SOL Parti, son günlerde gündeme gelen yeni anayasa tartışmaları hakkında bir açıklama yaptı. Açıklamada, iktidarın hukuk, sağlık, eğitim ve ekonomi politikalarına eleştiriler yöneltildi.
Yapılan açıklamada, “Erdoğan’ın ve temsil ettiği siyasi rejimin yeni bir anayasa yapma meşruiyeti yoktur.” denilirken, “Hiçbir muhalefet gücü, bu çürümüş azınlık iktidarını ayakta tutmanın payandası olacak kirli anayasa oyununa ortak olmamalıdır.” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada ayrıca, “Yüzyıl önce kurulan cumhuriyetin bütün kurumları teker teker devre dışı bırakıldı. Kentler ve doğa yağmalandı, rant alanlarına dönüştürüldü; sağlık ve eğitim sistemleri özelleştirmelerle sadece kar odaklı hale getirildi. Hastaneler ve eğitim kurumları yandaş sermayeye peşkeş çekildi. Devlet hastaneleri ve okulları, laiklik karşıtı tarikatlara teslim edilerek hizmetlerin kalitesi düşürüldü. Dünya büyük bir bilimsel ve teknolojik dönüşüm yaşarken, imam hatip okulları ve niteliksizleşen üniversite düzeni ile ülkemiz çağın gerisine itildi.” denildi.
NEMALANAN DIŞINDA BİR MUTSUZLAR ÜLKESİ
Siyasal sistemin, yalnızca tek adamın belirleyici olduğu, parlamentonun işlevsizleştirildiği, demokrasinin gösterişli hale getirildiği ve kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırıldığı bir otoriter düzen içerisinde işlediğine dikkat çekildi. Ekonomik krizle mücadele eden ve giderek yoksullaşan emekçiler, ölüme terk edilen emekliler; kendilerinden gelecekleri alınan gençler ve her gün erkek şiddetine maruz kalan kadınlar bu ülkedeki günlük gerçekliklerimizdir. İktidardaki küçük bir azınlık ve bu durumdan faydalananlar dışında ülke mutsuzların ülkesi haline dönüşmüştür. Ormanlar, nehirler ve denizler aç gözlü para hırsıyla yok edilirken, madenler yağmalanmakta. Toplumsal yapının giderek bozulduğu; sanat ve kültürün yok edildiği, tüm ahlaki normların paraya tutsak edildiği bir toplum hak etmiyoruz. Çocuk cinayetleri ve yoksulluk görüntüleri ülkemizin utancı haline gelmiştir.” denildi.
FETİHÇİ ÖZLEMLERE KARNIMIZ TOK
Açıklamada, “Ülkemizin toplumsal yapısını değiştiren göçün ana nedeni olan bölgesel savaşların son bulduğu barışçıl bir dış politika istiyoruz.” denilirken, “Türkiye’yi yıkıma sürükleyen fetihçi özlemlere karnımız tok. Yerli milli söylemlerle emperyalizme yedeklenmeye itiraz ediyoruz. Düşünen insanların uydurulmuş davalarla tutuklanmalarını ve yalnızca etnik ya da dini kimlikleri nedeniyle cezaevlerine doldurulmalarını kabul edemeyiz.” ifadelerine yer verildi.
