reklam
reklam
DOLAR39,7313% 0.15
EURO45,6935% -0.2
STERLIN53,3807% -0.07
FRANG48,6188% 0.27
ALTIN4.318,36% 0,49
BITCOIN101.974,131.411
reklam

500 Yıllık Öğüt: Önemli Olan Adalet!

Yayınlanma Tarihi : Google News
500 Yıllık Öğüt: Önemli Olan Adalet!
reklam

Gerçekten itiraf etmeliyim ki, terör propagandası iddiası ile 7 yılın üzerinde ceza istenen bir davada beraat beklemiyordum. Ancak sonuca dair tek bir tahminde de bulunamıyordum. Tahmin yerine “umut hakkını” kullanarak ev hapsi seçeneğini işaretledim.
19 Mart’tan bu yana yaşadıklarımızı göz önünde bulundurursak umut kelimesi hâlâ geçerli mi, o da ayrı bir konu!
Belki bu noktada avukatlarım; Sebla Başarır, Uğur Poyraz ve FETÖ kumpası mağduru Ziya İlker Göktaş “beraat” talep edince kendime geldim.
Sonuçta “beraat” diye bir seçenek de vardı. Ancak benim arzum o değildi.
O yüzden, düşünmeden dudaklarımdan çıkan sözler şunlar oldu: “Ben sizden BERAAT DEĞİL ADALET talep ediyorum.”
Bir itiraf daha: Bunu içtenlikle düşünüyordum.. Ancak “oy birliği ile beraat” ifadesini duyduğumda, ilk kez gözlerim nemlendi.
Ardında ağır bir utanç duygusu takip etti.
Suçsuzluğunu bildiğim sevgili arkadaşım Osman Kavala, kıymetli kızım Çiğdem Mater ve daha nice kişinin içeride olduğu bir ortamda beraat, nasıl da olabiliyordu!
Yine de Çağlayan’a gelenler, arayanlar, mesaj atanlar; Özlem Gürses gibi, ekrandan unutamayacağım bir samimiyetle selam gönderenler…
İnsan, tüm hayatını “temize çekmiş” gibi hissediyor. Aynı zamanda, hayatını nasıl olup da bir çantaya sığdırabildiğine şaşırıyor.
Önceki akşam çantamı hazırlarken, ilaçlarımı, birkaç parça çamaşırımı ve bir kaç kitap koydum.
Sonrasında, dün mahkemeden dönerken onları tek tek çıkardım. O an düşündüm: Gerçekten mal varlığım bunlardan ibaretmiş.
*. *. *
Yanıma aldığım kitaplardan biri, sevgili dostum Mustafa Sönmez’in “SONA DOĞRU AKP: Erdoğan’ın 3 devri” adlı araştırmasıydı. Siyasi analizler, grafiklerle ekonomik değerlendirmeler, tarih süzgecinden geçmiş ve doğrulanmış yorumlarla dolu bir eser, zaman ayırmaya değer bir kitap. Çantaya atarken düşündüm: “Hapis verirseler, okumak için cezaevinden daha uygun yer mi var?”
Bir diğer kitap ise Machiavelli üzerine bir araştırmaydı. Onu da “hatırlamanın tam sırası” diyerek seçmiştim.
Bu sabah Ertuğrul Özkök’ün son yazısını okuyunca, Avrupa’nın kadim şehirlerinin belediye başkanlarından İmamoğlu ile dayanışma mesajlarını görünce “evet, hatırlamak ve hatırlatmak şart” dedim.
En azından Erdoğan ve etrafındakilerin kulağına küpe -kehanet gibi- bir yorum olarak.
Machiavelli, “PRENS” isimli eserinde unutulmaz bir sloganla çıkar karşımıza: “Sevilendense korkulan olmak daha güvenlidir.”
Tek başına bu cümle yeterli ama Machiavelli ötesine geçerek, dönemin prenslerine, günümüzün oportünist veya otokratik liderlerine “ahlaksız olmaktan, çıkar peşinde koşmaktan, koltuğunuzu korumak için her şeyi göze almaktan çekinmeyin” şeklinde öğütler verir.
Fakat -gözden kaçırılır ya da kaçırılabilir- bu tavsiyeler, Prens’in gerçekten güçlü olduğu dönemlere göredir. Peki ya sonrası!
Machiavelli’ye göre zalimlik “gerektiğinde ve uygun şartlarda iyidir”.. (Sizin de aklınıza ZULMÜN ARTSIN deyişi geldi mi!) Ancak zalimliğin dozu artacak olursa, bir süre sonra korkunun yerini tiksinti alır:
“Her şeyden önce insanların mallarına ve kadınlarına göz dikmekten kaçınmak, cimri davranmaktan vazgeçmek gerekir. Prens, halkının refahını aklından çıkarmamalıdır. Yeteneği onurlandırmalı, durmaksızın kesilen vergilerden uzak durmalıdır.”
KKTC’ye yapılan başkanlık sarayından başlayarak, emeklilere reva görülen cüzi zamma geçin.. Cehaleti erdem olarak sunan eğitim politikasını hatırlayın..
1500’lerden günümüze ne değişmiş ne de değişmemiş hesabını yapın.
500 yıl önce görülen bitirim, bugünde gözden kaçan varsa, yine Machiavelli konuşsun:
“Prens, somut gerçeklikten kopmamalıdır. İktidarın tecrit edilmiş hali çok tehlikelidir. Etrafındaki dalkavukları tasfiye etmesi ve çevresinde her şeyi bilen, korkmadan cevap verebilecek ve sorulduğunda her şeyi söyleyecek birkaç danışmanın bulunması Prens için hayati öneme sahiptir.”
*. *. *
Gönlüm, içerdeki tüm mağdurlarda.. Ve küçücük yüreğine özlemi ve hüznü sığdıran Vera’da..
Aklım Elisa’da..
Beni evden çıkamam hâle getiren sorunlarım nedeniyle yarın Marmara Eğitim Araştırma Hastanesi’ne teslim olmaya gidiyorum..
Umarım süreç çok uzun sürmez.. Ancak “döndüm” diyene dek izin istiyorum.
ADALETLİ GÜNLERDE GÖRÜŞMEK ÜZERE!!!

reklam

YORUM YAP