

İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, 19 Mart’ta gözaltına alınmasının ardından gönderdiği mesaj, Avrupa Birliği’nin Beşiktaş’ta düzenlediği “Avrupa Günü” resepsiyonunda okundu. İmamoğlu, mesajında demokratik değerlere bağlılığını vurgularken, Türkiye’de ve dünyada yaşanan güncel gelişmelere dikkat çekti.
Resepsiyon, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Ossowski tarafından düzenlendi. Etkinliğe, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçlamasıyla hakkında dava açılan 7 gazeteci de özel davetli olarak katıldı.
Resepsiyonun açılış konuşmasını Ossowski yaparken, İmamoğlu’nun mesajı İBB Başkanvekili Nuri Aslan tarafından uluslararası katılımcılarla paylaşıldı. Mesajda İmamoğlu, İstanbul’un Avrupa’nın çoğulcu yapısına katkı sunduğunu belirtti:
“İstanbul, Avrupa’nın kültürel başkentlerinden biri olarak, iki kıtayı birleştiren eşsiz konumuyla, tarih boyunca olduğu gibi, bugün de Avrupa’nın çoğulcu ve açık toplum vizyonunun önemli bir simgesidir.”
“Popülist Liderler Her Şey Manipüle Ediyor”
İmamoğlu, dünyada otoriterleşme eğilimlerinin arttığını ve bunun yalnızca demokratik kurumları değil, uluslararası düzeni de tehdit ettiğini vurguladı:
“Otoriterleşme dalgası, demokratik kurumları zayıflatmakla kalmıyor; ortak değerleri ve hak temelli uluslararası düzeni de erozyona uğratıyor.
Popülist liderler, kendi politik gündemlerine uğruna, hemen hiçbir şeyi manipüle etmekten kaçınmıyorlar. Ukrayna ve Gazze’de yaşanan büyük kayıplar, acı ve yıkımın ardından barış girişimlerinin yeniden başladığını gösteriyor.
İmamoğlu, Türkiye’de terör örgütü PKK’nın silah bırakma açıklamasına dikkat çekerek, sürecin yalnızca ateşkesle sağlanamayacağını belirtti:
Türkiye’de ise, ülkemizin en sancılı meselelerinden biriyle ilgili önemli bir gelişme yaşandı. Haftanın başında, terör örgütü PKK, silah bıraktığını ve kendini lağvettiğini açıkladı. Ancak unutmayalım ki, silahların susması, tek başına barış anlamına gelmez. Ateşkeslerin arkasında sosyal adalet, onurlu bir yaşam ve demokratik bir düzen olmazsa; temel haklar ve özgürlükler güvence altına alınmaz, eşit yurttaşlık ve toplumsal katılım sağlanmazsa, silahlar bir gün daha da yüksek sesle dönebilir. Adil bir toplumsal ve siyasi düzen kurulmadan, kalıcı barışa ulaşmak mümkün değildir. Dolayısıyla, bu çerçevede kilit bir noktayı vurgulamak isterim:
Kürt meselesine dair çözüm sürecinde şeffaflık ve katılımcılık vurgusu yapan İmamoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
Kürt meselesi konusunda hayati öneme sahip bir süreç, iktidarın yapmak istediği gibi, az sayıdaki siyasetçinin kapalı kapılar ardında yürüteceği görüşmelerle yönetilemez. Günü kurtarmayı amaçlayan, kısa vadeli ve dar siyasi hesaplarla ve sorunun bölgesel boyutu göz ardı edilerek, sonuca ulaşılamaz.
Mesajında Lozan Antlaşması’na da atıfta bulunan İmamoğlu, anlaşmanın Cumhuriyet’in temel taşlarından biri olduğunu vurguladı:
Bu vesile ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu metinlerinden birini oluşturan Lozan Antlaşması’na da değinmek istiyorum. Demokratik Cumhuriyetimizin temeli olan Lozan’da, Türkiye’nin içinde her yurttaşın başı dik, onurlu ve özgür bir biçimde, kendi kimliğiyle yaşayabileceği dünyaya ilan edilmiştir. Lozan Konferansı, aynı zamanda savaştan yeni çıkmış ve barışı öncelemiş Türkiye’nin büyük bir diplomatik zaferidir ve her yurttaşımız bu zaferle haklı bir gurur duyar, duymalıdır. Şunun altını çizmeliyim ki; Türkiye için her zaman öncelik, yurtta ve dünyada barış ilkesidir. Bu ilke, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün bize mirasıdır. Lozan Antlaşması da işte Avrupa ile eşitlik, bağımsızlık ve barışa dayanan ilişkilerin başlangıç noktasıdır. İstanbul’da da 100 yılı aşan bu demokrasi mirasını ve kapsayıcılığı koruyan politikalar izledik.
19 Mart sabahı yaşadığı polis operasyonuna da değinen İmamoğlu, süreci şu sözlerle anlattı:
“Biliyorsunuz ki 19 Mart sabahı evim, yüzlerce polis tarafından kuşatıldı. Siyasi güdümlü, hukuki mesnetten yoksun suçlamalarla tutuklandım. Belediyemiz abluka altına alındı, çalışma arkadaşlarım gözaltına alındı. Ancak halkımız, bu siyasi operasyon karşısında sessiz kalmadı.”
Toplumun farklı kesimlerinden yükselen destek mesajlarına da değinen İmamoğlu, özellikle Avrupa’dan gelen dayanışma mesajlarına teşekkür etti.
Avrupa Birliği ile ilişkiler konusunda ise uzun vadeli vizyon çağrısı yapan İmamoğlu, mesajını şu sözlerle tamamladı:
“Demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne bağlı bir Türkiye, Avrupa’nın güvenliği ve ortak geleceği için vazgeçilmezdir… “