

Anayasa Mahkemesi, 31 Mart 2019 tarihinde Malatya’nın Pütürge ilçesindeki bir okulda oy kullanımı sırasında meydana gelen silahlı saldırıda Saadet Partisi’ne mensup sandık kurulu üyelerinin hayatını kaybetmesi ile ilgili yargılanmış olan Hacı Sülük ve oğlu Ömer Sülük’ün bireysel başvurularını değerlendirdi.
Karara göre, Hacı Sülük ve oğlu Ömer Sülük, yerel seçimlerde oy verme esnasında Saadet Partisi’ne ait 2 sandık görevlisinin ölümüne ve bir kişinin yaralanmasına karıştıkları nedeniyle iki kez müebbet hapis cezası almışlardı. Yerel Mahkeme, sanıkların iki ayrı nitelikli kasten öldürme, kasten yaralama ve 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçlarını “asli fail” olarak işledikleri sonucuna ulaşmıştı.
Sanıkların Yerel Mahkeme kararı ile yaptığı itirazlar ve temyiz talebinin reddedilmesinin ardından dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na ulaşmıştı. Kurul, sanıkların mahkumiyetine ilişkin gerekçenin yasal ve yeterli olduğunu belirtti.
‘Adil Yargılanma Haklarının İhlal Edildiğini’ İleri Sürdüler
Genel Kurulun nihai kararı sonrasında başvurucular Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Başvurucular, “Gizli tanığın ifadelerinin, kendilerinin ve avukatlarının hazır bulunmadığı bir oturumda alındığını, diğer tanıkların beyanlarının da istinabe yoluyla alındığını ifade ederek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini” savundular.
AYM ‘İhlal ve Yeniden Yargılama’ Dedi
Anayasa Mahkemesi, Hacı Sülük ve Ömer Sülük’ün Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı çerçevesindeki tanık sorgulama haklarının ihlal edildiğine hükmetti. Mahkeme, kararın bir örneğinin tanık sorgulama hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi’ne yeniden yargılama yapılması için gönderilmesine karar verdi.
Gerekçeden: ‘Tanıkları Ses ve Görüntü Nakli Yoluyla da Olsa Sorgulayamadılar’
Yüksek Mahkeme’nin gerekçesinde, tanıkların yazılı ifadelerinin duruşmada okunduğu ve müdafilerin istinabe yoluyla ifade alma işlemi sırasında tanıklara soru sorabildiği belirtildi.
Bununla birlikte, başvurucuların, istinabe yoluyla ifade veren tanıkların beyanlarının tespiti sırasında hazır bulunmadıkları, ses ve görüntü nakli yoluyla da olsa tanıkları sorgulama fırsatını elde edemedikleri vurgulandı. Gerekçede, tanıkların beyanlarının gözlem yapmadan değerlendirilemeyeceğine dikkat çekildi.
‘Yargılamanın Hakkaniyeti Zedelendi’
Bu bağlamda katılanlar ile tanık H.Ç. dışındaki diğer tanıkların duruşmada veya SEGBİS kullanılarak dinlenmemelerinin, tüm yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna varıldı.
Açıklanan gerekçeler doğrultusunda Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerektiği ifade edildi.
‘İhlal Kararımız Beraate veya Mahkumiyete Hükmedilmesi Gerektiği Anlamına Gelmez’
Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesinde, “Hak ihlali kararından, Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Verilen hak ihlali kararı, uyuşmazlığın sonuçlarıyla bağımsız olup davanın kabulüne, reddine veya beraate ya da mahkumiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir” ifadesi yer aldı.
Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını ortadan kaldırmak üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin ilişkilendirilmesi ve değerlendirildiği sonucuna varıldı.
Hacı Sülük’ün Tazminat Talebi Reddedildi
İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşılması üzerine başvurucu Hacı Sülük’ün manevi tazminat talebi reddedildi.
Erdoğan Cezasını Affetmişti
Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen müebbet hapis cezası nedeniyle cezaevinde bulunan Hacı Sülük, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından “sürekli hastalık ve kocama hali” kapsamında affedilmişti.
Erdoğan’ın imzasını taşıyan karar, Resmi Gazete’de 17 Mayıs 2024 tarihli sayısında yayımlanmış, 67 yaşındaki Hacı Sülük’ün cezası, “sürekli hastalık ve kocama hali” gerekçesiyle Adli Tıp Kurumu 3’üncü Adli Tıp İhtisas Kurulu raporu üzerine kaldırılmıştır.