reklam
reklam
DOLAR38,7771% -0.07
EURO43,4932% 0.03
STERLIN51,6268% -0.14
FRANG46,1539% -0.15
ALTIN3.964,02% -2,21
BITCOIN103.292,80-0.142
reklam

New York Times Türkiye’ye Dikkat Çekti: “Cesaretleri Küresel Sessizlikten Fazlasını Hak Ediyor”

Yayınlanma Tarihi : Google News
New York Times Türkiye’ye Dikkat Çekti: “Cesaretleri Küresel Sessizlikten Fazlasını Hak Ediyor”
reklam

ABD merkezli New York Times gazetesinde bugün yayımlanan yazıda, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan süreç detaylı bir şekilde ele alındı.

Makalede, “Dünyanın geri kalanı Türkiye’nin otoriterliğe ve aşırıcılığa kaymasını engelleyemeyebilir ama denemelidir. İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından yüz binlerce Türk, son yılların en büyük protesto gösterileriyle sokakları doldurdu; bu cesaret gerektiriyordu. Onların cesareti, küresel sessizlikten çok daha fazlasını hak ediyor.” ifadesine yer verildi.

“Türkiye Halkı Otokrasiye Direniyor. Sessizlikten Daha Fazlasını Hak Ediyorlar” başlıklı yazıda, İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve ardından meydana gelen protestolar hatırlatıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “yönetimini yıllar içinde otoriterleştiği, yargı bağımsızlığını zayıflattığı ve muhalefeti bastırdığı” vurgulandı.

“ERDOĞAN, GÜCÜNÜ ARTTIRMAK İÇİN YÖNETİMİ DEĞİŞTİRDİ”

Türkiye’nin Avrupa, Asya ve Orta Doğu’nun kesişim noktasında yer aldığını ve NATO’daki en büyük ikinci orduya sahip önemli bir ABD müttefiki olduğuna dikkat çekilen yazıda, şu ifadeler yer aldı:

“Ancak Türkiye, son on yıl içinde otokrasiye doğru kayıyor. Erdoğan, gücünü artırmak için yönetim yapısını değiştirdi, mahkemeleri kontrol altına aldı, seçimleri manipüle etti, akademisyenleri tasfiye etti, medya kuruluşlarını kapattı ve gazetecileri ile protestocuları tutukladı. Geçtiğimiz ay Erdoğan, demokrasiye yönelik saldırılarını yeni bir boyuta taşıdı.

Artan hükümet memnuniyetsizliğiyle birlikte, İmamoğlu ve 100’e yakın çalışma arkadaşı şüpheli suçlamalarla gözaltına alındı. Bu tutuklamalar, Türkiye’yi geçmişte Rusya’nın demokratik yolla seçilmiş liderini otokrasiye dönüştürme yoluna soktu. İmamoğlu, Silivri Cezaevi’nden buraya yazdığı mesajda, ‘Bu sadece demokrasinin yavaş bir erozyona uğraması değil, Cumhuriyetimizin kurumsal temellerinin kasıtlı olarak ortadan kaldırılmasıdır’ dedi.”

SESSİZLİĞE DİKKAT ÇEKİLDİ

Dünyanın geri kalanından gelen tepkilerin “zayıf” olduğu belirtilen yazıda, İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından ABD Başkanı Donald Trump’ın, Erdoğan için “Ben onu severim, o da beni sever” dediği hatırlatıldı. Şunlara yer verildi:

“Pek çok Avrupalı lider, sessiz kaldı. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen sadece ‘tutuklamanın derin endişe verici’ olduğunu ifade etti. Türkiye’nin stratejik önemine ve Erdoğan’ın iktidarını elinde tutma konusundaki tutumuna bakıldığında, cevapların kolay olmayacağı ortada. Ancak dünya demokrasileri, dengeyi yanlış kuruyor. Türkiye halkını desteklemek ve Erdoğan’a baskı yapmak için daha fazlasını yapabilirler.”

“İMAMOĞLU MUHTEMELEN KAZANACAK”

“Türkiye’deki seçmenlerin artık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iktidarını benimsemedikleri” ifade edilen yazıda, “Anketler ve siyasi analistlere göre, bugün seçim olsa İmamoğlu muhtemelen kazanacaktır. Kendisi, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1919’da direniş grubu olarak kurduğu ve sonradan modern Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk iktidar partisi haline gelen Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir üyesidir. Parti, Türkiye için laik bir hükümet vaadinde bulunmaktadır.” denildi.

Yazıda, İmamoğlu’nun 2019’da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği, ancak Erdoğan’ın partisi tarafından seçimin iptal edildiği ve İmamoğlu’nun ikinci seçimde daha belirgin bir zafer elde ettiğine vurgu yapıldı.

“İMAMOĞLU, İSTİKRAR SAĞLAYABİLEN BİR LİDER OLABİLİR”

“İmamoğlu, Orta Doğu’daki çatışmaları hafifletirken, ülke içinde istikrar sağlayabilecek bir lider olabilir” ifadesinin yer aldığı yazıda, İmamoğlu için “laik bir ilerici”, Erdoğan için ise “dindar bir muhafazakar” olarak bahsedildi.

Yazıda şu ifadeler de yer aldı:

“İktidardaki ilk yıllarında Erdoğan, geniş bir siyasi koalisyon oluşturdu, ordudaki subayları sivil otoriteye tabi kıldı, ekonomiyi büyüttü ve ılımlı bir İslamcılığı destekledi. Kürt azınlıkla süregelen çatışmayı çözmeye çalıştı ve komşusu Yunanistan ile ilişkileri normalleştirdi. Bu yaklaşım, George W. Bush ve Barack Obama’nın onunla ilişki geliştirmesine neden oldu.”

Ancak zamanla Erdoğan, daha aşırı ve daha yozlaşmış bir duruma geldi. 2003’te Başbakanlık görevini üstlendikten sonra, 2014’te Cumhurbaşkanı olarak iktidarı bu makama devretmek için Anayasa’yı değiştirme girişiminde bulundu. O zamandan beri de otoritesini her şeyin üzerinde tutmak için mücadele ediyor. Dış İlişkiler Konseyi’nden Steven Cook, ‘Başarılı bir siyasetçinin sağlıklı paranoyası ve özgüveni, egomaniye ve kindarlığa dönüştü. Türk siyasi sistemindeki tüm kurumsal denetimleri yok etti’ dedi. İmamoğlu’nun tutuklanması, Erdoğan’ın Türkiye’nin sürekli başkanı olma arzusunun bir işareti olarak değerlendirilmektedir.

Bu hedefine ulaşmak için, bir sonraki seçimde (2028) yeniden aday olmasını engelleyecek dönem sınırlamalarından kaçınmaya çalışabilir. Bunu da erken seçim çağrısı yaparak veya Anayasa’yı yeniden değiştirerek gerçekleştirebilir.”

“ONLARIN CESARETİ KÜRESEL SESSİZLİKTEN FAZLASINI HAKEDİYOR”

“Dünyanın geri kalanı Türkiye’nin otoriterliğe ve aşırıcılığa kaymasını engelleyemeyebilir. Ama kesinlikle denemelidir.

İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından yüz binlerce Türk, son yılların en büyük protesto gösterileriyle sokakları doldurdu. Bu, cesaret gerektiriyordu. Yetkililer buna, birçoğu sahte davalarla karşı karşıya olan yüzlerce protestocuyu tutuklayarak yanıt verdi. Onların cesareti, küresel sessizlikten çok daha fazlasını hak ediyor.”

reklam

YORUM YAP