reklam
reklam
DOLAR38,7718% -0.05
EURO43,6331% 0.4
STERLIN51,8063% 0.25
FRANG46,4096% 0.42
ALTIN4.030,56% -0,57
BITCOIN103.498,250.744
reklam

12 Yıl Önce Aynı Lafları Etmiştik!

Yayınlanma Tarihi : Google News
12 Yıl Önce Aynı Lafları Etmiştik!
reklam

Adını net bir şekilde koyamadığımız bir dönemden geçiyoruz. 2017 referandumuyla liberal demokrasiyi terk edip otokrat bir yönetim biçimini tercih ettik… Bu tercihi biz yaptık, oy vererek kabul ettik; kimseye kızmanın gereği yok…

Tek adam rejimine sandığa giderek oy vermiş olduk.

Son günlerde yaşananların anlamı şu: Varlığını korumaya çalışan otokrasinin sertleşmesinin getirdiği zorluklarla karşı karşıyayız…

Savcılar suç üretme, iktidarın hoşuna gitmeyen insanları karalama, kriminal damga vurma konusunda adeta yarış içindeler.

Birçoğunun bilgi birikimi bu duruma yeterli gelmiyor… Bir kısmının elindeki bilgi ve belgeler tatmin edici değil… Bazılarının ne söyleyecekleri öğrenilmiş gizli tanıklara dayanarak iddianame yazması nedeniyle…

Hepsi başarısızlık ile yüzleşiyor…

Hangi birisini örnek vereyim? Örneğin ev hapsine alınan İSKİ Genel Müdürü hakkındaki suçlamaların geçerliliği var mı?

30 yıla kadar hapis cezası istenen Ayşe Barım dosyasına göz attım. Savcı Avni Özgürel’e silahlı terör örgütü kurma, yönetme veya üyelik yani PKK/KCK terör örgütü suçlaması yöneltilmiş…

Pes dedim, iddianamenin geri kalanını okumadım.

Savcı herhalde Google’dan Özgürel’in Kandil’e gittiğini, Murat Karayılan ile görüştüğünü gördü veya birisi onu bilgilendirdi ve çeşit olsun diye bu iddianameye ekledi.

Başka bir açıklaması yok. Avni Özgürel ile yıllar önce artı 1 kanalında ‘fikirler çarpışıyor’ adında bir program yaptık. Bir saat boyunca o günün meselelerini tartıştık. Özgürel MHP’ye yakındır, ben ise her zaman sol görüşe sahibim. Belki solak olmamdan kaynaklıdır, kalbin solu önemlidir; aşk, sevgi, cesaret ve devrimci ruh solda bulunur dedikleri için…

Bu satırları yazarken Deniz Gezmiş’in sözlerini hatırladım:

Aşırı solcudur aşk.

Bu yüzden insanların sol yanını hedef alır.
Ve aşk bu kadar solcuyken, içinden sağ çıkmak imkansızdır.

Konumuza dönersek, Avni Özgürel ile yaptığımız programa göz atmak için YouTube’a baktım ve karşımıza çok ilgi çekici bir program çıktı. 12 yıl önce Avni Özgürel ile PKK’nın silah bırakmasını, Öcalan’ın açıklamalarını, Kandil’in yanıtını, iktidarın tutumunu tartışmışız.

O dönemde çözüm süreci mevcuttu. Gerçi şimdi de var ama ona çözüm süreci demiyorlar. Adı ne olursa olsun, hedef aynı. Tarafların yaklaşımı da neredeyse aynı. 2013’te Öcalan örgütüne silah bırakma çağrısı yapmıştı. Kandil‘iradesi irademizdir’ demişti fakat aradan 12 yıl geçti. İradesi iradeleri olmadı…

Çünkü araya Suriye girdi. Suriye’deki iç savaş, PKK’nın yeni bir kapı bulma sürecini baltaladı…

AKP’nin oy kaybının etkisi inkar edilemez…

Bugün de farklı bir durum yok. Kandil‘önder Öcalan’ın dediğine uyacağız, örgütü lağvedeceğiz ama önce Ankara adım atsın’ diyor.

Erdoğan ise ‘al ver yok, pazarlık yok’ diyerek yanıt veriyor, Bahçeli de ‘önderinize itaat edin’ diyerek PKK’lılara çağrıda bulunuyor…

Bizler de satır aralarından neler olup bittiğini anlamaya çalışırken, yine araya Suriye girdi…

Kamışlı’da toplanan Kürt kongresi, oy birliğiyle Suriye’de ademi merkeziyetçi yönetim benimsenmeli ve federatif bir yapıya kavuşturulmalıdır kararını almaz mı?

Al başına belayı… Yani özerklik istiyorlar…

Mesele çıkmaza girdi, girecek gibi görünüyor…

12 yıl önce Avni Özgürel ile yaptığımız konuşmayı dikkatle dinledim. Konuşmalarda, üslupta, yaklaşımda, olayların akışında ve bizim anlama çabamızda en küçük bir farklılık yok…

Birinci ve ikinci açılım süreçlerinde olduğu gibi yine yere sağlam basmıyor muyuz?

reklam

YORUM YAP