Uskumru Platformu tarafından düzenlenen panele katılan şehir plancısı ve akademisyen Prof. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu, etkinlik sonrasında ANKA Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Kanal İstanbul, rezerv alanları ve tutuklu şehir plancıları ile ilgili dikkat çeken ifadeler kullanan Giritlioğlu, Kuzey Ormanları’nın ciddi tehditler altında olduğunu vurguladı.
“Kuzey Ormanları Büyük Bir Tehdit Altında”
“Kanal İstanbul, burada tek başına bir proje değil. Kuzey ormanları açısından baktığımızda, üçüncü havalimanı, üçüncü köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu gibi mega projeler de entegre bir şekilde bu bölge üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. 2009 yılında onaylanan çevre düzeni planımız, kuzeye doğru baskı ve yapılaşmayı yasaklıyor, ama buna rağmen Kanal İstanbul projesi ve diğer mega projeler, kuzey ormanlarına büyük bir yapı ve nüfus baskısı getiriyor. Bölgedeki değişimleri adım adım gözlemlemek mümkün ve bu durumda Kuzey Ormanları ciddi bir risk altında.”
“Kanal İstanbul Rezerv Alanı”
“Kanal İstanbul bölgesindeki rezerv alanı 2012 yılında ilan edildi. 33 bin 500 hektarlık bu alan, İstanbul’un en büyük rezerv alanı olma özelliğine sahip. Bu alanda, tarım, mera, orman ve su havzaları gibi hassas ekolojik sistemler bulunuyor. Ancak mevcut projeler, bu alanları ciddi yapılaşmalara açarak ekolojik dengeyi tehdit ediyor. 2012 yılında yürürlüğe giren 6306 sayılı yasayla yapılan uygulamalar, bu konuda oldukça endişe verici.”
“Tehlikeli Bir Süreç Başlatıldı”
“Kanal İstanbul, iki ayağı olan bir projedir; bir su yolu ve etrafında geliştirilen gayrimenkul projeleri. TMMOB bünyesinde oluşturduğumuz bilim kurulu, bu projenin esas olarak büyük bir gayrimenkul projesi olduğunu vurguladı. Su yolu kısmı ayrı bir iş olabilir ancak temel olarak gayrimenkul projeleri burada ön planda.”
“Kanal İstanbul Siyasi Bir Projedir”
“Bu projede, İstanbul’un su havzaları da hedef alınıyor. Örneğin, Sazlıdere Barajı İstanbul’un 24 günlük suyunu sağlayan bir alan. 30 milyon metrekarelik tarım alanı da dahil olmak üzere, bu bölgedeki doğal kaynaklar korunmayı gerektiriyor. Açtığımız birçok dava var, ancak bu davaların çoğu hızlı bir şekilde reddedildi ve bu süreç, projenin politik boyutunu açıkça gösteriyor.”
“İBB’ye Erişim Yasağı”
“2019 yerel seçimlerinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi, tapu kayıtlarını inceledi ve büyük değişimlerin olduğunu ortaya çıkardı. Bunun üzerine İBB’ye tapu bilgilerine erişim yasağı getirildi. İBB Yönetimi, Kanal İstanbul’a karşı duruşunu açıkça ortaya koydu.”
“Büyük Ekolojik Yıkım”
“Kanal İstanbul projesi, sadece İstanbul için değil, tüm Trakya ve Karadeniz ülkeleri için büyük bir ekolojik yıkım projesidir. Proje, Marmara Denizi ile Karadeniz’i birbirine bağlayarak, bu denizel ekosistemi etkileyebilir ve birçok türün yok olmasına yol açabilir.”
“Sosyal Konut Değil”
“Proje kapsamında yapılan konutlar üst gelir grubuna yönelik. Ayrıca bu alanlar, kentin afet durumunda ihtiyaç duyacağı tarım ve su havzalarıdır. Burada sosyal konut yapılması mümkün değil.”
“İki Bakan Arasında Çelişki”
“Burada açıklanan yanlış bilgiler, durumu daha da karmaşık hale getiriyor. İki bakanın farklı demeçleri, sürecin karmaşasını ortaya koyuyor. Su yolu projesi şu anda duraklama aşamasında, ancak gayrimenkul projeleri hızla devam ediyor.”
“Afetle İlgili Değil”
“Dünyada benzer projeler var, ancak onların etrafında gayrimenkul projeleri bulunmuyor. Kanal İstanbul projesinde ise, planlamalar ile afet durumları arasında bir ilişki yok. Bu projelerin tamamen rant amaçlı olduğu görülüyor.”
“Hukuksuzluklar Yüzünden Cezaevindeler”
“Kanal İstanbul’a karşı duruş sergileyen şehir plancısı arkadaşlarımız, hukuksuz bir şekilde tutuklandılar. Adaletin bir an önce sağlanması ve hukuksuzlukların sona ermesi temennisindeyiz.”
“Kuzey Ormanları’nın Durumu”
Kuzey Ormanları Savunması aktivisti Hasan Ali Sarıkaya, bölgedeki ekosistemin gelişimini vurguladı: “Kuzey Ormanları, İstanbul’un su ve yeşil alanlarını sağlayan önemli bir ekosistem, ancak uzun yıllardır bu bölge giderek daha fazla betonlaşıyor. Bu da beraberinde çeşitli sorunları getiriyor.”
