

Merhaba Kıymetli Okuyucularım, bana sorularınızı [email protected] e-posta adresim üzerinden iletebilirsiniz.
Kadınlar, çalışarak üretim yapıyor ve emek harcıyor. Ancak bir gün anne olma süreciyle iş yaşamından bir süre ayrı kalıyorlar. Sosyal Güvenlik sistemimiz de onlara “Doğum yaptıysan, borçlanabilirsin” diyor. Harika bir fırsat gibi görünüyor, değil mi?
Peki, bu hakkın ne kadar adil ve erişilebilir olduğunu sorgulamak lazım. İşte asıl mesele burada başlıyor.
Doğum Borçlanması Nedir, Neden Vardır?
Kadınlar, doğum sebebiyle işten uzak kaldıklarında bu süreyi sonradan borçlanarak prim gününe dönüştürebiliyorlar. Bu, emeklilik için gerekli gün sayısını tamamlamalarına yardımcı oluyor. Devletin “kadınlara pozitif ayrımcılık” adı altında sunduğu bu hak, doğurganlığın kadınlar açısından sosyal güvenlikte bir engel olmaktan çıkarılması amacını taşıyor. Ne yazık ki, pratikte bu hak pek çok kadın için “lüks” haline gelmiş durumda.
Askerlik Borçlanmasıyla Kıyaslayalım
Erkek çalışan, sigorta kaydı olmadan askere gider. Dönünce borçlanma yapar ve bu süre hem prim günü kazandırır hem de borçlandığı günlerin sayısı kadar sigorta başlangıcını geriye alır. Ya da önce çalışmaya başlar, sonra askere gider ve askerlik borçlanması ile bu süreler emeklilik prim gününe eklenir. Bu oldukça net bir hak.
Kadınların durumuna bakalım; eğer sigorta kaydınız yoksa ve çocuk doğurduysanız, maalesef borçlanamazsınız. Emeklilik yaşınızda değişiklik olmaz, sigorta başlangıcınız da geriye çekilmez. Kısacası: “Senin doğumun askerlik kadar önemli değil” denmiş oluyor. Bu, eşitlik değil, açık bir adaletsizliktir. En fazla üç doğum için borçlanma hakkı tanınıyor; her doğum için 720 gün, toplamda 2160 gün. “Güzel”</strong) diye düşünebilirsiniz. Ancak bu günler yalnızca prim sayısını artırıyor, emeklilik yaşınızı öne çekmiyor. Yani yıllarca çalışıp ardından çocuğunuzu doğurduğunuz için emeklilikte cezalandırılıyorsunuz. Erkeklerin askerlik hizmeti sayılırken, kadınların doğumları sayılmıyor. Oysaki doğum ve sonrası, büyük bir emek ve sorumluluktur. Doğum borçlanmasının tek bir istisnası bulunmaktadır; eğer staj sigortası olan bir kadın, staj süresi içinde ilk kez uzun vadeli sigorta sistemine dahil çalışıyorsa o doğumu borçlanma hakkına sahiptir.
Pozitif Ayrımcılık mı, Eksik Eşitlik mi?
Günümüzde çoğu kadın, sigortasız çalışmaları veya sigortalı olmadan önce doğum yapmaları nedeniyle bu hakkı kullanamıyor. Kadının iş hayatına geç başlaması, erken evlilik yaşları veya kayıtdışı çalışma gibi meseleler göz ardı ediliyor. Anneler doğurmuş, büyütmüş ve ardından iş hayatına katılmış. Ama sistem, “Bu doğumlar benim için hiç önemli değil” diyor. Bu, nasıl bir sosyal devlet anlayışıdır? Talebimiz oldukça basit: Doğumlar da askerlik gibi sayılmalıdır. Eğer bir erkek bu sürede sigortalı sayılabiliyorsa, bir kadının da doğum yapıp çocuğunu büyüttüğü süre boyunca aynı şekilde ele alınması gerekir. Doğum, kadınlar üzerinde fiziksel, psikolojik ve ekonomik anlamda yıpratıcı bir süreçtir. Bir toplumun geleceği çocuklarla, onların sağlıklı büyümesi ise annelerle mümkündür. Bu gerçeği anlamak ve buna göre yasalar oluşturmak, artık bir lütuf değil, gerekliliktir.
Doğum Borçlanması Ne Kadar?
SSK ve BAĞKUR statüsündeki sigortalılar için doğum borçlanmasının günlük asgari tutarı 277,40 TL’dir. Bu asgari tutarın 7,5 katına kadar ödeme yapılabilir. Elbette asgari tutardan, tavandan ya da bu aralıktan borçlanmanın emekli maaşımızı nasıl etkileyeceği de hesaplanmalı. Doğum borçlanmaları, bağlı bulunduğunuz Sosyal Güvenlik Merkezine şahsen ya da PTT aracılığıyla gönderimle yapılabildiği gibi, e-devlet sistemi üzerinden de kolaylıkla halledilebilir. Doğum borçlanmasına ilişkin borç, sigortalıya tahakkuk ettirildikten sonra 1 ay içinde ödenmelidir. Aksi takdirde başvuru iptali söz konusu olur ve yeniden başvuru yapmanız gerekecektir. Asgari ücret zammı ile doğum borçlanma tutarları da artacaktır. Zamsız borçlanma için asgari ücret artışından önce başvuruda bulunulmalıdır. 2025 Temmuz döneminde asgari ücrete ara zam gelirse, zamsız borçlanmalar için son başvuru tarihi 30 Haziran’dır.
SORU:
Mehmet Bey, devlet memuru olarak çalışmaktayım. 7200 prim gün sayısına tabiyim. Şu an Emekli Sandığı’nda 5500 günüm var. İstifa etmek istiyorum ancak memuriyetten emeklilik hakkım ve ikramiyemin kaybolmasını istemiyorum. Ne yapmalıyım? Gülcan Hanım/İzmir
CEVAP:
Gülcan Hanım, memuriyetten ayrıldıktan sonra Emekli Sandığı İsteğe Bağlı İştirakçi kaydı açtırabilirsiniz. Bu sayede görevden ayrıldıktan sonra da primlerinizi Emekli Sandığı kapsamında ödeyebilirsiniz. Ancak ayrıldıktan sonra 6 ay içinde başvuruda bulunmalısınız. Bu süreyi geçerseniz, bu hakkınızı kaybetmiş olursunuz.