reklam
reklam
DOLAR38,7786% 0.39
EURO43,8944% 0.27
STERLIN51,6488% 0.37
FRANG46,6481% 0.44
ALTIN4.143,57% 0,97
BITCOIN103.863,240.972
reklam

9/8’lik Kıyamet: Bizim Kıyametimiz

Yayınlanma Tarihi : Google News
9/8’lik Kıyamet: Bizim Kıyametimiz
reklam

Bu hafta sizi 9/8’lik Kıyamet oyununa davet ediyorum. Kıyametin insanlık için kaçınılmaz bir olgu olduğu gerçeği karşımızda duruyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin insafına terk edilen bir Yahudi, o dönemde kıyameti yaşıyordu. Günümüzde Filistinli siviller için de kıyamet, yaşadıkları kentlerde karşımıza çıkıyor; orman yangınlarında yanarak yok olan kaplumbağalar, Sivas Madımak Oteli’nde hayattan koparılan insanlar, Kartalkaya’da kaybedilen çocuklar ve aileleri… Sokak ortasında öldürülen kadınlar, kıyametin bıçak ya da kurşunuyla buluşuyor. Hayvanlar için bir caninin tekmesi, zehirli et sunan insanlar kıyameti simgeliyor. Baskı altındaki insanların hapsedildiği dört duvarlar, depremlerde yıkılan binalar da kıyamettir. Kıyamet, sadece ölüm değil, ona giden her yol. 9/8’lik Kıyamet, seyircisini kıyametin içerisinde sürükleyen bir taş yolculuğu. “Kıyamet koparken siz ne yapıyordunuz, kimin yanında duruyordunuz?” sorusu, yazarın izleyicisine yönelttiği en önemli soru. Bugün bu soruyu hepimize, “Sen, kimin yanında duruyorsun?” diye soruyorum.

9/8’lik Kıyamet, Oyun Afişi

Oğulcan Arman Uslu, tek kişilik bu oyunu başarıyla sahneye taşıyan oyuncudur. 9/8’lik Kıyamet, Mek’an Sahne’ye ait bir yapımdır. Oyunun yazarı Şamil Yılmaz, yönetmeni ise Sezen Keser. Bağımsız tiyatro kültürü artarken, birçok tiyatro topluluğu hayatta kalma mücadelesi veriyor. Kimi kollektif üretimle öne çıkarken, bazıları ise hem yazar, hem yönetmen, hem de oyuncu olarak tek düze bir hale dönüşebiliyor. Anlatı formunda tek kişilik oyunlara doydum derken, bu oyun beni ikna eden her unsuru ile kapalı gişe olmayı hak ediyor. Başarılarını kulaktan kulağa duyuran oyun, büyük prodüksiyonlar kadar prova yapmış olmalı. Yönetmen Sezen Keser, sahnede kaybolan oyuncu Uslu ve yazdığı metinle izleyicinin kaygılarına dokunan Yılmaz’ı alkışlamak isterim. Bu tiyatro sezonu, ekonomik ya da politik sebeplerle sürekli iptal edilen oyunlar, jürilerce yeterince izlenemeyen tiyatro ödül törenlerinde 9/8’lik Kıyamet adını sıkça duyacağımızı düşünüyorum. Oyun 2024’te prömiyer yaptı, alkışı ve seyircisi bol olsun. Yaz boyu turnelerle farklı şehirlerde ve festivallerde konuk olmasını umuyorum.

Oyunun başlamasına on dakika kala seyirci fuayede beklemekte. Kapılar açıldığında, boynunda darbukasını çalarak ve şarkılar söyleyerek Diyar, seyirciyi selamlıyor. Bu başlangıç, Herkes Kocama Benziyor oyunundaki, Ankara pavyonlarında tuvalet temizleyen kadının hikayesini hatırlatıyor. Oyunun yönetmeni Sezen Keser’in oyuncusu olduğu, tek kişilik performansı Dansöz aklıma geliyor. 2020 yılında pandeminin resmi ilanından önce izlediğim son oyun, Keser’in beden performansıyla unutulmaz bir deneyim sunmuştu. Mek’an Sahne’ye ait oyunlarda benzerlikler bulmak mümkün.

2014 yılında, Ankara’da tiyatro eğitimi almış ya da sahne sanatlarında aktif olan kişilerin oluşturduğu ekip, klasik hiyerarşik yapı yerine dayanışmacı bir model benimsemiştir. Mek’an Sahne’nin tiyatro anlayışı; politik, eleştirel, cesur ve yenilikçi bir temaya sahiptir. Biçimsel olarak deneysel yöntemler kullanırken, güncel toplumsal meselelerle doğrudan ilişki kurmaktadırlar. Yeni oyunları Tevafuk, yazarın Almancaya çevrilen bir eseridir ve artık İstanbul’da sahnelenecektir. Bu arada 9/8’lik Kıyamet, Maison Antoine Vitez çeviri desteği alıyor ve şu an Fransızcaya çevirisi devam ediyor. Şamil Yılmaz, çağdaş tiyatro ve geleneksel anlatıların izini süren çok yönlü bir sanatçıdır. Mek’an Sahne, metin merkezli veya fiziksel tiyatroya yakın çalışmalar gerçekleştirmektedir; LGBTİ+ hakları, kadın mücadelesi, ekolojik kriz ve göç gibi temaları sahnelemede üstlenmektedir.

Yazar, Şamil Yılmaz

Seyirci yerlerine yerleşene kadar darbukasını çalıp şarkılar söyleyen Diyar, adeta yurtsuz bir gezgin. Kıyamet, büyük yangınlar ve susuzluk ile baş göstermiş. Parazitler olarak kullandıkları hikayetlerini anlatacak olan Diyar’ın sahnede bir sandalyesi, ayaklı mikrofonu ve gökkuşağı renklerinde bir rüzgâr gülü var. Diyar, darbuka ile hissettiği her duyguyu sahneye yansıtıyor. Oyuncu için önemli bir ön çalışma gerektiren bu yetenek, sahnede ona yeni yollar açıyor. Diyar, bazen kabul ederken bazen de reddettiği dili kullanan bir anlatıcıdır. Hikaye, izleyicinin kendisi gibi bir yabancılaştırma yaratmakta. Çünkü seyirciler, hikayenin Parazitleri. Anlatılan her şeyin içinde direnişin ve aşkın da var olduğu bir hikaye. Diyar, aşkı Leyla ile yeni dünya düzenini kontrol etmeye çalışan muhafazakâr bir hareket arasında kalıyor. Peki, Diyar erdemli biri mi? Ondan beklenen cesareti gösterdi mi? İnsanları anlamaya ve dinlemeye çalışırken, kıyamet anında artan muhafazakarlık söylemleriyle mücadele ederken ne kadar başarılı olacak?

Felaketler büyüdükçe içme suyu bulmak zorlaşır, şehir terk edilmeye başlar. Açlık, hastalık ve kıtlık üzerimize çöker. Kadınlar, göçmenler ve şiddete maruz kalanlar ile toplumun en kırılgan kesimleri zor durumdadır. İzan, bu yokluğun açtığı boşluğu doldurmaya çalışır. Sarı giyimli kadınlar aş çadırları kurarak yardımlarda bulunurlar; bu yüce gönüllülük, tanıdık bir yaklaşım gibi görünse de derin bir öfke ve baskı barındırır. Geleceği konuşmak için oyuna gitmeyi deneyimlemenizi öneririm.

Yazarın Emrah Akbaş ile yaptığı bir röportajdan alıntı yapmak gerekirse; ‘‘Zor olan, seyirciyi bu kadar yoğun ve sert bir politik atmosferle kuşatırken, sığınıp soluklanacağı, kendini kısmen güvende hissedeceği alanlar açmaktı. Bunun için birçok teknik kullandım; metnin ritmi, zamanla oynama, görselleştirme ve mizah ile ilişki kurarak hikayeyi zenginleştirdim. Fakat Diyar’ın ses tonunu bulmak en zoruydu. Tatlı bir ses ama aynı zamanda kaygı uyandırıcı…’’ 9/8’lik Kıyamet, yazarın hayal ettiği her unsuru sahneye taşımış bir yapımdır.

Yeni politik donem, sadece siyasilerin ürettiği söylemlerle sınırlı değil; iklim krizi, azınlık hakları, kadına şiddet ve toplumsal eşitlik gibi konular ön plana çıkıyor. Artık hiçbirini ayrı düşünme şansımız kalmadı. Ancak tek bir metinde hepsini yan yana görmek beni temkinli bir yaklaşım içinde bırakıyor. 9/8’lik Kıyamet, bana bu anlamda ters köşe yapan, inandırıcı bir metin sundu. Elbette sahneleme ile doğru buluşmuş bir eser.

Hayatın getirdiği tüm kıyametler, sahnede darbukanın 9/8’lik ritminde sizleri bekliyor. Tiyatroya giden seyirciler dışında diğer desteklerin kaybolduğu bağımsız tiyatrolara destek olmaktan vazgeçmeyin. Tiyatroya gidemedikleriniz için askıda bilet uygulaması ile öğrencilere destek olabilirsiniz. Gençler için doğru yerler sanattır. İyi hafta sonları…

reklam

YORUM YAP