reklam
reklam
DOLAR38,8912% 0.02
EURO43,6120% 0.39
STERLIN51,6553% 0.09
FRANG46,6098% 0.37
ALTIN4.047,65% 1,17
BITCOIN105.807,392.653
reklam

Hikmet Çetin: Ecevit’tan beri böylesini görmemiştik, Özgür Özel lider oldu

Yayınlanma Tarihi : Google News
Hikmet Çetin: Ecevit’tan beri böylesini görmemiştik, Özgür Özel lider oldu
reklam

CHP’nin tecrübeli ismi, eski Genel Başkan Hikmet Çetin, siyaset gündeminin CHP’ye yönelik davalar ve operasyonlarla şekillendiği bir süreçte halktv.com.tr’ye açıklamalarda bulundu. Çetin, CHP’nin geçmiş dönemlerinde böyle yoğun bir saldırıya maruz kalmadığını, mevcut iktidarın yaptıklarının akla bile gelmediğini ifade etti. Bu dönemde Özgür Özel’in muhalefetinin etkili olduğunu vurguladı ve “Genel başkandı artık lider oldu, Ecevit’ten beri böylesini görmemiştik” dedi.

Çetin, CHP’nin birden fazla cephede mücadelesini sürdürdüğü bu süreçte, geçmiş ve güncel gerilimlere de dikkat çekti. “CHP’de hiçbir genel başkana tanınmayan fırsatlar Sayın Kılıçdaroğlu’na verildi. 13 yıl genel başkanlık yaptı. Partiye böyle saldırılar olduğu günlerde onun gelmesi, görünmesi gerekiyor. Örneğin İzmir mitinginde bulunması gerek ama gelmeyecek” şeklinde konuştu.

Kurultay davasının sonucunda partinin yeniden Kılıçdaroğlu’na döneceği öngörüsüne de, “Sonucunu öngörür ve kabul etmem” tahminiyle yanıt verdi.

“DARBE DÖNEMLERİNDE YAPILMAYANLAR YAPILIYOR”

Son dönemde toplumda artan otokrasi endişeleri, birçok büyük adım atılmasıyla daha belirgin hale geldi. İktidarın hemen hemen her alanda harekete geçtiği izlenimini uyandırıyor.

Basın, üniversiteler ve bürokrasiden orduya kadar tüm alanlarda yeni bir düzen tesis ediliyor. Bunun en son örneği, cumhurbaşkanına ordu kadrolarını değiştirme yetkisi veren kanun teklifi… Tüm bunlar sizde benzer kaygılar doğuruyor mu?

Bunlar kabul edilemez şeyler. Tek adam yönetimi o kadar ileri gitti ki, subayları bile atabiliyorlar. Ordunun kendi dinamikleri var ve geçmişte kimse ordunun iç işleyişine karışmamıştır. Şimdi ise, ceza verme ve ordudan atma yetkileri tek bir kişide toplandı. Bu nasıl olabilir?

Her yere el atıyorlar. 1950’lerden beri siyasetin içindeyim ve çok partili hayatı yakından takip ettim; bu tür şeyler kimsenin aklından geçmedi. Şimdiye kadar hiçbir cumhurbaşkanı ve başbakanın yapmayı düşündüğü şeyler, hatta darbe dönemlerinde bile yapılamadı.

Şimdi siz cumhurbaşkanı adayını tutuklamışsınız. Neden? Kaçma veya delil karartma şüphesi vardı deniliyor, ama her iki gerekçenin de aslında geçerliliği yok. Tutukluluk artık bir ceza haline gelmiş.

Erdoğan, İmamoğlu ile karşılaşmak istemiyor. Yargı o kadar siyasallaşmış ki, rakibini yargı aracılığıyla saf dışı bırakmayı hedefliyor.

Ben 50’lerden beri siyasetin içindeyim ve böyle bir dönem hiç yaşamadım. Yargıya olan güven büyük ölçüde sarsıldı, artık sokaktaki insanlar bile ‘yargıya güvenmiyorum’ diyor.

“ERDOĞAN BİRÇOK YOLU DENEYECEK”

Peki, bu olayların nedenleri neler? Erdoğan, görevde kalmak istediğini saklamıyor. Bir konuşmasında, “Milletin takdiriyle geldiğimiz bu koltuklarda ebediyen oturacak değiliz. Emr-i hak vaki bulduğunda kara toprağa döneceğiz” demişti. Biz bunları, Erdoğan’ın tekrar cumhurbaşkanı seçilmesi için mi yaşıyoruz?

Kesinlikle evet, tekrar aday olmak için daha fazla yolu deneyecektir. Anayasal sorunu aşmak için 400 oya ihtiyaç duyuyor ve 20-25 oyluk bir farkla bunu tamamlayabilir. Böylece istediği Anayasa değişiklerini referandumsuz geçirebilir, kendisini neredeyse hayat boyu iktidarda tutacak hale getirebilir.

Yaşadığı sürece cumhurbaşkanı olmak istiyor ve biz de bu nedenle bu olayları yaşıyoruz.

“HER ŞEYLERİ BU CUMHURİYETE BORÇLULAR AMA…”

Erdoğan, yıllarca DEM ve PKK için “dış güçler, ahtapot, suç örgütü, karanlık organizasyon” gibi terimler kullandı, şimdi bu sözcüklerin yeni hedefi İmamoğlu ve CHP… Türkiye’nin siyasi tarihinin birinci partisine karşı gerçekleştirilen bu saldırıyı nasıl değerlendiriyorsunuz? 31 Mart sonuçları ve gelecekteki seçimlerde iktidarın el değiştireceği yönündeki araştırmalar mı etkili, yoksa daha derin bir strateji mi var? CHP’yi etkisizleştirme çabalarının arkasındaki nedenler nedir?

Bunların hepsi etki yaratan unsurlar. Seçim sonuçları, önümüzdeki seçimlerde İmamoğlu-Özel ikilisiyle mücadele etmek istemiyor, bu kesin. Anketler sürekli kendisine ulaştırılıyor ve bu durum da etkili.

Ayrıca bu kadrolar her şeylerini cumhuriyete borçlular. Bu cumhuriyet en çok Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’a yaradı. Sıradan ailelerden çıkıp, hem başbakanlık hem de cumhurbaşkanlığı yaptılar. Fakat buna rağmen Atatürk’e karşı duruyorlar. Özledikleri bir halifelik olsaydı ne olurlardı? Hiçbir şey olmazdı. Abdullah Gül, hem başbakan hem dışişleri bakanı, hem cumhurbaşkanı oldu. Tayyip Bey de benzer görevleri üstlendi. Bu noktalara gelmelerini kimse düşünmedi, ancak yine de varlıklarını cumhuriyetle hesaplaşma üzerine kurarak sürdürüyorlar.

Uluslararası dengelerin de önemli olduğunu unutmamak lazım. Tüm yabancı liderler, tek bir kişiyle muhatap olmayı tercih eder; bu daha kolaydır. Hem Avrupa hem Amerika bunu ister. Düşünün ki, parlamento onayı gerekse bile, tek bir telefonla istediğiniz kişiyi alabilirsiniz. O nedenle, işbirliğine açık bir lider tabii ki işlerine gelir. Çünkü her şey tek kişinin onayıyla gerçekleşebilir.

“BATI TEK TELEFONLA SONUÇ ALDIĞI YÖNETİM İSTER”

Batı’nın İmamoğlu operasyonuna cılız tepkisinin nedenlerinden biri bu olabilir mi?

Kesinlikle öyle; bu konu Batı’nın gündeminde yok çünkü mevcut durum onlara çok faydalı geliyor. Düşünsenize, Merkel bir telefonla burada tutuklu bulunan bireyi gönderebildi. Hukukun ve parlamenter sistemin işlerlik kazandığı bir ortamda bunlar mümkün mü? Dolayısıyla Batı tek telefonla sonuç alacağı bir yönetim ister, sadece tek kişiyle muhatap olmayı tercih eder.

Ayrıca, bölge yeniden şekillenirken, Türkiye’nin kritik bir noktada yer aldığını da göz önünde bulundurmak gerekir. Bu nedenle, İmamoğlu operasyonunda ABD Başkanı Trump’tan alınan iznin varlığına inanıyorum.

“BİR İKTİDAR SOKAKTAN ÇOK KORKUYOR”

Erdoğan, Özgür Özel’e yerel seçimlerden hemen sonra normalleşme çağrısında bulundu. “CHP’nin hızla normalleşmesi lazım. CHP’nin üzerindeki vesayet prangalarından kurtulması gerekiyor. Sayın Genel Başkan’ın suç örgütünün boyunduruğundan kurtularak kendisini toparlaması, ülkenin gerçek gündemine dönmesi şart” dedi. Erdoğan’ın normalleşme dedikleri nedir sizce? Bu çağrının tonunu ve zamanlamasını nasıl buldunuz?

Erdoğan açıkça “İmamoğlu’nu unutun” mesajı veriyor. Çünkü onun karşısında üç kez kaybetti ve tekrar yarışırsa yine kaybedecek.

Özgür Özel de 19 Mart sonrası siyaseti sokağa taşıdı, büyük kitleleri yanına çekti. Asıl korkuları sokaktan kaynaklanıyor. Bu nedenle Özgür Özel’e normalleşme çağrısı yapıyorlar, onu tekrar salona dönmeye davet ediyorlar.

Sokakla olmaz ifadesini sık duyuyoruz. Peki sokakla olmaz mı, olmazsa neyle olur?

Sokak hiç de öyle değildir. İktidar buna karşı çıkıyor çünkü sokak baskı yapıyor. CHP, AK Parti’nin güçlü olduğu Yozgat ve Konya gibi şehirlerde etkili eylemler gerçekleştirdi, kitleleri topladı ve elbette bunu görünce çekiniyorlar. Erdoğan, “İmamoğlu’nu unutun” mesajıyla bunu kelimelere döküyor.

Erdoğan, siyasetin daha çok mecliste yürütülmesini istemektedir gibi görünüyor.

Erdoğan böyle bir şey istiyor ama Genel Başkan Özgür Özel buna asla katılmayacaktır. İzmir Mitingi’ne katılacak, bekleyin, orada milyonları göreceksiniz. Şu an yola çıkıyorum, çok büyük bir eylem olacak. Yani, artık sokaktan çekilmek mümkün değil.

“ERDOĞAN ARTIK OYLARINI ARTIRAMAZ”

Erdoğan yıllarca kutuplaşma ile yönetti, çünkü çoğunluğu elinde bulunduruyordu ve bu durum kendi tabanını korumak için yeterliydi. Ancak artık Erdoğan çoğunluk değil. AKP ve MHP, son kamuoyu araştırmalarında bile %40’a ulaşmakta zorlanıyor. Dolayısıyla geçmişte muhalefetten oy alma çabası şimdi tersine dönmeye başladı. Erdoğan, muhalefet tabanına seslenmeli. Kurultay davasıyla CHP’yi sıkıştırmışken, cumhurbaşkanı adayını tutuklamışken… Erdoğan oy oranını artırabilir mi? Yeni kesimlerden oy alabilir mi?

Hayır, ne yaparsa yapsın oylarını artırması mümkün değil. İnsanlar ekonomik zorluklar içinde bulunuyor. Bir ülkenin istikrarının güvencesi orta sınıftır. Ancak bugün o sınıf yok. Sadece yoksullar ve varlıklı kesim var. Zengin daha zengin, yoksul ise daha yoksul hale geldi. Ekonomi gündemdeyken kimse dine ya da cemaate bakmaz, çünkü herkes aç. Öncelikli mesele budur. Toplumdaki ekonomik sorun, her iktidarı sarsar ve bitirir. Bu iktidar da ne yaparsa yapsın, ekonomiden çıkışın yolunu bulamayacak. Hareket alanı kalmadı.

Sadece İmamoğlu operasyonu sonrasında 50 milyar dolar kaynadı, faizler yükseldi, iş dünyası ayaklanmaya başladı. Buradan nasıl çıkış olacak? Atatürk’ün titizlikle kurduğu, Cumhuriyet’in simgesi olan fabrikaların hepsi satıldı, devlet kurumları elden çıkarıldı.

“BUNDAN SONRA KAÇ KURULTAY YAPSANIZ ÖZEL KAZANIR”

Şimdi bu hafta kurultay davasında iddianamenin açıklanmasını bekliyoruz. 100’den fazla şüpheli var, CHP Genel Başkanı da dahil olmak üzere 9 milletvekili iddianamede yer almakta. Diyelim ki kurultay iptal edildi… Ne olmasını bekliyorsunuz?

CHP bir kurultay yaptı, genel başkan değişti. Ardından bu kurultay hakkında iddialar ortaya atılınca diğer kurultay gerçekleşti ve Özgür Özel neredeyse tüm oyları aldı.

Bundan sonra kaç kurultay yaparsanız yapın, Özgür Özel rahatlıkla kazanır. İster delegeleri değiştirin, ister il-ilçe kongrelerini yenileyin sonuç değişmez. Özgür Özel, çalışkan ve etkili bir siyaset yürütüyor. Ecevit’ten sonra CHP böyle bir genel başkan görmedi.

“KILIÇDAROĞLU MAHKEME KARARIYLA DÖNMEZ, SONUÇLARINI TAHMİN EDER ÇÜNKÜ”

Kurultay davasında ‘mutlak butlan’ kavramı ortaya atıldı. Bu kavram, hukuki bir işlemin baştan itibaren geçersiz olması demektir. Yani, partinin Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlık yaptığı dönemine geri dönmesi şeklinde yorumlanıyor. İktidar böyle bir durumu mu istiyor?

İktidar bunu istemektedir ama ben Kemal Kılıçdaroğlu’nun mahkeme kararıyla tekrar genel başkanlık koltuğuna oturacağını düşünmüyorum. Bunun olacağını kabul etmez çünkü olguları öngörür ve buna rıza göstermez. Yeni bir kurultay yapsanız da Özgür Özel kazanır. O da bu durumu gözetmektedir.

Özgür Bey, etkili muhalefetiyle genel başkandan lidere dönüştü. Kitleleri harekete geçirme, sokakta toplama gücünü gösterdi. Bunu herkes görüyor.

“KİMSEYE TANINMAYAN ŞANS 13 YIL KILIÇDAROĞLU’NA TANINDI”

Bunlar, Kılıçdaroğlu’nun tavrı nedeniyle mi daha da büyüyor acaba? İzmir mitingine katılırsa neler olurdu? Kılıçdaroğlu’nun parti yönetiminden uzak durması ve ayrı bir figür olarak hareket etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

İzmir mitingine katılacağını düşünmüyorum ama aslında gelmesi gerek. 13 yıl boyunca bu partinin genel başkanlığını üstlendi ve kimseye tanınmayan fırsatlar ona tanındı. Onun döneminde ciddiyetle bir muhalefet dahi yapılamadı. Bunun yanı sıra, böyle günlerde herkesin önce onun katılması ve görünmesi gerekiyor.

Bu bir gerçek ki Erdoğan, Özgür Özel-Ekrem İmamoğlu ikilisini görmek istemiyor; onlardan korkuyor. Onların meydanları doldurmasından çekiniyor. Eski düzenine geri dönmek istiyor, ama artık dönüş yok; liseli gençler ve ortaokul öğrencileri sokağa çıkmaya başladı. Buradan dönüş mümkün değil.

Bundan sonrası için ne görüyorsunuz?

Sandık eninde sonunda gelecek, seçimden kimse kaçamaz. Bu kadar ekonomik zorluk içinde olan bir toplumdan, sandıktan kaçabilir misiniz? Böyle bir durum yaşanırsa, istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir; Allah korusun.

reklam

YORUM YAP