reklam
reklam
DOLAR39,2875% -0.11
EURO44,7841% -0.54
STERLIN53,1658% -0.45
FRANG47,7837% -0.45
ALTIN4.177,02% -1,41
BITCOIN105.829,171.319
reklam

Sınırın İkiye Ayırdığı Köyde Akrabalık Bağları 104 Yıldır Sürüyor

Yayınlanma Tarihi : Google News
Sınırın İkiye Ayırdığı Köyde Akrabalık Bağları 104 Yıldır Sürüyor
reklam

Türkiye’nin Kafkaslar ve Orta Asya’ya açılan en önemli kara hudut kapılarından biri olan Sarp Sınır Kapısı’na ismini veren Sarp köyü, Türkiye ile Gürcistan arasındaki sınırın 1921 yılında belirlenmesiyle ikiye ayrılmıştır.

Köyün Türkiye’de kalan kısmına “Sarp”, Gürcistan’da bulunan bölümüne ise “Sarpi” adı verilmiştir.

İçerisinden geçen bir dere nedeniyle ikiye bölünen bu köyde aynı ailenin bireyleri iki farklı ülkede yaşamak zorunda kalmıştır.

Yöre halkı, farklı ülke vatandaşları olmalarına rağmen 104 yıldır akrabalık ilişkilerini ve kültürel bağlarını yürütmeye devam etmektedir.

Sarp köyü muhtarı Yalçın Çakır, 1921 yılında sınırın belirlenmesiyle köyün yarısının o dönemki Sovyetler Birliği, diğer yarısının ise Türkiye’ye ait olduğunu kaydetti. Ayrıca, köy sakinlerinin 1936 yılına kadar “pasavan geçiş” belgeleri ile birbirleriyle görüştüğünü, sonrasında ise sınırların kapandığını ve birinci derece akrabaların bile 1988 yılına kadar özel izinler olmaksızın görüşemediğini belirtti.

“Gönüllerimiz Bir”

Bölgede yaşayanların, yürüme mesafesindeki akrabalarıyla uzun yıllar boyunca görüşemediğini dile getiren Çakır, Sarp Sınır Kapısı’nın 1988 yılında açılmasıyla iletişimin tekrar başladığını aktardı.

Gürcistan’da teyzesi, kuzenleri ve babasının amcası ile halalarının bulunduğunu belirten Çakır, “Akrabamız çok. Çakıroğlu sülalesinin üçte ikisi Gürcistan tarafında kalmış.” ifadesinde bulundu.

Bayram, düğün ve cenazelerde birbirlerine gidip geldiklerini pekiştiren Çakır, “Aramızda ne kadar sınır olursa olsun, gönüllerimiz bir. Orada bir cenaze varsa, o acıyı kendi evimizdeymiş gibi hissediyoruz.” diyerek duygularını ifade etti.

Çakır, sınıra rağmen akrabalık ilişkilerini koruma çabası içinde olduklarını ve son yıllardaki evliliklerle yeni bağların kurulduğunu belirtti.

“Halamın Evi Buradan Görünüyor”

Köy sakinlerinden Mükerrem Tuzcu, köyün ikiye bölünmesinden sonra halasının da aralarında bulunduğu akrabalarının Sarpi köyünde kaldığını söyledi.

Köyün ortasından geçen derenin karşı tarafının Gürcistan’a ait olduğunu ifade eden Tuzcu, oradaki akrabalarıyla iletişim halinde olduklarını aktardı.

Tuzcu, Sarp’ta yaşayanların yüzde 80’inin karşı köyde akrabası olduğunu belirterek, “Ben kapı açılır açılmaz akrabalarımı görmek için oğlumla Gürcistan’a gittim. Akrabalık ilişkilerini koparmadık.” şeklinde devam etti.

Bayramlaşmak için kendisiyle iletişim kurduğunu, onların da kendisini aradığını belirten Tuzcu, “Sınır kapalıyken halamı özel davetiyeyle Kars üzerinden Türkiye’ye getirdim. Sarıldık, ağladık, özlem ve hasret giderdik. Bir süre kaldı, sonra geri gönderdim. Halamın evi buradan gözüküyor.” diye sözlerine ekledi.

“O Köy Bizim Köyümüzdü”

Bayram Ali Özşahin de uzun yıllar akrabalarının birbiriyle görüşemediğini ve bundan kaynaklanan derin acılar yaşandığını belirtti.

Özşahin, “İnsanların yakınlarının yaşadığı köye parmağını uzatmasının bile suç olduğu bir dönem yaşandı bu bölgede. Sınırda büyümüş biri olarak bunu yaşadım. Sınırın açılmasıyla yeniden görüşmeler, gidiş gelişler başladı.” diyerek durumunu anlattı.

Gürcistan’da kalan akrabalarını dedesi ve diğer büyüklerinden dinleyerek büyüdüğünü ifade eden Özşahin, “Görüşemediğimiz yıllarda oradaki evlerde kimlerin yaşadığını bilirdik. Onlar da bizim evlerde kimlerin yaşadığını biliyor.” dedi. Ayrıca, “Bir evde cenaze olduğu zaman bakıyor, görüyor. Ağıtlarımız, ağlamalarımız duyulur. Görüşemesek de bir kan bağımız vardı. Çok üzülüyorduk. Gitmesek de gidemesek de o köy bizim köyümüzdü sonuçta.” şeklinde konuştu.

Zeki Çakır da yöre insanının bir dönem büyük hasretler yaşadığını dile getirdi. Derenin karşı yakasındaki akrabalarıyla 50 yılı aşkın süre görüşememelerine rağmen büyüklerinin anlatımları sayesinde gönül bağlarının kopmadığını vurgulayan Çakır, Gürcistan’daki akrabalarının soyadının “Merakitse” olduğunu belirtti.

Çakır, eskiden “Ne zaman sınır açılacak, tanışabilecek miyiz?” diye merak ettiğini anlatarak, “Şimdi istediğimiz zaman gidip görüşüyoruz. Babamın amcasının çocukları var, onlarla konuşuyorum. Çocuklarımı oradaki akrabalarımla tanıştırdım.” dedi.

“Cenazede, Düğünde Birbirimizi Yalnız Bırakmayız”

Hasan Aytan, sınırların çizilmesiyle babaannesi dışında tüm akrabalarının Gürcistan’da kaldığını ifade etti.

Akrabalarıyla çok sık olmasa da görüştüğünü aktaran Aytan, “Akrabalığımızı unutmamamız güzel bir şey. Ben de devam ettiriyorum. Cenazede, düğünde birbirimizi yalnız bırakmayız.” dedi.

Aytan, “Aramızda hudut olsa bile akrabalarımızla birbirimizi bırakmamıza imkan yok. Birbirimize bağlıyız, sınırlar ayırsa bile gönüller bir.” cümleleriyle duygularını özetledi.

reklam

YORUM YAP