

Türk siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktası olan 28 Mayıs 2013, “sokağa çıkma kültürü” sınırlı ülkemizde milyonlarca insanın katılımıyla süren hükümet karşıtı protestoların başlangıcı oldu. Gezi olaylarının yıldönümünde, o dönemde TBMM ve Başbakanlık koridorlarında yaşanan “AKP’deki dönüm noktası”nı ele almak uygun bir zaman.
Gezi olaylarının hemen başlangıcında, Kabine’nin önde gelen üyelerinden bir grup, Başbakan Erdoğan ile bir araya gelir. Amaç, polis teşkilatının göstericilere karşı orantısız güç kullanmaması ve dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Taksim’deki protestoculara destek vermesine olanak tanınmasıdır.
Erdoğan, yanındaki ekibi sıcak bir şekilde karşılamaz ve “sertlik” yanlısı bir tavır sergiler. AKP’nin üst düzey yöneticileri, partinin sert bir tutum benimsemesiyle oy kaybettiğini ifade etmeye çalışsalar da Erdoğan bu argümanlardan etkilenmez. Çıkışa yöneldikleri anda Erdoğan’a gelen bir telefon, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den gelmektedir.
Gül’ün Erdoğan ile yaptığı görüşmenin içeriği duyulmaz. Ancak Erdoğan’ın, Kılıçdaroğlu’nun eylemcilerle görüşmesi için barikatın kaldırılmasına onay vermesi anlam katmaktadır. Fakat Erdoğan’ın, “Hepiniz bir araya gelip bana komplo kurdunuz.” şeklindeki ifadesi, AKP’deki kırılma anını simgeler.
Sonraki dönemlerde, AKP muhalefete karşı daha sert bir dil kullanmaya başlarken, parti içindeki huzursuzluklar da artmaktadır. Bazı kurucular partiden uzaklaşırken, AKP daha agresif bir kimlik kazanmaktadır.
Özgür Özel’in “Free İmamoğlu” Afişiyle Buluşması
Sosyalist Enternasyonal’in İstanbul’da düzenlendiği gün, CHP milletvekilleri 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne “Free İmamoğlu” yazılı bir pankart astı. CHP’lilerin bu eylemi için bir plan yaptıkları ortaya çıktı. Eylem deneyimi olan milletvekilleri, köprüye gelmeden araçlarından inerek yürüyüşe geçtiler. Polis tarafından durdurulduklarında, “milletvekili olduklarını” ifade ederek geçiş sağladılar. Bu esnada araçta bırakılan pankart, arkadan gelen milletvekilleri tarafından köprüde asıldı. Aynı anda, Genel Başkan Özgür Özel, Boğaz’da Sosyalist Enternasyonal üyeleriyle tekne turundaydı ve köprünün altından geçerken bu anı ölümsüzleştirdi.
Kızılay’a Uğrayan Nazar
Kızılay, 9 Mayıs’ta gerçekleştirilen Olağanüstü Genel Kurul’da Fatma Meriç Yılmaz hakkında tek aday olarak başkan seçildi. Medya mensupları ile toplantıda eski Başkan Kerem Kınık’ın deprem bölgesindeki çadır satma skandalının halka yansıyan etkilerini sordu. Yılmaz, “Halkta bir incinme, hayal kırıklığı oldu mu?” sorusuna, “Buna yok dememiz doğru değil, icraat ile konuşmalıyız.” yanıtını verdi. Ancak toplantı esnasında masanın ayakları kapanınca üzerine düşen içecek şişeleri kırıldı. Anadolu’da kırılan camın “nazarın çıktığı” düşünülür; bu olayın Kızılay’da yaralar açan Kınık döneminin sona ermesine işaret ettiği düşünülüyor.
Rektör Beyin Hızlı “U” Dönüşü
Öğrenciler, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasını protesto etmek amacıyla Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin SporFest etkinliğinde “Zıpla… Zıpla… Zıplamayan Tayyip’çi” sloganları ile zıpladılar. Üniversite rektörü Kemalettin Aydın, gençlerin eylemine müdahale etmedi ve ödül töreninde öğrencileri övgüyle karşıladı. Ancak bu tavrı, kısa süreli bir değişime uğradı. Aydın, gençleri üniversiteye almamakla tehdit ederek, “Huzuru bozmaya kalkışanlar bu üniversitenin kapısından içeri giremez.” ifadelerini kullandı. Bu da 3 dönem AKP’de milletvekilliği yapan rektörünün huzurun bozulabileceği yönündeki kaygısını yansıtmaktadır.
Yeni Kürt Partileri Yolda
Terör örgütü PKK’nın silah bırakma kararı sonrasında, Güneydoğu Anadolu bölgelerinde siyasi hareketlilik başladı. “Muhafazakar Kürtler”, bu süreçte olacak muhtemel yükselişleri önlemek amacıyla yeni partiler kurma hazırlığı içerisine girdiler. DEM Parti’nin tabanı ile yönetimi arasında mevcut zıtlık, mütedeyyin seçmenler ile sol-sosyalist yönetim arasında denge sorununa yol açmaktadır. Bazı kaynaklara göre, bu nedenle bölgede ‘Nevruz’ adı altında yeni bir parti kurma çalışmaları başlamıştır. Eski HDP milletvekili Altan Tan da bu çalışmalara katkı sağlamakta. Sürecin nasıl gelişeceği merakla bekleniyor.
“Efendim Külliye Bu Maddeyi İstemiyor”
TBMM’de, infaz düzenlemesi ile 55 bin mahkumun affedilmesine yönelik 10. Yargı Paketini görüşmek üzere temsilciler toplandı. Terör örgütü mensuplarına ilişkin düzenlemenin gelmesi üzerine AKP temsilcisi, bunun FETÖ’cilerin de yararlanmasına neden olacağı belirterek itirazda bulundu. Bu sırada bir danışman, “Efendim, Külliye bu maddeyi istemiyor.” diyerek durumu bildirince, düzenlemenin taslaktan çıkmasına karar verildi.
“Beyler Covid Geride Kalmadı Mı?”
AKP, 10. Yargı Paketi içinde yer alan “Covid düzenlemesi” kapsamında hükümlü terör örgütü mensuplarının yararlanmasını öngören bölümden son anda neden vazgeçtiğini araştırdığımızda, yapılan anket sonuçları dikkat çekti. Terörsüz Türkiye süreci adıyla, halkın %77’sinin bu duruma karşı olduğu belirlendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, düzenleme metninden terör hükümlülerinin yararlanmasını öngören bölümlerin çıkarılmasını istemiştir. AKP’liler, DEM Parti ile yaptıkları görüşme neticesinde konunun hassasiyetini öne sürerek bu düzenlemeden vazgeçtiklerini ifade ettiler. Daha sonra, MKYK toplantısında bir grup milletvekili hukuk düzenlemesini genişletme talepleri ile Erdoğan’a yöneldi. Ancak, Erdoğan’ın “Beyler, Covid geride kalmadı mı?” şeklindeki yorumu, düzenlemenin Ekim ayında başlayacak yeni yasama yılına bırakılmasına zemin oluşturdu.
Mattia Ahmet Minguzzi Maddesi
TBMM, sunulan 10. Yargı Paketinde, çocuk yaşta İstanbul’da hayata veda eden Mattia Ahmet Minguzzi davası için düzenlemeler barındırıyor. Daha önce, çocukların cezaları onaylandığında cezaevine değil, eğitim evine gitmeleri öngörülmekteydi. Ancak, yeni teklifte “çocuk katillerinin” eğitim evlerine değil kapalı cezaevine gideceği belirtiliyor.
Meclis Toplantısı Sırasında Bakanın Açıklaması
102 yıllık Gazi Meclis, birçok badire atlatmışken, bu durumla hiç karşılaşmamıştı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi altında, AKP’ye göre yasama, yürütme ve yargı arasındaki bağımsızlık sorgulanmaya başladı. TBMM Adalet Komisyonu, trafik ceza düzenlemesini görüşürken İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, düzenlemenin içerdiği cezaları detaylandırdı. TBMM’deki önergelerle bu cezaların yükseltilmesi veya düşürülmesi mümkünken, bakanın açıklaması merak konusu oldu. TBMM Genel Kurulu, kendi iradesini mi ortaya koyacak, yoksa Yerlikaya’nın iradesini mi kabul edecek, bekleyip göreceğiz.