabilir. Eğer deniz seviyesi artışı hızlanmaya devam ederse, bu seviyelere 2100 yılı gibi erken bir tarihte ulaşılabilir.

Son yıllarda buzullardaki kütle kaybının nedenlerine ve olası sorunlarına ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Doç. Dr. Deniz Bozkurt, bu durumun en önemli sebebinin insan faaliyetleriyle artan sera gazlarının dünyanın ısınmasına yol açması olduğunu belirtti.

– “Buzullar, Hızla Kütle Kaybediyor”

Bu ısınmanın hem havayı hem de okyanusları etkilediğini, daha sıcak havanın buzulların yüzeyini, daha sıcak okyanus suyunun ise buzulların alt kısımlarını erittiğini ifade eden Bozkurt, bu iki etkinin, buzulların hızla kütle kaybetmesine yol açtığını dile getirdi.

Grönland ve Antarktika’daki buz tabakalarının hem sıcak hava hem de sıcak okyanus suları nedeniyle hızla küçüldüğünü vurgulayan Bozkurt, bu erimenin 1990’lardan bu yana dört kat arttığını belirtti.

Paris Anlaşması ile sanayi öncesi döneme göre sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılması hedeflenirken Bozkurt, “Ancak Nature dergisinde yayımlanan çalışmanın bulguları, 1,5 derecelik bir ısınmanın bile buzullar için güvenli olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Şu anki yaklaşık 1,2 derecelik ısınma bile, devam ederse buzulların hızla erimesine ve yüzyılın sonuna kadar deniz seviyesinin yaklaşık 1 metreye kadar yükselmesine neden olabilir; yani buzullar için 1,5 derecelik ısınma üst sınırı bir güvenlik sınırı değil, tehlikenin başlayacağı noktadır.” dedi.

Bozkurt, kutup buzullarının güvenli bir şekilde korunması için sıcaklık artışının bugünkünden daha düşük, yaklaşık 1 derece civarında olması gerektiğini vurguladı.

Bu bağlamda iklim hedeflerinin gözden geçirilmesi gerekliliğine işaret eden Bozkurt, sıcaklık artışının 1,5 dereceyi aştığı durumlarda buzulların erimesinin hızlılaşacağı ve bazı bölgelerde bunun geri dönülmez hale gelebileceği konusunda uyardı.

– Buzulların Erimesi, Uzun Süreli Etkilere Sahip

Batı Antarktika ve Grönland’da büyük buz kütlelerinin denize karışabileceğine dikkat çeken Bozkurt, şunları kaydetti:

“Bu, deniz seviyesinin her yıl yaklaşık 1 santimetre veya daha fazla yükselmesi anlamına gelir. Böyle bir hızda uyum sağlamak ve kıyı bölgelerini korumak neredeyse imkansız hale gelir. Deniz seviyesinin 2-3 metreye kadar yükselmesi, kıyı şehirlerinin sular altında kalması, milyonlarca insanın göç etmek zorunda kalması ve tarım alanlarının zarar görmesi anlamına gelir. Aynı zamanda deniz canlıları etkilenir, okyanus akıntıları zayıflayabilir ve iklim dengesi bozulabilir. Bu etkiler kısa süreli değil, gelecek nesilleri de etkileyecek kadar uzun sürelidir.”

Buzulların erimesini yavaşlatmak için yapılacak en önemli faaliyetin küresel ısınmayı durdurmak ve mümkünse geri çevirmek olduğunu belirten Bozkurt, bunun için fosil yakıtların kullanımından vazgeçilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçilmesi, ormanların korunması ve karbon salımının hızla azaltılmasının önem taşıdığını vurguladı.

Sadece 1,5 derecelik ısınmayı hedeflemenin yeterli olmadığını, buzulların korunması için daha güvenli sıcaklık artışının 1 derece veya daha altında olması gerektiğini ifade eden Bozkurt, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:

“Şu anki sıcaklık artışı bile buzulları hızla eritiyor. 1,5 derecelik artış, bir güvenlik çizgisi değil, kırmızı alarmdır. Kutup buzulları erirse, sadece deniz seviyesinde yükselme yaşanmaz. Okyanus akıntıları değişir ve hava sistemleri bozulur. Kıyı bölgeleri sular altında kalır, milyonlarca insan yurtlarından ayrılmak zorunda kalır. Bu durum, tüm dünyanın iklim düzenini altüst edebilir. Bu, geleceğin değil, bugünün meselesidir. Göz göre göre ilerleyen bu süreci durdurmak için şimdi güçlü adımlar atmadığımız takdirde geri dönüş şansımız kalmayacaktır.”

reklam

YORUM YAP