reklam
reklam
DOLAR39,1011% 0.04
EURO44,4609% 0.52
STERLIN53,0381% 0.6
FRANG47,6494% 1.01
ALTIN4.204,13% 1,96
BITCOIN108.385,60-2.19
reklam

205 Gün Sonra Hâkim Karşısında Olan Ahmet Özer: İmamoğlu’nun Çalışma Arkadaşı Olduğum İçin Buradayım

Yayınlanma Tarihi : Google News
205 Gün Sonra Hâkim Karşısında Olan Ahmet Özer: İmamoğlu’nun Çalışma Arkadaşı Olduğum İçin Buradayım
reklam

30 Ekim 2024 tarihinde gözaltına alındıktan sonra tutuklanan ve görevden uzaklaştırılarak yerine kayyım atanan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, tutukluluğunun 205. gününde Silivri Cezaevi duruşma salonunda ilk kez hâkim karşısına çıktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Özer hakkında “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istenmektedir.

Duruşma Başladı: CHP Heyeti Salonda

Duruşma saat 10:30 sularında başlamıştır. CHP Hukuk Komisyonu Üyesi Avukat Fırat Aras’ın aktardığına göre, Özer salona alkışlarla karşılandı. Duruşmayı CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in de izlediği bildirildi. Ahmet Özer, mahkeme heyeti ve izleyicileri selamlayarak savunmasına başladı.

Avukat Fırat Aras’ın duruşma salonundan aktardığı savunma ifadeleri şöyle:

“Ben bir bilim insanıyım. Etnik gruplar üzerine çok sayıda araştırma yaptım. Etnik grupların ülkemizde refah bir şekilde yaşayabilmesi için çeşitli çalışmalar gerçekleştirdim. Bu güne kadar mahkeme yüzü görmedim. Benim bir terör örgütüne üye olmam mümkün değildir. Bunun neden mümkün olmayacağını anlatmaya çalışacağım.

Ben yıllarını barışa ve bilime adamış bir kişi olarak, onlarca kitap ve yüzlerce makale yayımladım. Binlerce sempozyum ve konferans düzenledim. Onlarca ödül aldım. Ben adil olduğuna inanmak istediğim vicdanınıza sesleniyorum. Böyle bir insanın terör örgütüne iradesini teslim etmesi mümkün mü?

Adlarımız farklı olsa da soyadımız Türkiye’dir sözünün mimarı benim.

Ben Esenyurt Belediye Başkanı olarak seçilmeseydim bu gün huzurda olmayacaktım. Bu suçla itham edilmeyecektim. Ben seçilmeseydim bu gün barış sürecinde aktif bir rol alacaktım.

Esenyurt’ta 700 bin seçmen var, ben seçmenin yarısından fazlasının oyunu alarak seçildim. Esenyurt’u alan İstanbul’u alır, İstanbul’u alan Türkiye’yi alır öngörüsü nedeniyle Esenyurt’u ele geçirebilmek için kayyım atayarak ele geçirdiler.

Ben, Van’dan gelmiş bir Kürt olarak ülkenin en büyük ilçesini yönetmek üzere seçilmiş biri olduğum için bu suçla suçlanıyorum. İddianame doğudaki Kürtler ile batıdaki Kürtler arasında bir ayrım yapmaktadır. Biz batıdaki Kürtler, CHP’de temsiliyete izin verildiği için kriminalize edilerek suçlu gibi gösterilmeye çalışılıyoruz.
Ben hayatım boyunca suç işlemedim. Yıllarca öğrenci yetiştirdim. Öğrencilerim arasında milletvekilleri, bakanlar, belediye başkanları, hakimler, savcılar ve avukatlar var. Böyle bir insandan terörist çıkar mı?

Bunca yıl bu kadar görev yapmışım, devlet kademelerinde çalışmışım, bu kadar zaman sonra belediye başkanı olunca mı terörist olmuşum. Ben İmamoğlu’nun çalışma arkadaşı olduğum için buradayım. Ben Türkiye’deki halkların kardeşliğini istediğim için buradayım.

Bana göre iddianameye göre teröristmişim. Onlarca kitabım var, bunların arasından bir roman kahramanına “gerilla” dediğim için teröristlikle suçlanıyorum.

Türkler ve Kürtler arasında bir sınır çizmek büyük bir mahfa sebep olur. Ben içerde olduğum için üzülüyorum çünkü ben dışarda olsaydım barış sürecine katkıda bulunacak en büyük adımları ben atardım. Zira bu benim uzmanlık alanımdır. Ancak burada olmama rağmen barış üzerine yaptığım çalışmalar dışarda şekilleniyor.

Hukuk ve adalet olmazsa bir toplum asla ayakta duramaz. Adalet sadece mahkeme salonunda değil, toplumsal refahı belirleyen en temel unsurdur. Adaletin olmadığı yerde eğitim ve özgürlük kalmaz. Hiçbir ekonomik plan, hiç bir reform gerçek anlamda başarıya ulaşamaz. Bu gün ekonomi bakanının ülke ülke dolaşıp para aradığı ortamda yapılacak en temel şey adalet duygusunun sağlanmasıdır.

Demokrasinin ilk şartı adalettir. Adalet zaafa uğrarsa, devlet de zaafa uğrar. Hukuk, insanları bir arada tutan temel çimentodur. Eğer adalet sarsılırsa toplum da sarsılır, çürür ve yıkılır.

Tüm bunlarla birlikte, bu soruşturmanın ne kadar boş olduğunu ispatlamak isterim. Savcı, lehimize olan hiçbir delili dosyaya koymamıştır, oysa savcı aynı zamanda şüphelinin de haklarını korumak zorundadır.

Aleyhte delil topladığı gibi lehine olan delilleri de toplaması gerekir. Zanlarla soruşturma yürütmüş ancak bizim lehimize hiçbir şey koymamıştır.

İddianame, savcının istediği şeyleri yazıp istemeyeceği şeyleri yazamayacağı bir belge değildir.

Ben 2011 yılından beri CHP üyesiyim. Yıllarca üniversite ve kamu kurumlarında görev yaptım, mecliste defalarca görev aldım; bunların hiçbiri dosyaya konmamıştır.

Bana devlet tarafından verilen teşekkür ve takdir belgeleri dosyaya konmamış; benim teröre ve şiddete karşı olduğuma dair onlarca yazım ve çalışmam var, bunların hiçbiri dosyaya eklenmemiştir. Savcı, resmen önyargı ile dosya hazırlamıştır.

Bu yüzden bu çalışma hukuki değil, siyasi bir çalışmadır. Savcılık bana eşit davranmamış ve önyargı ile hareket etmiştir.

Her dava bir sınavdır. Eğer bu sınavı geçemezsek, hukuk olarak hepimiz kaybederiz.

Özgürlüğün koruyucusu hukuk devletidir. Biz, üstünlerin hukukuna değil hukukun üstünlüğüne inanmalıyız.

Savcı, benim 30 kişi ile evimin basılması için talimat vermiş, savcı beni çağırsa ben gitmeyecek miydim? Beni neden bu şekilde yakalamaya çalışıyor? Çünkü algı yaratmaya çalışıyor.

Sabahın erken saatlerinde polisler kapıda belirdiğinde, acaba çocuklarıma bir şey mi oldu diye korktum.

Eşim bana dedi ki: “Yıllarca beni ve çocuklarını ihmal ediyorsun, bu mu senin ödülün?”

Dijital belgelerimin imajını almadan, doğrudan aletlere el koydular. Bu hukuka aykırıdır.
Telefon şifremi istediler. Benim saklayacak bir şeyim olmadığı için kendim şifremi verdim. Buna rağmen delil karartma şüphesi ile tutuklandım. Benim lekelenmeme hakkım ihlal edildi. Savcı, benimle değil bir siyasi görüş ile mücadele ettiğini düşünüyorum. Bu yaklaşım ülkeye barış getirir mi?

Bana hiç sorgumda sorulmayan gizli tanık, tutuklanmama gerekçe gösterildi. Madem gizli tanığınız vardı, neden bana sormadınız?

Gizli tanık varsa bana sual olarak yöneltilmesi gerekirdi. Bana sorulmayan gizli tanık nedeniyle 7 aydır tutukluyum. Bu dava siyasi bir davadır.

Birileri bir düğmeye bastı ve bizi kurban olarak seçtiler. Ben gözaltında iken Erdoğan Esenyurt’ta teröristler var dedi. Gözaltında iken, tutuklanmamdan önce kayyım belirlendi. Bunlar hukuka aykırıdır.

Savcı benim Remzi Kartal ile 14 kez görüştüğümü yazmış, külliyen yalandır. Velev ki görüşmüşüm, AKP milletvekilleri Remzi Kartal ile yemek yedi, onlara neden işlem yapılmadı? Neden kurban seçtiler? Cezaevinde bir belge bulmuşlar, içinde benim adım geçiyormuş; o belgede Numan Kurtulmuş’un da adı geçiyor, ona neden işlem yapılmıyor da sadece bana yapılıyor?

Güya itirafçı varmış, gizli tanık varmış; 2020 yılında örgütten ayrılan birini bulmuşlar, benimle ilgili ifade vermiş, benim 2024 yılındaki güya KCK’daki görevimi anlatmış; 2020 yılında örgütten ayrılan kişi benim 2024’teki görevimi nereden bilebilir? Resmen uydurma beyanlarla dosyayı doldurmaya çalışmışlar.

Devam edecek…

Prof. Dr. Ahmet Özer 7 ay sonra ilk kez hakim karşısına çıkacak
Ahmet Özer’e göre operasyonun üç amacı var: Asıl hedef Ekrem İmamoğlu
Prof. Dr. Ahmet Özer:

reklam

YORUM YAP