reklam
reklam
DOLAR38,8949% 0.36
EURO43,4533% -0.25
STERLIN51,6683% -0.22
FRANG46,4694% 0.15
ALTIN4.001,01% -0,81
BITCOIN102.953,21-1.131
reklam

50 yaşından sonra Türkçe öğrendi: Araya Farsça koyuyorum sonuç Osmanlıca

Yayınlanma Tarihi : Google News
50 yaşından sonra Türkçe öğrendi: Araya Farsça koyuyorum sonuç Osmanlıca
reklam

HAŞİM KILIÇ / NEFES

2018 yılında Ankara’ya gelen ve iki yıl Polonya’nın Türkiye Büyükelçisi olarak görev yaptıktan sonra, 2023 Şubat ayında yeniden Türkiye’ye atanmış olan Maciej Lang, dil bilgisi konusundaki yetkinliğiyle dikkat çekiyor.

7 farklı dil bilen Lang, Ankara’ya ilk geldiğinde kendi çabalarıyla Türkçe öğrenmiştir. NEFES’e verdiği özel röportajda, “50 yaşında Ankara’ya geldikten sonra Türkçe öğrenmeye başladım. Çok zor değil, gramer matematik gibi. Çok mantıklı bir dil” şeklinde konuştu.

Farsça da bilen Lang, Türkçesinde sıkça Farsça kelimelere yer verdiğini belirterek, “Kelimeler arasına Farsçadan gelen kelimeler koyuyorum ve neticesi Osmanlıca” ifadelerini kullandı. Lang’ın en sevdiği Türkçe kelime ‘Efendim’ iken, telaffuz etmekte en çok zorlandığı kelime ise ‘Gerçekleşmek.’

Polonya Büyükelçisi Maciej Lang, Türkçeyi öğrenme sürecini şu şekilde açıkladı:

“Benim çalışma imtiyazına sahip olduğum her ülkede, her zaman o ülkenin dilini öğrenmeye gayret ederim. Öncelikle temel bilgileri kendi başıma öğrenirim. Hiç kurslara gitmem. Sonrasında halk ile sohbet etmeye ve basit metinleri okumaya başlarım. Çünkü bir diplomat için bu sadece faydalı değil, aynı zamanda zorunludur. Zira bir diplomat için çevreyle doğrudan iletişim kurmak çok önemlidir. Tercümanla konuşmayı camdan öpmeye benzetiyorum. Çünkü tercüman ne kadar yetenekli olursa olsun, genelde bir eksiklik hissederim.”

ARAYA FARSÇA KOYUYORUM SONUÇ OSMANLICA

50 yaşında Ankara’ya geldikten sonra Türkçe öğrenmeye giriştiğini belirten Lang, “Çok zor değil, çünkü Polonya’da Şarkiyat Fakültesi’nde eğitim aldım. Bu yüzden Farsça konuşabiliyorum. Türkçe, gramer olarak matematik gibi oldukça mantıklı. Kelimeler arasında Farsçadan gelen kelimeler kullanıyorum, sonuç olarak Osmanlıca ortaya çıkıyor. Türkiye’nin tarihi beni çok etkiliyor, bu konuda çok okudum. Lisan-ı Osmani de benim için şahsen çok güzel bir dil” dedi.

GAYRETİN SEMERESİ HAKİKATİN BEREKETİDİR

Lang, Türkçede özel ilgi duyduğu kelimenin ‘Efendim’ olduğunu vurgularken, “Bu kelime Türkçenin doğal zarafetini ve estetiğini mükemmel bir şekilde yansıtıyor. En çok zorlandığım kelime ise ‘Gerçekleşmek’” açıklamasında bulundu. Lang, Türkçe bilmenin faydalarını ise şöyle dile getirdi:

“Bence Türkçe bilmek, yeni ufuklar açıyor. Çok ilginç insanlarla, bazen de seçkin şahsiyetlerle sohbet etme imkanı sunuyor. Ayrıca, sadece Türkçede yayımlanan kitapları okuma fırsatı veriyor. Türkiye’de hayat daha kolay hale geliyor. Öğrenmek kolay değil ama garanti edebilirim ki, bu gayretin karşılığıdır, gerçek bir berekettir.”

Dil öğrenmenin kendisi için bir zevk olduğunu belirten Lang, “Benim için dil yaşayan bir varlık gibidir. Bir memlekette görev yaparken oranın dilini öğrenirim. Ancak sonra pratik yapılmadığında o dili unutuyorum” ifadelerini kullandı. Büyükelçi Lang, Türkçe, İngilizce, Fransızca, Rusça, Ukraynaca, Farsça ve Romence bildiğini ekledi.

ANKARA’YI TERK EDERKEN KALBİMDE MAHZUNLUK VARDI

Büyükelçi, Ankara’ya ilk kez 2018 yılında geldiğini belirterek, yıllar sonra tekrar büyükelçi olarak atanmasının kendisi açısından anlamını şöyle açıkladı:

“O zaman memurluğum sadece iki yıl sürdü. Ankara’yı terk ederken içimde bir burukluk vardı. Ankara’ya bir daha dönmeyeceğimi düşünüyordum. Ama hayat sürprizlerle dolu ve bu sürpriz benim için gerçekleşti. Şimdi Ankara’da olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Genelde bir büyükelçi yalnızca bir kez gelir; fakat Polonya-Türkiye ilişkilerine baktığımızda, her asırda en az iki kez Türkiye’de görev yapan bir büyükelçi olmuştur.”

TEMA: GÜVENLİK, AVRUPA!

Türkiye ile Polonya arasındaki ilişkiler ve ülkesinin AB Dönem Başkanlığı hakkında da görüşlerini paylaşan Lang, şunları söyledi:

“Her alanda işbirliğimiz giderek gelişiyor. Öncelikle savunma sanayi alanındaki işbirliğimiz oldukça iyi. Aynı zamanda kültür, eğitim ve ticaret alanlarında da işbirliğimiz büyümekte. AB dönem başkanlığı sırasında belirlediğimiz tema: ‘Güvenlik, Avrupa!’ Çünkü güvenlik, son derece önemlidir. Güvenliğin birçok boyutu var; iç güvenlik, dış güvenlik, sağlık güvenliği, bilgi güvenliği ve gıda güvenliği gibi. Yani her alanda güvenlik, çok önemli bir meseledir. Dönem başkanlığında Avrupa-NATO ilişkilerini güçlendirmek ve transatlantik işbirliğini derinleştirmeyi amaçlıyoruz.”

reklam

YORUM YAP