

CHP, İYİ Parti ve DEM Parti vekilleri, Cumhurbaşkanına verilen yetkilerin ordu disiplini, akademik özerklik ve sendikal hakları zayıflattığını savundu.
TBMM Genel Kurulu’nda, Cumhurbaşkanı’na Türk Silahlı Kuvvetleri‘nde (TSK) rütbe bekleme sürelerini değiştirme yetkisi de dâhil olmak üzere çeşitli düzenlemeler içeren Bazı Kanun ve KHK’lerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi görüşülmeye başlandı.
Muhalefet partileri, teklifin ordu disiplini, üniversite özerkliği ve kamu çalışanlarının sendikal haklarına zarar vereceğini söyledi.
“KİMLERİN ÖNÜNÜ AÇMA NİYETİNDESİNİZ”
CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, TSK ile ilgili düzenlemeye sert tepki gösterdi:
“TSK’ya ilişkin madde bizim ordumuzun genetiğiyle oynayan bir madde. Yüzlerce yıllık ordu geleneğimize aykırı bir madde. Bu bir devre ile diğer devre arasında zaman bakımından adaletsizlikler ve kayırma duygusu yaratacak bir madde. Bu bekleme süreleri belli bir tecrübeyle oluşturulmuş. Hep belli bir bilgi ve birikimi gerektiren konular. Ama bu maddeyle cumhurbaşkanı isterse bir grubu atlatarak ilerletecek bir grubu da süresiz şekilde bekletebilecek. Bu başlı başına liyakatsizlik. Bilgi ve tecrübenin hiçe sayıldığı tamamen adam kayırmacı bir yaklaşımla düzenlenmiş. Bu düzenleme bize Genelkurmay Başkanının yaşını uzatma düzenlemesini hatırlatıyor. O zaman da karşı çıktık, ‘kimin için çıkarıyorsunuz’ dedik. ‘Kimse için yapmıyoruz genel ihtiyaç’ denildi. Sonra ortaya çıktı ki bu tamamen Yaşar Güler’in süresini uzatmak için yapılmış. Şimdi yine soruyoruz; bu düzenlemeyle kimin veya kimlerin önünü açma niyetindesiniz, derdiniz nedir?”
“KEYFİLİK VAR”
İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta, Cumhurbaşkanına verilen yetkilerin sınırlandırılmamasını eleştirdi:
“TSK’ya ilişkin değiştirilen maddelerde bir keyfilik var. Cumhurbaşkanına süresiz bir şekilde uzatma ya da kısaltma yetkisi veriliyor. Bu anayasaya çok net bir şekilde aykırı, TSK’nın geleneklerine aykırı. Bu, orduyu siyasallaştırmaktan başka bir işe yaramayacak.”
“DARBECİDEN DAHA DARBECİSİNİZ”
Usta, YÖK üyelerinin atama şekline dair de şu ifadeleri kullandı:
“Bize getirdikleri maddede 14 tanesini cumhurbaşkanı atıyor, 7 tanesini üniversiteler arası kurul atıyor ama kurulun bütün üyelerini de cumhurbaşkanı belirliyor. O zaman şunu sormak lazım; siz bu kafayla mı darbe anayasasından sivil anayasaya geçeceksiniz? Siz darbecilerden daha fazla darbecisiniz. Darbecilerden daha otoritersiniz, antidemokratiksiniz.”
“KAYYUM SON BULMALI”
DEM Parti Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit ise, kanun teklifinde yer alan yerel yönetim ve sendikal haklarla ilgili maddeleri eleştirdi:
“Kanun teklifinin önemli maddeleri arasında yerel yönetime ilişkin düzenlemeler de bulunmakta. Hangi şartlarda belediyelerin kurulacağıyla, belediyelerin ve köylerin tüzel kişiliğinin hangi durumda kaldırılabileceğine ilişkin maddeler yer almakta. Anayasa bunun kanunla yapılabileceğini belirtse de siyasi iktidarın bunu cumhurbaşkanı kararıyla yapmayı tercih ettiğini de görüyoruz. Bunun en doğal sonucu olarak toplumun kritik karar alma süreçlerine dahil edilmediğini de görüyoruz. Oysa yaşayıp görerek çok net anladık ki devlet içinde toplumu küçültmek demek demokrasiyi ve özgürlükleri de ortadan kaldırmak demektir.
Kayyum uygulamasına en kısa süre içerisinde son verilmelidir. Kanun teklifinde kamu çalışanların sendikal hakları da engellenmek isteniyor. Kapitalist anlayışın sendikadan korkması anlaşılır bir durum ama asıl gücünü toplumdan alan devletin; emekçinin örgütlenerek haklarını aramasının karşısına dikilmesi bizler açısından anlaşılır bir durum değildir.”
“REKTÖRLER İL BAŞKANI GİBİ DAVRANIYOR”
CHP Antalya Milletvekili Cavit Arı, Cumhurbaşkanına verilen atama yetkisinin üniversitelerdeki özerkliği ortadan kaldırdığını savundu:
“Getirilen düzenlemelere baktığımızda yine ucu açık yetkiler cumhurbaşkanına verilmeye çalışılıyor. Ülkemizin en önemli kurumlarından olan TSK’nın belki de en önemli disipliner kuralı olan terfi sistemi getirilen bu düzenleme ile iptal edilmekte. Cumhurbaşkanına ucu açık yetkiyle rütbelilerin bekleme süreleri keyfi bir süre ile belirlenecek. İşte bu düzenlemeler askeriyenin disiplinini bozacak düzenlemelerdir. Bundan vazgeçilmelidir. Eğer böyle bir uygulama kabul edilirse siyasi irade, askeriyedeki terfi sistemini yok edecek böylelikle de orada disiplin alt üst olacak. Cumhurbaşkanı Kararnamesinden önce üniversite rektörleri üniversitede öğretim üyeleri tarafından yapılan seçimle ilk 6 sıradaki rektör adayı YÖK’e bildirilir YÖK’de ilk 3 adayı cumhurbaşkanlığına bildirirdi. Şimdi ise direkt cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Günümüzde belki rektör seçilme şartlarını bile taşımayan rektörler atanmakta. Bu rektörler artık sadece cumhurbaşkanının rektörü olarak davranıyor. Rektörler artık üniversitenin eğitiminin kalitesi için değil, cumhurbaşkanının talimatlarını yerine getiren iktidar partisinin il başkanı gibi hareket eder duruma geldi.”