

Türkiye İşçi Partisi‘nin (TİP) seçilmiş Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına rağmen hâlâ cezaevinde bulunuyor.
AYM, Atalay’ın cezasının kesinleşmediğini belirtmiş ve bu nedenle tahliye edilerek Meclis’te görev yapması gerektiğine karar vermiştir.
Seçim sonrası düzenlenen ilk Meclis oturumunda, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli‘nin başkanlık ettiği sırada Can Atalay‘ın yemin etmesi için ismi okundu. Bu durumda TİP Milletvekili Sera Kadıgil, “Silivri’de esir tutulduğu için şu anda yemin edemiyor” şeklinde bir açıklama yaptı.
Yargıtay, Atalay’ın vekilliğinin düşmesine karar verirken, bu karar AKP’li TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ tarafından duyuruldu.
HUKUKTAKİ HİYERARŞİ YERLE BİR EDİLDİ
İktidar çevrelerinde AYM’nin Yargıtay’dan üstün olduğu iddiası gündeme geldi.
Normlar hiyerarşisini altüst eden bu karar sonrasında AYM, Yargıtay kararının “yok hükmünde” olduğuna bir kez daha hükmetti.
CHP’li TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, Atalay ile ilgili ilk kararı geçtiğimiz Nisan ayında TBMM’de okumasına rağmen Atalay için herhangi bir adım atılmadı. Ayrıca, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Karaca’ya görev vermedi.
ARINÇ’TAN KURTULMUŞ’A MEKTUP
AKP iktidarının ilk TBMM Başkanı Bülent Arınç, Numan Kurtulmuş’a “Meclis’in itibarını kurtar” temalı bir mektup gönderdi.
Bülent Arınç, terör örgütü PKK lideri Öcalan ile süren süreç hakkında da önemli bir vurgu yaparak, seçilmiş bir milletvekilinin hapiste olmasına dikkat çekti.
“ÖZEL BİR ÇAĞRIM VAR”
Arınç, Meclis’in itibarının zedelendiğini belirtti. Arınç’ın “Özel bir çağrım var” dediği Kurtulmuş’a hitaben kaleme aldığı mektup şöyle:
Sayın Numan Kurtulmuş’un yeniden Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına seçilmesini candan tebrik ediyorum. Kendisinin ve ailesinin bu yeni dönemde sağlık, huzur ve başarılar içinde olmasını diliyorum.
Sayın Başkan; sizin siyasi tecrübeniz, duruşunuz ve mütevazı kişiliğiniz, yalnızca Meclis çatısı altında değil, toplumun geniş kesimlerinde de takdirle karşılanmaktadır. Uzun yıllara dayanan ortak siyasi geçmişimiz boyunca sizi hep ilkeli ve uzlaştırıcı tavrınızla tanıdım, benimsedim. Bu vesileyle, yeni görevinizin ülkemiz adına hayırlı hizmetlere vesile olmasını temenni ediyorum.
Hatırlatmak isterim ki, 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra AK Parti’nin tek başına iktidara gelmesini takip eden günlerde, 369 oyla birinci turda Meclis Başkanı seçilmiş olmanın onurunu yaşadım. O dönem ifade ettiğim gibi, benim en büyük hedefim TBMM’nin itibarını yeniden tesis etmekti. Siyaset kurumu çok yıpranmış, Meclis halkın gözünde güven sıralamasında oldukça gerilere düşmüştü. Ancak yoğun bir gayretle, askeri ve yargı vesayetinin gölgesinde geçen o dönemde, Meclisimizin itibarını yeniden yukarılara taşımayı başardık.
Günümüzde ise üzülerek görmekteyim ki, siyaset kurumu ve Meclis, kamuoyundaki itibarını yeniden kaybetme riskiyle karşı karşıyadır. Bu nedenle, sizlerin en önemli görevi, Meclis’in demokrasimizin kalbi olduğunu yeniden milletimize hissettirmek; toplumsal sorunların çözüm yeri ve halkın en büyük sığınağı olan bu çatıya yeniden güveni tesis etmektir.
Sayın Devlet Bahçeli’nin sekiz ay kadar önce çağrısıyla başlayan ve kamuoyunun da geniş destek verdiği süreç, terörsüz ve demokratik bir Türkiye için kıymetli bir fırsat olarak öne çıkmaktadır. Sayın Bahçeli’nin bu süreçteki yapıcı tavrını takdirle anıyor; gelişmelerin demokrasiye güç katacak şekilde ilerlemesini temenni ediyorum. Bu çağrının, 25 yıldır cezaevinde bulunan ve kamuoyunda teröristbaşı olarak bilinen Abdullah Öcalan’a dahi dolaylı bir “hukuki değerlendirme” zemininde gündeme gelmesi, halkın oylarıyla seçilmiş ve yargı kararıyla mazbatası kesinleşmiş milletvekillerinin Meclis’e gelmesinin ne denli tabi ve gerekli olduğunu açıkça göstermektedir.
Her Meclis Başkanı döneminde önemli adımlar atılmıştır. Bu dönem de bir istisna olmamalıdır. Bu bağlamda, sizin şahsınıza yöneltmek istediğim özel bir çağrım var:
Son yıllarda milletvekili seçilmesine rağmen cezaevinde bulunan veya hukuki engeller nedeniyle Meclis’e gelip yemin edemeyen isimler hakkında tartışmalar mevcuttur. Bu süreçlerle yakından takip edilen bazı isimler özgürlüklerine kavuşmuşlardır.
Fakat hâlâ milletin oyuyla seçilmiş ve yüksek yargı kararıyla mazbatası açıklanmış bir milletvekilinin cezaevinde tutulması, Meclis’in itibarını zedelemekte ve demokrasiye olan inancı sorgulatmaktadır. Bu meselenin bir an önce, adil, hukuka uygun ve olumlu bir şekilde çözüme kavuşturulmasını umuyorum.
Sayın Başkan, sizin şahsınızda bu konuda güçlü bir irade ortaya koyulacağına ve Meclis’in itibarını yeniden tesis edecek adımlar atılacağına olan inancımı ifade etmek isterim.
Selam ve saygılarımla.