

Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı’nda, Silivri’de tutuklu bulunan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun mesajı okunarak katılımcılara iletildi.
İmamoğlu, Türkiye’de yıllardır devam eden demokratik gerilemenin en son aşamasının, millet iradesinin göz ardı edilmesi ve hukuksuz gerekçelerle kendisi dahil birçok belediye başkanının tutuklanması olduğunu belirtti. İstanbul halkının oylarıyla üç kez seçilmiş bir belediye başkanı olarak ve 23 Mart’taki ön seçimde 15,5 milyon vatandaşın desteğiyle belirlenmiş cumhurbaşkanı adayı olarak, milyonlarla demokrasi ve adalet talep ettiği için siyasi tutuklu olduğunu ifade etti.
Toplantının ikinci gününde CHP Genel Sekreteri ve Kadın Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, İmamoğlu’nun mektubunu katılımcılarla paylaştı.
Böke, mektubun dayanışma mesajının ötesinde bir anlam taşıdığını vurgulayarak, “Hayatın her alanını etkileyen karanlığa son vermek isteyen on milyonlarca vatandaşın ortak iradesinin sesi olacağım” dedi. İmamoğlu, mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Değerli Sosyalist Enternasyonal üyeleri, dostlar; İstanbul’a hoş geldiniz. Sizlerle bizzat tanışamamış olmaktan üzüntü duymaktayım. Ancak kalbim ve inancım bu topluluğun yanındadır. İstanbul, tarih boyunca kültürlerin kesişim noktası olmuş bir şehirdir.”
İstanbul, baskıya karşı direnenlerin şehri, özgürlüğün ve bağımsızlığın sembolüdür. Şehir, her zaman büyük değişimlerin merkezinde olmuştur; bu tarihsel değişimlerin en güçlü örnekleri arasında Taksim’deki 1 Mayıs kutlamaları ve Gezi Parkı direnişi yer almaktadır.
İstanbul’da vatandaşlar, her dönemde haklarını savunmak üzere meydanlara çıkmışlardır. Bugün bu ses, gençlerin cesareti, kadınların direnci ve halkın adalet arayışıyla bir kez daha yükseliyor.
‘HALKIMIZIN İNANCINI SARSMAYA ÇALIŞIYORLAR’
Dünya genelinde demokrasi, eşitlik ve sosyal adalet ağır saldırılara maruz kalıyor. Türkiye’deki demokratik gerilemenin en son hali, millet iradesinin göz ardı edilmesi ve birçok belediye başkanının hukuksuz yolla tutuklanmasıdır. Daha dün, bir operasyonla birçok arkadaşım gözaltına alındı.
Belediyelere yönelik baskılar, halkımızın bize olan inancını sarsmaya çalışmaktadır. Ancak bunu asla başaramayacaklar. Ben, İstanbul halkının oylarıyla üç kez seçilmiş bir belediye başkanı ve 23 Mart’ta 15,5 milyon vatandaşın desteğiyle belirlenmiş bir cumhurbaşkanı adayıyım. Milyonlarca insan bizimle olduğu için ve iktidarın değişiminin yakın olduğu görüldüğü için siyasi tutukluyum.
‘YAPAMAZLAR’
Bu süreç, demokrasiye yönelik bir saldırı ve millet iradesine darbe girişimidir. Üniversite diplomam hukuksuz bir şekilde iptal edildi, evime baskın yapıldı ve belediyelerimiz soruşturmalarla hedef alındı. Bu baskılar, yalnızca beni değil, daha özgür ve adil bir gelecek isteyen herkesi hedef alıyor. Bu saldırı, demokrasiye ve halk iradesine yönelik bir tehdit oluşturmaktadır.
Ne özgür ve adil geleceğimize ulaşma kararlılığımızı elimizden alabilirler ne de halk iradesini zorla bastırabilirler. İstanbul’da katılımcı bir demokrasinin kurulabileceğini gösterdik.
Halk, İstanbul’da yaşananların Türkiye genelinde de olmasını istemektedir. 2024 yerel seçimlerinde CHP’nin birinci olması hedeflenmektedir. Hükümetin korktuğu, yenilikçi siyaset anlayışımız ve yaklaşan iktidarımızdır.
‘OTORİTER REJİMLER KÜRESEL BARIŞI TEHDİT EDİYOR’
Tarih bize net bir mesaj vermektedir: Otoriter rejimler yenilmez değildir. Geçmişte yenildiler, yine yenilecekler. Sosyalist Enternasyonal, bunun bilincindedir.
Günümüzde, Suriye, Ukrayna ve Gazze halkı büyük zorluklar içindedir. Gazze’deki Filistin halkı, sadece temel haklarından değil, topraklarından ve evlerinden edilmiştir. Yardımların engellenmesi nedeniyle açlık ve ölüm tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Otoriter popülist rejimler, sadece kendi ülkelerinde değil, küresel barış için de bir tehdit oluşturmaktadır. Ancak, demokrasiyi savunanlar birlikte seslerini yükseltmelidir.
‘İSTANBUL BUGÜN DEMOKRASİ CEPHESİDİR’
CHP ve demokrasiye destek veren tüm savunuculara teşekkür ediyorum. Gösterdiğiniz birliktelik ve dayanışma, değerlerimizin güçlü bir ifadesidir. CHP’nin, hemen hemen yarım asırdır parçası olduğu bu ailede olmaktan onur duyuyorum.
İstanbul, demokrasinin otoriterlik karşısındaki mücadelesinin cephelerinden biridir. Bu mücadele, hukukun üstünlüğünü korumak isteyenlerle, hukuku muhaliflere karşı baskı aracı olarak kullananlar arasındadır.
Biz, CHP olarak yalnızca baskıya karşı durmuyor, aynı zamanda somut bir gelecek vizyonu sunuyoruz.
Cumhuriyetimizin kurucu ve en köklü partisi olarak, parlamenter sistemin yeniden inşası, toplumsal cinsiyet eşitliği, hak temelli sosyal devletin kurulması gibi hedeflerimize ulaşmak için çalışıyoruz.
Tüm bu hedeflerimiz, sadece vaatler değil; yönettiğimiz şehirlerde hayata geçirdiğimiz somut politikalardır.
‘HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK’
Bugün, büyük dönüşümlerin yaşandığı bir çağdayız. Tarihi bir dönüm noktasındayız… Geleceği inşa edenler, gençler, kadınlar ve emekçilerdir. Türkiye, özgür bir gelecek isteyenlerin sesleriyle yankılanıyor.
Bertolt Brecht’in dizeleriyle tekrar edelim: “Kurtuluş yok tek başına; ya hep beraber ya hiçbirimiz…” Ve biliyoruz ki, demokrasiyi savunan, adaleti arayan ve daha iyi bir gelecek için mücadele eden milyonlar sayesinde her şey çok güzel olacak.
Mektubun okunmasından sonra, katılımcılar “Free İmamoğlu” yazılı dövizlerini kaldırdı. Ayrıca, İmamoğlu’nun tutuklanmasına dair bir video gösterildi.
Toplantının yapıldığı salonda dağıtılan klasörlerde, “Diploma İptalinden Tutukluluğa: Türkiye’de Demokrasi, Halk İradesi ve Hukuk Devleti Saldırı Altında”, “Free İmamoğlu”, “İmamoğlu’na Özgürlük, Hemen Seçim” gibi görseller yer aldı.