Boğaziçi Üniversitesi’nin kamu üniversitesine dönüşüm sürecinde önemli katkılarda bulunan ve 22 yıl boyunca Batı Dilleri ve Edebiyatı bölüm başkanlığını yürüten Emeritus Prof. Dr. Oya Başak, 82 yaşında hayatını kaybetti.
Başak için düzenlenen cenaze töreni Bebek Cami’nde gerçekleşti. Törene ailesinin yanı sıra Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, öğretim üyeleri, Mezunlar Derneği (BÜMED) üyeleri ve sanat, akademi ile iş dünyasından birçok kişi katıldı. Başak’ın öğrencileri, tabutunun üzerine “çocukların” yazılı çelenk bıraktı.
“DİRENİŞİN BÖYLECE BİR PARÇASI OLDULAR”
Oya Başak’ın Boğaziçi Üniversitesi’ne olan bağlılığını ve eğitime verdiği önemi, kızı Ela Başak Atakan şu şekilde ifade etti: “Boğaziçi Üniversitesi’nden kendi çocuğu olarak bahsederdi. Dolayısıyla öğrencileri onun çocuklarıydı. Eğitim hayatını her şeyden çok seviyor ve her şeyin üzerinde tutuyordu.” Atakan, Oya Başak’ın “gelinen son noktada, duruşuyla, gözleri görmüyordu, bastonuyla bir direniş sembolü oldu. Sanırım çabaları başarılı oldu ki annem ve bazı meslektaşları kampüse alınmamaya başladı.” şeklinde konuştu.
2023 yılında, Oya Başak’ın kampüse girişi, kayyum rektör atamalarına karşı düzenlenen ve ‘Boğaziçi Direnişi’ olarak bilinen protestolara katılması gerekçesiyle yasaklanmıştı. Başak’ın cenazesine, direnişe katıldığı dönemde çekilmiş fotoğraflarla cübbeleriyle katılan akademisyenler, 2021 yılından beri süren direnişin bir parçası olduklarını belirttiler.
“BOĞAZİÇİ İÇİN MÜCADELE ETTİ, SON NEFESİNE KADAR”
Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Betül Tanbay, Başak’ın kampüse girişinin yasaklanmasını “Oya Başak, kampüsümüze Naci İnci ve Fazıl Önder Sözmez’in emriyle alınmamış bir insandır. Kendisi sonuna kadar Boğaziçi için mücadele etti, son nefesine kadar” sözleriyle değerlendirdi.
İktisat Bölümü öğretim üyesi Ünal Zenginobuz, “Oya hocayı Boğaziçi Üniversitesi’nden ayırmak kimsenin haddine değil. Oya hocanın bunu ciddiye aldığını düşünmüyorum. Ancak çok üzgün ve kızgındı. Hayatını adadığı üniversitenin şu an bir işgal ve yok edilme süreci yaşamasına karşı her şeyi yaptı ve destek oldu. Bizler aynı mücadeleye devam edeceğiz.” dedi.
“GERÇEK ANLAMDA BİR BOĞAZİÇİ EFSANESİYDİ”
Bölgede “Gerçek anlamda bir Boğaziçi efsanesiydi” sözleriyle anılan Gülfem Serra Ulusoy, Oya Başak’ın eğitim anlayışını şu şekilde açıkladı: “O, öğrencilerine sadece dersleri vermedi, aynı zamanda iyi bir insan olmanın gerekliliklerini de öğretti. Boğaziçi’nin kamu üniversitesine dönüşüm sürecinde de aktif rol oynadı. Her zaman Boğaziçi’nin yanındaydı.”
“HAYAT DOLU, HEPİMİZE HAYAT SEVİNCİ AŞILAYAN BİR İNSAN”
Başak’ın cenazesi cami avlusundan alkışlarla uğurlandı. Törene katılan öğrencileri ve arkadaşları Oya Başak’ı anlattı.
Özlem Görey: “Hem öğrencisi oldum, hem de onunla aynı bölümde hocalık yaptık. Onunla birlikte olmak hayatımın en büyük şanslarından biridir. Müstesna bir insandı. Hayat dolu, hepimize hayat sevinci aşılayan biriydi.”
Pelin Batu: “Ondan ders alma şansına erişemedim ama dinleyici olarak katıldım. Onun dersleri, hayatın sadece ders değil, bir tiyatro olduğunu gösteriyordu.”
“AKADEMİK KİMLİĞİNİN YANINDA, BİR HAYAT PROFESÖRÜYDÜ DE”
Murat Aydın: “Hayat üniversitesinde öğrencisi oldum. Oya hanımı tanıma şansım oldu. Hem akademik kimliği hem de yaşamı çok iyi bilmesiyle bize birçok şeyi gösterdi.”
“OYA HANIM DA O TARİHTE YERİNİ, EN ONURLU, EN HAKETTİĞİ ŞEKİLDE ALACAKTIR”
Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü öğretim görevlisi Özlem Öğüt Yazıcıoğlu: “İnsanın dünyasını değiştiren bir eğitimciydi. Bize birçok değer kattı. Oya hanım hem mezunu, hem hocası olduğu üniversiteye giremiyor olması bir kayıptır.” şeklinde konuştu.
“UNUTULMAZ, ANLATILAMAZ BİR İNSANDI”
Pınar Ergen Pekel: “Benim için çok değerli bir hoca; hem hocam hem meslektaşım. Onun insani yönü bana çok şey kattı. Gerçekten özel bir insandı.”
