reklam
reklam
DOLAR39,1011% 0.04
EURO44,4609% 0.52
STERLIN53,0381% 0.6
FRANG47,6494% 1.01
ALTIN4.204,13% 1,96
BITCOIN108.824,100.534
reklam

CHP’li Karaca: Atatürk’ün koltuğuna vekalet etmek hayatım boyunca taşıyacağım en büyük gurur olacak

Yayınlanma Tarihi : Google News
CHP’li Karaca: Atatürk’ün koltuğuna vekalet etmek hayatım boyunca taşıyacağım en büyük gurur olacak
reklam

CHP’de grup yönetimi ve TBMM Başkanlık Divanı üyelerinin seçimi için gerçekleştirilen kapalı grup toplantısında, Grup Başkanvekilleri Ali Mahir Başarır, Gökhan Günaydın ve Murat Emir’in görevlerine devam etmesi kararlaştırıldı.

Toplantıda, Anayasa Mahkemesi’nin Şerafettin Can Atalay hakkında verdiği hak ihlali kararını TBMM Genel Kurulu’nda okutan Gülizar Biçer Karaca’nın yerine Ankara Milletvekili Tekin Bingöl TBMM Başkanvekili olarak seçildi.

“ATATÜRK’ÜN KOLTUĞUNA VEKALET ETMEK HAYATIM BOYUNCA TAŞIYACAĞIM EN BÜYÜK GURUR OLACAK”

Seçimin ardından Tekin Bingöl’ü tebrik eden CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Her son bir başlangıçtır” diyerek şu ifadeleri kullandı:

– “Bugün itibarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekilliği görevimi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuzda yapılan seçimler sonucunda Ankara Milletvekilimiz Sayın Tekin Bingöl’e devrediyorum; öncelikle kendisine başarılar diliyorum. Bu yüce Meclis çatısı altında, devlet protokolünün 11’inci sırasında ve Cumhuriyet Halk Partisi’ni temsilen görev yapan 3’üncü kadın TBMM Başkanvekili olarak bulunmanın yanı sıra, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğuna vekalet etmekle yaşadığım tarifsiz hislerle birlikte, hayatım boyunca taşıyacağım en büyük gurur ve en ağır sorumluluklardan biri olarak kalacaktır.

– Uzun yıllar önce Hakk’a göçen anneme 10 yaşımda verdiğim sözün ve kalbimin en derin köşesinde taşıdığım yeminin gereğini; pamuk tarlalarından başlayıp hukuk fakültesinden mezun olduğum, avukatlık görevimi ifa ettiğim ve nihayetinde milletvekili, Genel Başkan Yardımcılığı ardından TBMM Başkanvekili olarak hizmet ettiğim hayat yolculuğum boyunca yerine getirirken, bana tarih önünde verdiğim hesaba da sadık kalmam gerektiğini hatırlattı.

“KİMİ TERCİHLER, GÜÇ ODAKLARININ RUHUNA HİZMET EDER; KİMİLERİ İSE ZAMAN GEÇTİKÇE ANLAM KAZANIR”

– Hayat hikayemin içinde tüm bunların bileşkesi olan Cumhuriyet Kadını olma vasfını taşımaya çalışmak, bu kimliğin gerektirdiği sorumluluğu da omuzlamayı gerektiriyordu; ben de bana inanan ve destek veren yol arkadaşlarımla birlikte bu yükü taşımaktan ötürü hiç olmadığı kadar onurlu ve gururluyum. Bu sorumluluğu yerine getirirken ilk günkü heyecanla, ancak her nöbet haftamda biraz daha ağırlaşan bir ciddiyetle hareket etmek için gayret gösterdim.

– Temsil ettiğim koltuk yalnızca bir siyasi görüşün oradaki temsilcisi olarak değil; Cumhuriyet devrimlerine, kadın mücadelesine, Meclisin teamüllerine ve halkın vicdanına karşı olan bağlılığımdı. Demokrasilerde değişim, siyasi partilerde yarış ve seçim elbette esastır. Ancak bazen değişimin yönü kadar yöntemi ve zamanlaması da kıymetlidir.

– Bu süreçte tercih edilen yöntemleri ve Anayasa Mahkemesi’nin Şerafettin Can Atalay hakkında vermiş olduğu hak ihlali kararını Genel Kurul kürsüsünde okuttuğum andan itibaren yapılan açıklamaları kamuoyunun ve tarihi hafızanın takdirine bırakıyorum. Kimi tercihler, güç odaklarının ruhuna hizmet eder; kimileri ise zaman geçtikçe anlam kazanır.

“GÖREV SÜREM BOYUNCA KEYFİYETE DAYALI TUTUM SERGİLEYEN HİÇBİR KİŞİ VE MAKAMA EĞİLMEDİM”

– Şunun açıkça bilinmesini isterim: görev sürem boyunca keyfiyete dayalı tutum sergileyen hiçbir kişi ve makama eğilmedim. Genel Kurul’u yönettiğim hiçbir birleşimde Anayasa, İçtüzük ve doğru bildiğim hukuk ve inandığım etik değerlerden taviz vermemeye gayret gösterdim.

– Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın tarafıma yüklediği sorumluluk gereği, Anayasa Mahkemesi’nin Şerafettin Can Atalay hakkında vermiş olduğu hak ihlali kararını okutmam başta olmak üzere, içtüzüğün gereğini esas alan tüm karar ve yönetim süreçlerini hiçbir tereddüt yaşamadan yerine getirmeye çalıştım. Tarih, sessiz kalanları değil, konuşması gereken yerde sözünü sakınmayan ve bu uğurda bedel ödemeyi göze alanları yazar.

– Bu anlamda TBMM Başkanvekilliği olarak kürsüde bulunduğum son Genel Kurul birleşiminde, yürüttüğüm son işlemin Şerafettin Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından verilen hak ihlali kararının okutulması olmasından ayrıca gurur duyduğumu tarihe not olarak birinci ağızdan düşmek isterim.

– 16 Nisan 2025 günü de böyle bir ruh haliyle onurlu bir duruş sergilemeyi tercih ettim. Çünkü bilirim ki TBMM’nin itibarı, Anayasa Mahkemesi’nin tüm kişi ve kurumları bağlayıcı kararlarını görmezden gelerek değil, makamlara görev ve yetki kaynağı olan Anayasanın gereğini kamu vicdanına emanet ederek korunur.

“HER SON BİR BAŞLANGIÇTIR”

– Bu tutumumla kimi çevreleri rahatsız ettiysem, ki bu da doğaldır; hakikatin sesi, daima konforlu alanlara iyi gelmez. Ben de tarihin akışındaki sessiz ama konforlu alanı değil, vicdanımın sesini doğru bildiğim yolda gereğini yapmak için dinledim ve gereğini yaptım. Her son bir başlangıçtır. Mücadelemizi, ilkemizi ve onurumuzu yanımıza alarak devam edeceğiz. Zira bizim makamlarla değil, doğru yolda ilerlediğimiz ve bu uğurda bedel ödediğimiz insani değerlerle bağımız var.

– Son olarak; bu makam ve bu kutsal görev bana verilmiş bir unvan değil, tarih önünde yüklenmiş bir sorumluluktu. Şimdi bu sorumluluğu devrediyorum; ama Cumhuriyet değerlerine olan inancım, kadın mücadelesine olan bağlılığım ve ilkelerim, mücadele azmimle birlikte katmerlenerek yola devam edeceğim. Beni vaktiyle bu göreve layık gören değerli milletvekillerimize, birlikte çalıştığımız tüm Başkanlık Divanı üyelerine, Meclis emekçilerimize ve destek veren herkese gönülden teşekkür ediyorum.

reklam

YORUM YAP