AKP ve MHP ortaklığı, iki önemli yasa değişikliği gerçekleştirdi. Bunlardan birincisi TMSF’ye, diğeri ise DDK’ya (Devlet Denetleme Kurumu) olağanüstü yetkiler tanıyor…
Artık TMSF, özel sektör ve bireyler üzerinde de denetim görevi üstlenecek. DDK ise kamu kurumlarını, iştirakleri, dernekleri ve sivil toplum kuruluşlarını denetleyecek…
Bu kadar yetki, hiç de hafife alınacak gibi değil…
Artık hakkınızda yargı kararı olmaksızın, savcı şüpheli damgası vurduğunda TMSF, şirketinize kayyum atayabiliyor ve mal varlığınıza el koyabiliyor…
Şüpheli olmanız yeterli!…
Örneğin, TMSF, İBB operasyonu çerçevesinde 101 kişinin ortak olduğu 24 şirkete kayyum atadı. Bu şirketler arasında İmamoğlu İnşaat ve çeşitli reklam ajansları da bulunuyor…
Ayrıca, 28 şirkete de denetçi kayyum atandı…
Kayyum dediğini yapar!
Yasa bunu öngörüyor. Kayyum, şirketin taşınmazlarını satabilir, şirketi borçlandırabilir, çalışanları işten atabilir ve hatta şirketin iflasını isteyebilir. Kısacası, şirketi kendi malı gibi yönetebilir.
İnanmayın, daha neler! demeyin. Belediyelere atanan kayyumların neler yaptığını gördük. En son örnekler arasında Esenyurt ve Şişli kayyumları var. Esenyurt kayyumu, bölgede dükkanları Diyanet’e devretmekle meşgul…
Neden mi?
Neden yok, sorgulama yok…
Gelelim güncel meselelere. Devlet Denetleme Kurulu üyeleri, Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Geçmişte sadece denetleme yetkileri varken, ocak ayında yapılan değişiklikle yargısal yetkiler de tanındı.
Görevden alma hakkına sahipler. (Kanun no: 7539, 4 Şubat’ta Resmi Gazete’de yayınlandı)
Yeni yasaya göre DDK müfettişleri, görevde kalması sakıncalı gördükleri kişileri görevden alabiliyor. Yetkilerini daha fazla detaylandırmaya gerek bile yok…
En uç noktası bu. Belge, bilgi, kanıt, tanık gerekmiyor. DDK ‘sakıncalısın’ dediği an iş bitiyor. Kapının önüne konuluyorsunuz…
Yerinize kim gelecek?
DDK’nın sakıncalı bulmadığı bir kişi…
Yani kayyum…
Daha önce yazdım. Halk TV ekranında defalarca söyledim. TMSF ve DDK’ya tanınan olağanüstü yetkiler, otokrat rejimin sağlamlaştırılmasına yarayan operasyonlardır.
Maalesef söylediklerim gerçek oldu. Anlaşılan, DDK tarafından İSKİ Genel Müdürü de ‘sakıncalı’ damgasıyla görevden alınarak, yerine kayyum atanacak…
Gidişat bunu gösteriyor…
İSKİ Genel Müdürü Şafak Başa gözaltında…
İSKİ Genel Müdür Yardımcısı Begüm Çelikdelen de gözaltında…
İSKİ Yönetim Kurulu Başkanı şu an tutuklu (Ekrem İmamoğlu) …
DDK için büyük bir fırsat, değil mi?
İSKİ Genel Müdürü ve yardımcısı neden gözaltına alındı, henüz bununla ilgili bir bilgi mevcut değil. Bugün hakim karşısına çıkarılmaları bekleniyor. Ancak bildiğimiz bir şey var; İSKİ, Kanal İstanbul’un güzergahında TOKİ tarafından inşaatına başlanılan evleri kaçak yapı olarak ilan etti. Sazlıdere su toplanma havzasının dibinde yapılması planlanan 24 bin konut için yıkım kararı alındı…
Bu kararın üzerinden 24 saat geçmeden gözaltına alındılar…
İşte bu nedenle diyorum ki DDK, TMSF’nin yaptığı gibi hareket edebilir… ve İSKİ’ye kayyum atayabilir.
Ankara’nın İSKİ’yi alması, İBB’nin can damarını kesmesi demektir…
İBB’nin içine girmesi, Kanal İstanbul’un önündeki en büyük engeli ortadan kaldırmak anlamına geliyor…
Saray için büyük şeyler demek…
