

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tarif ettiği gibi bir ‘ahtapot’ var mı karşımızda gerçekten? Hani kolları sermayeye, bürokrasiye, medyaya, siyasete, hatta yabancı istihbarat örgütlerine uzanan dehşetengiz canavar…
Savcıların soruşturmasından önümüze düşenlere bakıyoruz, henüz silüeti bile belli değil. Peki onun yerine neyi görüyoruz biz? Aniden peydah olan itirafçıların iddialarını… Üstelik anlattıkları ile olanlar arasındaki çelişkiler epey kafa karıştırıcı.
Bu bir yolsuzluk soruşturması mı yoksa siyasi bir kırım mı, gittikçe belirsizleşiyor.
Buna karşın CHP Genel Başkanı Özgür Özel de bir ‘ahtapot’ gösterdi bize. Her bir kolunda, ortaya çıktığı günlerde büyük tartışma yaratmış yolsuzluklar asılıydı. Hiçbiri soruşturulmadı. Doğru düzgün açıklama dahi yapılmadı.
Oysa ‘ahtapot’ henüz yavruyken, daha yeni yeni beslenmeye başlamışken, genç bir müfettiş tarafından yakalanmıştı. Yargı birazcık işini yapsaydı, belki de bugünkü kadar tehlikeli hale gelmeyecekti. Yine de yakasını bırakmadı. Müfettişlikten ayrıldı, siyasete girdi, milletvekili seçildi. Canavarı bu sefer Meclis’te anlattı.
İşte o eski müfettiş bugün bir itirafçının, “rüşvet parasını çanta ile taşıdığını gördüm” sözleri sebebiyle Silivri Cezaevi’nde.
Peki kimdi bu müfettiş?
Gelin 20 yıl önceye dönelim şimdi. Kamuoyunda ‘çete’ diye anılan şirketlerden birisini de yaratan, AKP’nin ilk büyük zenginleşme tezgahını hatırlayalım. Savcı bey de gerçek bir yolsuzluk soruşturması nasıl yürütülür, öğrenir belki de…
AKP’NİN KURDUĞU İLK TEZGAH
AKP’nin bir zamanlar öve öve bitirilemeyen ‘sosyal politikası’, kömür dağıtımıydı. Oy avcılığına da dönüşen politikanın ardına devasa bir rant ağı gizlenmişti. Bu ilk vurgun, sonrası için büyük deneyim sağlayacaktı.
Her şey Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) yönetiminin bazı madenleri kalitesiz kömür ürettiği gerekçesiyle 2002’de kapatılmasıyla başladı. Olayın özeti şuydu:
Çorum’daki Dodurga Kömür Madeni, kiralama ihalesine çıkarıldı. Şirketler ton başına TKİ’ye pay vermek üzere ihaleye girdi. Madeni şirket Çelikler İnşaat Taahhüt’tü. 2002’den önce Anadolu’da küçük inşaat işleri yapan Çelikler, kömür ihalesinden sonra jet hızıyla büyüdü. Bugün yol, tünel ve tren hatları ihalelerinin en büyüklerinden. Seyitömer, Orhaneli, Tunçbilek ve Afşin Elbistan A santrallerini özelleştirmeden aldı. ‘Yandaş’ denildiğinde akla ilk gelenlerden.
İhale sonrasında gelişmeler ‘şeytanın bile aklına gelmez’ dedikleri türdendi.
Devletin, ‘kalitesiz’ diye kapatılan madenleri kiralayan şirketlerden kömürü hangi bahaneyle alacağı önemli bir sorundu. Üstelik kömürün dağıtılması Hava Kirliliği Yönetmeliği’ne de aykırıydı.
Ne yaptılar biliyor musunuz?
Yeni analiz raporları düzenlediler. Önceden kalitesiz denilen madenden Çelikler’in çıkardığı kömürler, ‘birinci sınıf’ olarak tescillendi. Sıra fahiş fiyata devlete satmaya geldi. Ona da çözüm buldular. Devlet kendi sattığı kömürün fiyatını birkaç yıl içinde iki katına çıkardı. Aynı anda AKP’li belediyeler eliyle yoksul ailelere 500 kilo ücretsiz kömür dağıtımına başlandı. Kamuoyunun gözü boyanırken, perde arkasından büyük bir suça imza atılıyordu. TKİ ihaleye çıkmadan firmalardan fahiş fiyatlarla kömür alıyordu. Üstelik özel firmaları iştiraki gibi göstererek yapıyordu.
Tatlı rant başlarını döndürmüştü. Öyle ki şirketler kömürü topraktan ayırmak, yıkamak ve kurutmak için para bile harcamıyor, öylece torbalayıp devlete satıyorlardı. 25 kilo denilen çuvallar tartıldığında 12 kilo geliyor, içlerinden taş-toprak hatta dinamit parçaları çıkıyordu. Tezgahın sürmesi için aile başına 500 kilo kömür yetersiz kaldı. Hemen bir karar alındı ve isteyen herkese 1.5-2 ton kömür dağıtılmaya başlandı.
MÜFETTİŞ ERDOĞDU TEZGAHI BOZUYOR
Nihayet Hazine Müsteşarlığı Hazine Kontrolörleri Kurulu Başkanlığı’nda başkontrolör olan Aykut Erdoğdu, TKİ merkezli kamu zararının nedenlerini araştırmaya girişti. Ve hazırladığı raporla yıllar süren, milyarlarca lirayı bulan devasa bir rant ağını ortaya çıkardı. Yani ahtapotu ilk yakalayan kişiydi.
Erdoğdu tüm yolsuzlukları belgeledi. 3 Temmuz 2009 günü raporunu Hazine Müsteşarlığı’na sundu ve aynı gün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu yaptı. Hesabına göre 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarını kapsayan kömür vurgununun boyutu 10 milyar lirayı buluyordu.
Devletin müfettişinin yakaladığı yolsuzluk karşısında yargı ve ilgili kurumlar ne yaptı dersiniz?
Hazine Müsteşarlığı ve Enerji Bakanlığı raporları sümenaltı etti. Çelikler’e de ödemelere devam ettiler. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise skandal bir kararla Enerji Bakanı Hilmi Güler’in milletvekili dokunulmazlığını gerekçe gösterip takipsizlik kararı verdi. AKP iktidarı işin tamamen kapanması için 2011’de bir yasal değişiklikle yoksul ailelere kömür dağıtılması işini İhale Kanunu kapsamı dışına çıkardı. Bir de kanunu yazarken “işleticisi kim olursa olsun” ifadesini ekleyip, devleti soyan Çelikler’i korumaya aldı.
Müfettişlik kariyerinden sonra CHP’den vekil olan Erdoğdu, AKP’nin yarattığı ahtapotu anlatırken, ilk besin kaynağının bu kömür yolsuzluğu olduğunu hatırlattı hep. Meclis’te de defalarca gündeme getirdi.
Erdoğdu şimdi tutuklu. 10 milyar liralık vurgunu ortaya çıkarmış bir eski müfettişe layık görülen suçlama şu: ‘Rüşvet parasını çanta ile taşımak.”
Ahtapot yıllar sonra intikamını böyle alıyor işte…