

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Doç. Dr. Buğra Gökçe, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik sürdürülen soruşturma nedeniyle tutuklu bulunduğu cezaevinden yazdığı “İçeriden-Dışarıya Notlar” başlıklı yazısında içsel yolculuğunu ve cezaevindeki küçük avlusundaki kuşlarla olan bağını paylaştı.
Gökçe, duygusal bir anlatım ve sade bir dille okuyucularına sesleniyor.
Cezaevindeki 22 metrekarelik avlusunu ve gökyüzünü anlatan Gökçe, kuşlarla olan ilişkisini şu sözlerle dile getirdi:
Beni gökyüzüne tel örgüler aracılığıyla bağlayan 22 metrekarelik alanımda iki ayrı kuş yuvam var. Birisi bu yılki Mart ve Nisan döneminde geri döndü; adeta benimle birlikte… Diğeri ise gelip yerleşmemden sadece 10 gün sonra yapıldı. Sarı ve özenle seçilmiş otlar ve sazlarla ince bir işçilikle, biri büyük diğeri küçük olmak üzere iki yuva inşa edildi.
Gökçe, bu kuş yuvalarından birinin geçen yıldan kaldığını, diğerinin ise kendisi buraya geldiğinden kısa süre sonra yapıldığını vurguladı ve kuşların sabahları çıkardıkları sesleri şöyle betimledi:
“Sabahları öyle yoğun ve güzel şakıyorlar ki…”
“4 kuşum var desem yanlış olmaz” diyen Gökçe, iki çift serçeyle olan günlük etkileşimini şu şekilde ifade etti:
“Ekmeğimi kendileriyle paylaşıyorum. Gelen ekmekten ufalayıp avlunun karşısındaki pencerenin kenarına bırakıyorum.”
Gökçe‘nin bu dostluğu yalnızca yiyecek paylaşımıyla sınırlı kalmamış.
Gökçe, kuşların onu gördüklerinde verdikleri tepkileri şöyle açıkladı:
“Beni algılarlarsa, eğer ben zuladaysam oraya yaklaşmıyorlar. İçeride çalışırken kısa sürede gelip alıyorlar; ya da kendilerini oldukça güvende hissediyorlarsa yemiyorlar.”
Gökçe, zamanla kuşların kendisine “laf atmaya” başladığını belirterek, son günlerdeki bir olayı duygusal bir şekilde paylaştı:
“2-3 gündür bana teşekkür etmeye bile başladılar. Penceremin önünden ‘yemyeşil başaklar’ topladım her gün.”
İlk başta bu hediyelere anlam yüklemeyen Gökçe, üçüncü gün karşılaştığı buğday başağının onun için bir sembol haline geldiğini düşündü:
“İlk gün bir anlam yüklemedim. İkinci gün, acaba mı dedim. Ama üçüncü günde hemen hemen aynı yerde ‘buğday başağı’ bulunca, ‘teşekkür için bana çiçek getirmişler’ dedim. Hele bugün başka bir yeşil dal daha getirince, kanaatim netleşti!”
Yaşananlardan çocukca bir memnuniyet duyduğunu Gökçe şu sözlerle ifade etti:
“Bu durumdan çocukça bir memnuniyet duyuyorum. Belki de o başakları erkek serçe dişisine taşıyor…”
Gökçe, paylaşımında son olarak şunları belirtti:
Ama ben yine de o güzelim serçelerle bir bağ ve karşılıklı bir sevgi ilişkisi kurduğumu düşünüyorum. O kuşlar beni gökyüzüne bağlıyor, o güzel serçeler beni sevdiklerimin yanına götürüyor. Onlar, bana sevdiklerimden bir nefes getiriyor. Tel örgülerin arasından bile geçip bana ulaşıyorlar. Bunca güzelliği yapan serçeler, teşekkür etmek için buğday başağı niye getirmesinler!