

Bahçeli, 81 yıl önce 3 Mayıs 1944’te yaşanan olaylara ve bu dönemde milliyetçilik davasını omuzlayan kadrolara vurgu yaparak, o dönemin Türk milliyetçilerinin inanç ve irade ile örnek bir mücadele ruhunu temsil ettiğini belirtti. Merhum Alparslan Türkeş’in de aralarında bulunduğu 23 kişiyle başlayan bu direnişin, gayri milli anlayışlara karşı bir duruş olduğunu ifade etti.
“Yarım metrekarelik hücrelerde yapılan işkenceler onların inançlarını sarsmamış, bilakis daha da pekiştirmiştir” diyen Bahçeli, bu duruşun bugün hâlâ ilham kaynağı olduğunu söyledi.
Açıklamasında, milliyetçiliği “ayıran, bölen, dışlayan” bir ideoloji gibi göstermek isteyen çevreleri eleştiren Bahçeli, “Ayırma, dağıtma, bölme, dışlama, yabancılaştırma milliyetçiliğin lügatinde olmayan anomilerdir” dedi. Milliyetçiliği dar kalıplara sıkıştırmaya çalışan zihniyetin, küresel akımların etkisinde kaldığını da belirtti.
Bahçeli, Türk milliyetçiliğini çağdaş değerlerle uyumlu, birleştirici ve insan odaklı bir yaklaşım olarak tanımlarken, “Milliyetçilik milletin değerlerine bağlılığın çağdaş bir ifadesidir” dedi. Ekonomik kalkınmanın motoru, demokrasinin ve özgürlüklerin destekçisi olarak gördüğü milliyetçiliğin, Türkiye’nin geleceği için vazgeçilmez olduğunu vurguladı.
Son olarak Bahçeli, 3 Mayıs 1944’te yaşanan hadiselerin baş aktörleri ile birlikte tüm ülkü şehitlerini rahmet ve minnetle andığını belirtti.